prisoners-filmdoktoruResmi olarak Oscar sezonuna girdiğimiz şu sıralarda 86. Akademi Ödülleri’ni yakından ilgilendiren filmler sonunda seyirciyle buluşmaya başladı. En azından benim bulunduğum yerde biraz daha sık diyelim. “Lee Daniels’ The Butler” ve “Fruitvale Station / Son Durak” ardından bu hafta vizyona giren biri “Rush / Zafere Hücum” ve “Prisoners / Tutsak” ise sadece Oscar’lar açısından değil her anlamda yılın en merak ettiğim filmleri arasındaydı. Beklentilerim çok yüksek olmasa da izlemek can attığım iki filmden önceliğimi kadrosu ve yönetmeni sebebiyle “Tutsak”a verdim. Ama merak etmeyin “Zafere Hücum”un incelemesi de yakın zamanda sizlerle buluşacak.

Oscar adayı “Incendies / İçimdeki Yangın” (2010) ile adını duyurmayı başaran Kanadalı Denis Villeneuve’nin yeni filmi olan “Prisoners / Tutsak”, açıkçası yılın şu ana kadar izlediğim en iyi filmi. Villeneuve’nin harikulade bir şekilde yönettiği filmin gerilim düzeyi o kadar iyi bir şekilde ayarlanmış durumda ki iki buçuk saatlik süresine rağmen yerinizden kıpırdamak istemiyorsunuz. Toronto Film Festivali’nden üçüncülük ödülüyle geri dönen filmin asıl alkış alan özelliği ise başrollerindeki Hugh Jackman ve Jake Gyllenhaal ise enfes performansları. Tek kelimeyle harikulade. Sene sonuna belki daha çok var ama adlarını Oscar listelerinde duyma şansımız şimdilik oldukça fazla. En azından şu an için benim listeme girdiler.

prisoners-filmdoktoru1
Dedektif Loki (Jake Gyllenhaal) ve Keller Dover (Hugh Jackman)

Akşam oturması sırasında küçük kızları kaçırılan iki ailenin çocuklarını bulma çabasını konu alan filmde Dover ve Birch ailesi çareyi dedektif tutmakta buluyorlar. Büyük çocuklarının kaçırılma olayı öncesinde evin önünde bulunan bir RV’den bahsetmeleri ise şüpheleri ilk olarak RV sahibi Alex Jones’un üzerine çekiyor. Tabii kısa sürede yakalanan Jones’un delil yetersizliği yüzünden serbest kalması ise Jones’un suçlu olduğuna gözü kapalı inanan Keller Dover’ı doğal olarak hiç memnun etmiyor. Jones’un ağzından cevap alabilmek için her şeyi yapmaya hazır olan Dover’ın zamanla değişimine tanıklık ettiğimiz filmde Dover’ın Tanrı korkusuna rağmen yaptığı şeyler karakteri ciddi bir çıkmaza sürüklüyor. Bu sırada kızları bulmak için elinden gelen her şeyi yapan Dedektif Loki’nin anma töreni sırasında gözüne ilişen şüpheli şahıs ise soruşturmanın ilerlemesine katkı sağlayacaktır.

İnsan analizi yapan güçlü temalarıyla öne çıkan “Tutsak”, üst temasında tüm dünya genelindeki çocuk kaçırılmalarını ele alırken alt temasında ise insanların içindeki şeytana etkileyici bir açıdan gerçekçi bir şekilde bakıyor. Mason yüzüğüyle dikkat çeken Dedektif Loki ve İncil’i kelimesi kelimesine bilen Keller Dover gibi her biri farklı inanışlara sahip karakterlerin zamanla ne hale geldiklerine seviye seviye tanıklık ettiğimiz filmde aile babası Dover’ın çocuğu kaçırılması üzerine geçirdiği dönüşüm tabii ki filmdeki ilk göze batan şey. Ama işin asıl güzel tarafı kuşkusuz senarist Aaron Guzikowski’nin aynı durumun kurbanı başka bir baba karakterini hikayeye eklemesinden kaynaklanmakta. Guzikowski’nin Dover’ın aksine şiddete başvurmayan, çareyi sadece zamana vermekte bulan bir baba karakteri olan Franlin Birch’i koyması filmin ihtiyacı olan gerekli çeşitliliği gerçekten güzelce sağlıyor. Öte yandan, iki farklı anne karakterini de seyirciyle paylaşarak bu çeşitliliği daha da geniş bir çerçeveye yayan Guzikowski, insanların zor durumlarda nasıl inançları arasında kaldıklarını etkileyici bir yolla anlatmayı başarmış. Öyle ki, film bir yerden sonra “böyle bir durumda ben ne yapardım?” gibi sorularla seyircinin de kendini sorgulamasına sebep oluyor.

