Filmekimi 2014
Filmekimi 2014

whiplash-filmdoktoruBu seneki filmlerden umudumu kesmek üzereyken Filmekimi listemin ilk 5 filmini henüz daha izlemediğimi farkettim. Bunu farketmem ise listemin üçüncü sırasında bulunan, sene başında beri izlemek için can attığım bir film olan “Whiplash” sayesinde oldu. Filmden sonra resmen yenilenmiş olarak salondan çıktım ve açıkçası hala etkisindeyim. En yakın zamanda tekrar izlemek için can atıyorum.

Aldığı Büyük Jüri ve İzleyici Ödülü’yle Sundance Film Festivali’nin gözdesi “Whiplash”, geçen sene kısa film olarak izleyicileri mest etmiş, müzisyenlerin dilinden düşüremediği bir film olmuştu. Bu sene uzun metraj olarak vizyon yüzü göreceğini duyduğumda kısa filmi izleyemediğimden kaynaklı bir heyecan içine girmiştim. Filmekimi sayesinde izleme şansı yakaladığım “Whiplash”ın yılın en iyilerinden biri olacağını açıkçası beklemiyordum. Oscar sezonuna girdiğimiz şu zamanlarda sezona bomba gibi bir açılış oldu. Oscar’larda da adından epeyce söz ettireceği kesin gibi. Damien Chazelle’ın yönettiği filmin oyuncu kadrosunda parlayan iki isim ise Miles Teller ve J.K. Simmons.

Andrew (Miles Teller)
Andrew (Miles Teller)

Bir insanın başarıya uzanmak uğruna ne kadar ileri gidebildiğini ve neleri kaybetmeyi (sevgi, aşk, arkadaşlık vb.) göze aldığını seyirciye sunan “Whiplash”, bizi çok katmanlı karakterlerin arasına sokarak bir yandan müzik ziyafeti verirken diğer yandan da düşündürmeyi başarıyor. Hayatta bir yere gelebilmek uğruna ruhunu bile satmaya hazır olan insanların mutluluğu en iyi olma kavramı adı altında aradığına bir kere daha değinen filmde müzik öğrencisi olan Andrew’un (Miles Teller) hırsı birçok soruyu da beraberinde getiriyor. J.K Simmons’ın en azından Oscar adaylığı alması gereken müzisyen/müzik hocası Fletcher karakterinin şiddet ve sözlü taciz ağırlıklı eğitimlerinin ne kadar doğru olduğunu durmadan düşündüğümüz filmde insan hayatının bir kıymeti olup olmadığı sorusu da gün yüzüne çıkıyor. Bu dünyada yaşamak için başarının gerekli olduğu gerçeğini seyircinin yüzüne vurmaktan çekinmeyen “Whiplash”in seyirciyi durmadan fikir ayrılıkları içerisine düşürmek için izlediği yol gerçekten mükemmel. Yukarıda da dediğim gibi yönetmen Chazelle’in farklı anlatımı belki de klişe olacak bir hırs öyküsünü adeta bir hayat maratonuna dönüştürmesi tek kelimeyle inanılmaz.

Miles Teller’ın rolünün hakkını vermek için adeta kendini yırttığı (Oscar alarmı) filmde Andrew’in içinde hırs canavarını uyandıran kişi Fletcher’ın olacağının sinyalleri daha ilk saniyelerden veriliyor. Fletcher’ın normalin yakınından bile geçmediğini söylememe gerek yok sanırım. Söz konusu sanat oldu mu insan hayatının gözünde beş para etmediği bir hoca olan Fletcher’ın yıllar önceki öğrencisinin öldüğünü öğrendiği sahnede bunu görmek mümkün. Ne kadar iyi bir insan olduğuna değil de ne kadar iyi bir müzisyen olduğuna değinerek ağlayan karakterin tek üzüldüğü şeyin bir müzisyeni kaybetmek olduğu çok açık. İşin daha da acı tarafı ise eski öğrencisinin ölüm şekli olsa gerek. Andrew’le karşılıklı oturduğu sahnede Fletcher’ın sanat aşkıyla yanıp tutuştuğuna bir kere daha tanıklık ediyoruz. Sonuçta Fletcher’ın da dediği gibi eğer Jo Jonhson, Charlie Parker’ın kafasına küllük atmasaydı bugün Bird gibi bir müzisyeni dinleyemiyor olacaktık. Veya babası Michael Jackson’ı 5 yaşında beri çalıştırmayıp, kemerle dövmeseydi belki bugün Michael Jackson olmayacaktı. İşte böyle önemli detaylarla seyirciyi ters köşeye yatırmayı başaran filmde seyirci olarak kendimi ilginç bir felsefenin içinde buldum. Ve tabii filmin sanki bir yarış veya aksiyon filmini izliyormuşçasına heyecanlandıran o finali bu felsefi düşünceyi zirve noktasına taşımakta.

