Yeni bir roman okumaya başladığımızda kapağı açtıktan sonra ilk gördüğümüz sayfa içindekiler sayfası olur. Çoğu okuyucu kitapta geçen olayları kitap okurken yaşamak ister, bu yüzden içindekiler kısmını okumadan geçer. Bazılarımız ise okumadan önce roman ile ilgili ufak bilgiler almayı tercih eder ve bu kısma yavaş yavaş göz gezdiririz. İşte Danimarkalı yönetmen Lars von Trier “Melancholia / Melankoli”de dahiyane bir açılış yaparak seyirciye içindekiler kısmını ağır çekimlerle estetik bir biçimde göstermekten çekinmiyor ve filmin bütününü 8 dakikada özetliyor. Daha sonra da filmi iki bölüm halinde izleyiciye sunuyor.
Bu iki farklı bölüm iki kız kardeşin yaşama dair farklı bakış açılarını ve ruh hallerini işliyor. İlk bölüm Justine’in (Kirsten Dunst) kendi düğününde müstakbel kocası, ailesi ve patronu ile olan ilişkisini anlatıyor. İkinci bölüm ise düğün sonrası Melancholia gezegeninin dünyaya yaklaştığı sıralarda Claire’in (Charlotte Gainsbourg) kocasıyla, oğluyla ve ağır bir depresyon geçiren kız kardeşi (Justine) ile ilişkilerini işliyor. Dünya sona doğru yaklaştıkça iki kız kardeşin de birbirlerine yaklaşmalarına ve ilişkilerindeki diğer dinamiklere tanıklık ediyoruz. Ayrıca filmin klasik felaket filmlerinin aksine dünyadan izole, nerede olduğu belli olmayan bir malikanede geçmesi de filmi özgünleşiyor.
Kirsten Dunst’ın şu ana kadarki en ciddi ve en iyi performansını verdiği “Melancholia” teknik anlamda da oldukça başarılı. Genel olarak el kamerasının kullanımı filme belgesel havası katarken, kurgu olarak da atlamalı kurgu kullanılması seyircinin karakterlerle aynı ortamı paylaşmış gibi hissetmelerini sağlıyor. Estetik görüntü yönetimi ise filmin en öne çıkan özelliklerinden.
Filmin eksiği ise duyguyu seyirciye yeterince hissettirememesinden kaynaklanıyor. Artistik görüntü yönetiminin de yardımıyla film seyirciyi her ne kadar depresif bir moda soksa da duygu olarak bundan öteye gidemiyor. Bu da seyircinin karakterlere yakınlık kuramamasına sebep oluyor.
Artistik bir açılışa sahip olan “Melancholia / Melankoli” her ne kadar duyguyu veremese de yılın en özgün ve en sanatsal filmlerinden biri. Alışılagelen felaket filmleri arasında farklı bir yere sahip olan film, bir bakıma Lars von Trier’in karamsar iç dünyasını yansıtıyor.
Cannes Film Festivali Ödülleri
- En İyi Kadın Oyuncu: Kirsten Dunst
Cannes Film Festivali Adaylıkları
- Altın Palmiye: Lars von Trier
Yönetmen: Lars von Trier
Senaryo: Lars von Trier
Oyuncular: Kirsten Dunst, Charlotte Gainsbourg, John Hurt, Kiefer Sutherland
Süre: 136 dk.
Ülke: Danimarka
Yorumlar