551862_10151059809743423_353255485_nBu sene sinema açısından oldukça zengin bir yıl geçirdiğimizi söylemek pek de yanlış olmaz; çünkü birbirinden kaliteli filmlere sahip olan bu yıl çizgi roman ve devam filmleri bile gerçekten başarılıydı. 2007 yılı ruhunun geri döndüğüne inanmaya başladığım şu günlerde vizyona giren öyle bir film var ki, bu düşüncemi kanıtlar vaziyette.

Geçen sene “War Horse / Savaş Atı” (2011) ile kişisel bir projeye imza atan Steven Spielberg, teknik açıdan kalitesini göstermesine rağmen zayıf senaryosu ve oyunculuklarıyla yeterince güçlü bir filme imza atamamıştı. Bir Hollywood filminde olması gereken özellikleri taşımasından ötürü En İyi Film dahil altı dalda Oscar’a aday olan film, Spielberg’in neden çektiğini anlayamadığım filmler arasına da girmişti. Üstünden bir sene geçtikten sonra sonunda anladım ki, “Savaş Atı” meğer Spielberg’in ısınma turuymuş; çünkü usta yönetmen yeni filmi “Lincoln” ile kariyerinde yeni bir döneme başlıyor.

Doris Keanrs Goodwin’ın “Team of Rivals: The Political Genius of Lincoln” (2005) biyografisinden uyarlanan “Lincoln”, Steven Spielberg’in tüm hünerlerini sergilediği ve her karesine özenle yaklaştığı bir film olarak karşımıza çıkıyor. “My Left Food / Sol Ayağım” (1989) ve “There Will Be Blood / Kan Dökülecek” (2007) filmleriyle iki Oscar ödülüne sahip Daniel Day-Lewis’in mükemmel ötesi Abraham Lincoln performansı ile bambaşka bir boyuta geçen film, insanlık ve dünya tarihinin en önemli olaylarından biri olan köleliğin kaldırıldığı “Thirteenth Amendment”in (Onüçüncü Değişiklik) kabul olma sürecini anlatıyor. George Washington ile beraber ABD’nin en iyi başkanı olarak kabul edilen Lincoln’ün kişiliğini, düşüncelerini ve insanlarla olan ilişkisini aşırıya kaçmadan anlatan film, bir lider filminin nasıl yapılması gerektiğini gösteriyor. ABD tarihini işlemesine rağmen “Argo / Operasyon: Argo” (2012) filminin aksine milliyetçilik dozunu ayarlayabilen “Lincoln”ü izlerken Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün niye hala böyle bir filmi yok diye kıskanmamak elde değil.

Lincoln (Daniel Day-Lewis)
Lincoln (Daniel Day-Lewis)

Tüm hayatını anlatmak yerine Abraham Lincoln’ün son dört ayına odaklanan Spielberg, tekrar seçilen Lincoln’ün köleliği kaldırma ve iç savaşı sona erdirme çabasını konu alıyor. ABD’nin 16. Başkanı Lincoln’ün Cumhuriyetçi olması politikacıyı günümüzde daha ilginç kılarken, o zamanlarda Demokratların hem siyahi vatandaşlar; hem de kadınlar için eşitlik istememesi partilerin zaman içerisindeki değişikliklerini gözler önüne seriyor. Lincoln’ün köleliği kaldırmasıyla sadece Afrika asıllı vatandaşların değil; kadınların da ülkede söz sahibi olmasına imkan sağladığı ise tartışılmaz. Öte yandan köleliği kaldırarak iç savaşa da son verecek olan Lincoln’ün bu ileri görüşü de neden iyi bir lider olduğunu kanıtlar nitelikte. Görüş ayrılıkları olmasına rağmen soğuk kanlılığını ve efendiliğini koruyan Lincoln, gerektiği zaman komik hikayeler anlatıp ortamı yumuşatırken, her başarılı lider gibi ikna kabiliyeti de oldukça yüksek olduğu gözlerden kaçmıyor. Gerektiğinde cesur kararlar verip risk alabildiğine tanıklık ettiğimiz Lincoln’ün ailesini korumak için elinden gelen her şeyi yapması da onun iyi bir baba olduğunu gösteriyor. Bu arada, Spielberg’in Lincoln’ün oğullarıyla olan ilişkisini yakından incelemesi, her filminde olan baba-oğul temasını, yani yönetmenin imzasını gerçekleştirmesine olanak sağlamış.

Abraham Lincoln’ün başarılı bir lider olmasının yanında sadece bir insan olduğunu ön plana çıkaran Spielberg’in bu tutumu gerçekten takdire şayan. Çoğu yönetmenin dengeyi bulmakta zorlandığı bu ince çizgiyi yönetmenin başyapıtı “Schindler’s List / Schindler’in Listesinde (1993) de görmek mümkün. Lincoln’ün oğlu için yere uzanması veya ocağı yakmak için yere eğilmesi gibi detaylarla karakteri seyirciye sevdiren yönetmen, özellikle Lincoln’ün konuştuğu sahnelerde “long take” kullanarak kamerayı yavaşça karaktere yaklaştırıyor. Böyle yaparak seyirciyi Lincoln’a ve Day-Lewis’in oyunculuğuna odaklayan Spielberg, sahneleri daha etkileyici ve sanatsal yapmayı başarmış. Tabii bunda Oscar’lık enfes bir görüntü yönetimine imza atan Oscar ödüllü Janusz Kaminski’nin katkısı ise oldukça fazla. Ayrıca, film meclis sahneleriyle de seyircinin ABD oylama sistemine yakından bakmasını sağlayarak türünün orijinal örneklerinden biri olmayı başarıyor.