“Whiplash” hakkında tabii söylenecek çok söz var. Ama yakın çekimlerin hızlı kurgusuyla mükemmel bir harmoni eşliğinde seyirciye sunulduğu filmde Miles Teller ve J.K. Simmons’ın birlikte paylaştığı sahneler filmi muhteşem yapan belki de en önemli özellik olduğunu söylemem gerek. Justin Hurwitz imzalı müziğin her yaştan seyirciyi kendine bağlayan müzikleri filmden çıktıktan sonra da peşinizi bırakmıyor. Tüm bu etki altında hatırladığınız tek şey ise Andrew ve Fletcher’ın kozlarını paylaştığı o muazzam zirve noktası. Birbirinin aynısı iki karakterin de tüm çirkefliğini ortaya çıkardığı bu müzik resitalinde karakterlerin vücut dilleriyle konuştuğu bir sanat eserine tanıklık ediyoruz adeta. Chazelle’in yılın en iyi sekanslarından birine imza attığı filmde sınırları aşmak için ne kadar ileri gitmek gerektiği sorusu bir kere daha su üstüne çıkıyor. Bu arada, sanatın toplumun gözündeki değerine de değinmeden geçmeyen yönetmen, bunu da ailelerin çocuklarının sadece futboldaki veya derslerdeki başarılarıyla övündüğü yemek sahnesinde özetlemiş. Ülkenin en iyi orkestralarından birinde olmasına rağmen ailesinin Andrew’ın başarısını tamamen görmezden geldiği bu sahneyi oldukça beğendiğimi özellikle belirtmek isterim.

Fletcher (J.K. Simmons) ve Andrew (Miles Teller)
Fletcher (J.K. Simmons) ve Andrew (Miles Teller)

Sonuç olarak; J.K. Simmons ve Miles Teller’ın Oscar adaylığı alması gereken muhteşem performanslarıyla öne çıktığı “Whiplash”, hırs ve başarı üzerine olan derin senaryosuyla yılın tartışmasız en iyi filmlerinden biri. Baş döndürücü kurgusuyla soluksuz bir seyir keyfi sunan filmden çıktıktan sonra kendinize gelmeniz zaman alacak. Filmin müziklerini filme gitmeden iPod’unuza atmanızı öneririm, film bitiminde ihtiyaç duyabilirsiniz.

Oscar Ödülleri

  • En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: J.K. Simmons
  • En İyi Kurgu
  • En İyi Ses Miksajı

Oscar Adaylıkları

  • En İyi Film
  • En İyi Uyarlama Senaryo

2014 Cannes Film Festivali Adaylıkları

  • Queer Palm

2014 Sundance Film Festivali Ödülleri

  • Büyük Jüri Ödülü
  • İzleyici Ödülü

Yönetmen: Damien Chazelle
Senaryo: Damien Chazelle
Oyuncular: Miles Teller, J.K. Simmons, Melissa Benoist
Orijinal Müzik: Justin Hurwitz
Görüntü Yönetimi: Sharone Meir
Kurgu: Tom Cross
Süre: 106 dk.
Ülke: ABD

NOT: A-

Yorumlar

Loading Facebook Comments ...