prisoners-filmdoktoru2
Nancy Birch (Viola Davis), Loki ve Franklin Birch (Terrence Howard)

Guzikowski tarafından itinayla kaleme alınan senaryosuyla dikkat çeken “Tutsak”ın en sevdiğim taraflarından biri de bahsedilen soruşturmayı aceleye getirmeden en ince ayrıntısına kadar beyaz perdeye aktarabilmesi. Aynı bir dedektif gibi soruşturmanın tüm detaylarını tek tek seyirciye sunan film, dram ile suç türünün arasındaki ince çizgiyi o kadar başarılı bir şekilde ayarlıyor ki hayran kalmamak elde değil. Film, bir yandan çoçukları kaçırılan ailenin dramına seyirciyi ortak ederek duygusal anlamda beklenileni verirken diğer yandan da Dedektif Loki’nin araştırmalarıyla gerilim düzeyini maksimuma çıkarıyor. Filmi izlerken bir kere gözümü ayırmadığımı rahatlıkla söyleyebilirim. Jóhann Jóhannsson’ın müziklerinin de etkisiyle seyircinin dikkatini adeta avucunun içine alan “Tutsak”ın olması gerektiği kadar ağır temposu ise gerilim düzeyini hep yukarlarda tutuyor. Tabii efsanevi görüntü yönetmeni Roger Deakins’in mükemmel görüntü yönetiminin de bu duruma katkısını unutmamak gerek. Işıklandırmadan kamera açılarına kadar her şeyi kusursuz bir şekilde ayarlamasını bilen Deakins, filmin en karanlık açılarını bile o kadar net bir şekilde seyirciye sunmuş ki, kendinizi filmin içinde hissetmemeniz elde değil. Filmden sonra Deakins’in hak ettiği Oscar’a ne zaman kavuşacağını açıkçası daha da merak etmeye başladım. Bu arada filmde David Fincher’ın “Zodiac” (2007) filminin etkisini sezdiğimi de belirtmek isterim.

“Tutsak”ın sürükleyici yapısının en büyük mimarlarının Hugh Jackman ve Jake Gyllenhaal olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Oscar adaylıkları bulunan iki aktör filmi resmen bambaşka bir yere taşımış. Karakterlerini harika doğal bir şekilde canlandıran Jackman ve Gyllenhaal’ı izlemek resmen keyif veriyor. “Les Miserables / Sefiller”deki kariyerinin en iyi performansıyla Oscar adaylığı kapan Jackman’ın buradaki performansı da en az onun kadar güçlü. Bu filmle de kesinlikle bir Oscar adaylığı hak ettiğini düşünüyorum. Öte yandan, Gyllenhaal da “Brokeback Mountain / Brokeback Dağı”ndan sonraki en iyi performansını sergiliyor. Ünlü oyuncunun karakterine kattığı göz tikini ayrıca bayıldığımı belirtmek isterim. Bu ufak detay sayesinde Gyllenhaal oldukça sıradan bir karaktere resmen kan katarak harikulade bir gerçekçilik aşılamış. Bu arada Viola Davis, Terrence Howard, Melissa Leo ve Paul Dano gibi oyuncuları barındıran kadronun geri kalanına da unutmak olmaz. Her ne kadar Jackman ve Gyllenhaal kadar olmasa da her biri hikaye için gerekli kalitede performanslar veriyorlar.

prisoners-filmdoktoru3
Keller Dover (Hugh Jackman) ve Alex Jones (Paul Dano)

Sonuç olarak Hugh Jackman ve Jake Gyllenhaal’ın muhteşem performanslarıyla parladığı “Prisoners / Tutsak”, geniş çaplı insan analizi yapan zengin alt teması ve karakterizasyonlarıyla kendine hayran bırakan bir film. Başta Roger Deakins’in mükemmel görüntü yönetimi olmak üzere teknik açıdan oldukça başarılı bir seyir keyfi sunan filmin yönetmen Denis Villeneuve’nin kariyerinde önemli bir yer taşıyacağı şimdiden belli. Uzun süresine rağmen sürükleyici yapısından bir gram bile ödün vermeyen “Tutsak”, kısaca yılın en iyi filmlerinden biri.

Yönetmen: Denis Villeneuve
Senaryo: Aaron Guzikowski
Oyuncular: Hugh Jackman, Jake Gyllenhaal, Viola Davis, Terrence Howard, Melissa Leo, Paul Dano
Orijinal Müzik: Jóhann Jóhannsson
Görüntü Yönetimi: Roger Deakins
Kurgu: Joel Cox, Gary Roach
Süre: 153 dk.
Ülke: ABD

NOT: A-

Yorumlar

Loading Facebook Comments ...