Lincoln (Daniel Day-Lewis)
Lincoln (Daniel Day-Lewis)

Spielberg’in muhteşem bir yönetim sergilediği filmin asıl mimarı ise kuşkusuz efsane aktör Daniel Day-Lewis; çünkü Day-Lewis film boyunca adeta oyunculuk dersi veriyor. Sakin, etkileyici ve orijinal ses tonuyla mükemmel bir Abraham Lincoln sesini imza atan Day-Lewis, konuşması ve duruşuyla da izleyici ekrana kilitliyor. Karakterini resmen yaşayan usta aktörün yürüyüşünden mimiklerine kadar her hareketi tek kelimeyle kusursuz. Fiziksel anlamda da Lincoln’ü andıran Oscar ödüllü aktörü kısaca film içerisinde görmek imkansız. Filmde ayaklarını içeri doğru atarak yürüyen Day-Lewis’in bu tür detaylara önem vermesi de aktörün neden bu kadar iyi olduğunun başka bir göstergesi. Spielberg’in harikulade yönetimiyle karakterin beyaz perdeye tam anlamıyla resmedildiği filmde Abraham Lincoln’ın olduğu sahnelerdeki eşsiz görüntü yönetimi ise Day-Lewis’i hak ettiği Oscar’a daha fazla yaklaştırıyor. Bu arada, Day-Lewis’e yapılan kusursuz Lincoln makyajı ise yılın şu ana kadarki tartışmasız en iyi makyajı ve Oscar’ın bu dalda da favorisi.

Hal Holbrook ve Jackie Earle Haley gibi birden fazla Oscar adaylığı bulunan oyuncuyu bünyesinde barındıran filmde öne çıkan diğer bir isim de Oscar ödüllü Tommy Lee Jones. Pennsylvania temsilcisi Thaddeus Stevens karakterine hayat veren Jones, rolünde devleşirken, diğer Oscar ödüllü oyuncu Sally Field ise Mary Todd Lincoln olarak güçlü bir performans sergiliyor. Öte yandan, filmde fazla rolü olmayan Joseph Gordon-Levitt kendinden beklenileni rahatlıkla verirken, Oscar adayı David Strathairn da rolüne fazlasıyla uygun bir tercih olduğunu gösteriyor.

Oscar’ı hak eden şeyler ise bununla bitmiyor. Dönem draması olması sebebiyle kostüm tasarımı ve sanat yönetiminin en ince ayrıntısına kadar işlendiği her karesinden belli olan filmde Oscar ödüllü John Williams tarafından bestelenen müzikler de bir o kadar başarılı. Bana yıllar sonra ilk defa John Williams albümü satın aldıran filmde özellikle “With Malice Toward None”ın piyano solosu ve “Freedom’s Call” kompozisyonu Williams’ın “Munich / Münih”den (2005) beri yaptığı en güzel parçalar. Öte yandan, “Savaş Atı”nın aksine müziği bu sefer kararında kullanan Spielberg, çoğu sahnede de müzik kullanmayarak o eksiği de kapatmış.

Lincoln (Daniel Day-Lewis)
Lincoln (Daniel Day-Lewis)

Özetlemek gerekirse; Daniel Day-Lewis’in rolünde kaybolarak Oscar’lık bir performans sergilediği “Lincoln”, Steven Spielberg’in sanatsal yönünü uzun zamandan sonra tekrardan gün yüzüne çıkaran bir film. Senenin tartışmasız en iyi filmlerinden biri olmasının yanında görkemli kostüm tasarımı ve sanat yönetimiyle de seyirciye gerçek bir sinema deneyimi sunan filmde makyaj ve görüntü yönetimi de Oscar’ı hak ediyor. Kısaca şimdiden en az sekiz veya dokuz dalda Oscar’a aday olacak film, bir liderin sahip olabileceği en başarılı filmlerden biri ve dilerim ki, Ulu Önder’imizin de bir gün aynı kalitede bir filmi olur.

Oscar Ödülleri

  • En İyi Erkek Oyuncu: Daniel Day-Lewis
  • En İyi Sanat Yönetimi

Oscar Adaylıkları

  • En İyi Film
  • En İyi Yönetmen: Steven Spielberg
  • En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Tommy Lee Jones
  • En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Sally Field
  • En İyi Uyarlama Senaryo: Tony Kushner
  • En İyi Kurgu
  • En İyi Görüntü Yönetimi: Janusz Kaminski
  • En İyi Kostüm Tasarımı
  • En İyi Ses Miksajı
  • En İyi Müzik: John Williams

Yönetmen: Steven Spielberg
Senaryo: Tony Kushner (senaryo), Doris Kearns Goodwin (kitap)
Oyuncular: Daniel Day-Lewis, Sally Field, Joseph Gordon-Levitt, David Strathairn, Tommy Lee Jones, Hal Holbrook, James Spader, Jackie Earle Haley, John Hawkes, Jared Harris
Orijinal Müzik: John Williams
Süre: 149 dk.
Ülke: ABD

NOT: A-

Yorumlar

Loading Facebook Comments ...