Türkiye İş Bankası Yayınları’nın “Thomas Hobbes” biyografisini okuduktan sonra okuduğum için ünlü düşünürün felsefesini anlamakta zorluk çekmeden okuduğum “Leviathan”, özellikle “İnsan Üzerine”” ve “Devlet Üzerine” olan ilk iki bölümüyle neden okunması gereken felsefi başyapıtlar arasında olduğunu ortaya koyuyor. Özgür irade olmadığının altını çizen Hobbes, iradenin özgür olduğunu vurgularken devlet kurumu olmadan insanların yaratılışları itibariyle kontrol altına alınamadığını etklileyici bir şekilde okuyucuya sunuyor. İnsanların özgürlüklerinden vazgeçmeleriyle ancak barışın ve huzurun sağlanacağını belirten “Leviathan”, Platoncu monarşik bir devlet anlayışını desteklerken, Aristotelesçi skolastik felsefeyi ağır bir dille eleştiriyor. Doğal yerine “devlet” ve “yasa” gibi yapay oluşumları tercih eden Hobbes’un Tanrı ve dini kavramları maddesel bir zemine yerleştirerek “inanç” kavramında çığır açması da yazarı özel kılan unsurlardan. Yazdıklarıyla yozlaşmış katolik kilisenin otoristesini reddederek bir nevi laik düşüncenin önünü açan “Leviathan”ın son iki bölümünde ise ne yazık ki ilk iki bölümün etkisini bulmak zor. Yine de okudukça yeni şeyler bulduğunuz eserin “hiç kimsenin kazancına veya keyfine zarar vermeyen gerçekler, herkesçe benimsenir.” son cümlesi bile kitabın önemini ortaya koyuyor. Platon, Aristoteles, Cicero, Farabi, Erasmus, Machiavelli, Frances Bacon ve Thomas More’dan okunması gerektiğini düşündüğüm “Leviathan”, gerçekten okunması gereken felsefi eserler arasında.

Yorumlar

Loading Facebook Comments ...