Legend-Poster-filmdoktoruFilm yapmak omlet yapmaya benzer. Senaryo tereyağıdır, tavaya atarsın. Karakterler yumurtadır, kaseye kırarsın. Aktörler süttür, yumurtaya katar karıştırırsın. Kaseyi tavaya boşaltır ve pişirsin. Baharatlar detaylardır, omletini süslersin. Aşçı ise yönetmendir ve her aşçının sunumu farklıdır. Legend omlet olmak için tavaya atılmış, fakat sonunda ne olduğu belli olmayan bir bulamaç olarak çıkmış bir abominasyondur. Brian Helgeland bu yönden Dr. Frankenstein’a benzer. Adam gibi birşey yapayım derken, canavar gibi bu zübüş filmi yaratmıştır. Bu yazı spoiler içerir.

Mafya!…mı?

Legend’ın ana problemi özüdür. Fragmanda seyirciye dram ve komedi elementleriyle işlenmiş, aksiyon dolu, iki kardeşin Londra mafya dünyasının tepesine tırmanma macerası sözü verilir. Fakat bu söz tutulmadığı gibi, film seyirciye nasıl bir hikaye anlatacağına da karar verememiştir. Belli konseptleri tadımlık olarak ikram edip, hiçbir yolu keşfetmez (bkz: bulamaç).

Kray kardeşlerin karanlık işlerini çok yüzeyden görüyoruz. Hatta çoğu zaman Kray kardeşlerin iş dünyasına zerre kadar aşina olmayan, yokluğunu bile hissetmeyip, yok olmasını dilediğimiz, filmin en silik karakteri Frances’in sesiyle öyküleme yolundan anlatılıyor. Kısacası, film önemli noktaları küçük sekanslarla bölüp arka plana atıyor ve zamanın büyük bir bölümünü doldurucu olan manasız sahneler kaplıyor. Konu ne kardeşim? Suç hayatı evlilikleri en uç noktaya mı iter? Ne olursa olsun kardeşlik herşeyden önce mi gelir? Herkes eninde sonunda hesap mı verir? Ateş düştüğü yeri mi yakar?

Çok büyük bir kısım Frances’e odaklanıyor ki bu felaket bir hata. Reggie ve Frances’in ilişkisi adeta takılmış bir plak gibi:

Yapma! -> Yaptım -> Sana Kızdım! -> Özür Dilerim -> Affettim -> Yine yaptım -> Haydaaaaa

Frances o kadar yüzeysel, sıkıcı ve bayat bir karakter ki zerre kadar umursamak mümkün değil. Frances’in ölümü hedeflenen duygusal reaksiyon yerine ‘oh be kurtulduk!’ dedirttiriyor ve sonunda filmin açılabileceğini umuyorsunuz. Açılır mı? Açılmaz.

Kray Kardeşler
Kray Kardeşler
Kurbağa Prens

Peki neden böyle? Gelin yönetmen Brian Helgeland’ın geçmişine bakalım.

  • L.A ConfidentialYazar (Oscar Ödüllü)
  • Mystic RiverYazar (Oscar ve Altın Küre Adayı)
  • Man On FireYazar 
  • Green ZoneYazar
  • PaybackYazar
  • Conspiracy Theory Yazar

Bariz değil mi? Adam yazar! Muazzam başarılı bir yazar…Fakat bir işte çok iyi olmak, bir diğerinde başarılı olmanın göstergesi değildir. Bunu Zack Snyder adındaki sinema ve kültür katilinde de gördük (Snyder’a çocukluğumuzun mutlu anılarının ırzına geçtiği için ayrıca teşekkür ediyorum). Brian Helgeland bir nevi kurbağa prenstir. Tek farkı, prens olamayıp şişko ve çirkin bir kurbağa olarak kalmasıdır.

Yiğidi Öldür, Hakkını Yeme

Tom Hardy’nin performansı inanılmaz. Çoğu zaman iki rolüde aynı aktörün oynadığını unutuyorsunuz. Reggie ve Ron’un fiziksel farkları ince detaylarla çok güzel tasarlanmış. Ron’un burnu, çenesi ve dişlerindeki küçücük bozukluk ve farklarla, ikizler çok güzel ayırt edilmiş. Kray kardeşlerin çete mensupları da bir o kadar başarılı. Hatta filmdeki tek kötü performans Emily Browning’e ait diyebiliriz. Ama hayalet gibi yazılmış silik bir karakterle başka ne olabilirdi?

Film nadiren parlıyor. Reggie ve Ron’un muşta ve çekiçle bir bar dolusu adam yamulttuğu efsane sahne gibi. Veya iki kardeşin klüpte birbirine girdiği, filmin en güzel sahnesi. Kardeşlerin arasındaki duyguları, her ne kadar kızsalar da birbirlerine gerçekten zarar vermek istememelerini (şişe olmaz!) o kadar güzel aktarmışlar ki bayılmamak mümkün değil. Neden? Çünkü bize vaat edilen film buydu. Ron’un bazı replikleri adamı gülmekten yere yıkıyor. Ayrıca The Meters ve The Yardbirds gibi grupların hitleriyle süslenmiş müzikler de ara sıra başarılıydı.

Karar

En nefret ettiğimiz film türü bu. Süper olmayı teğet geçmiş, kötü demeye gönlünün el vermediği ama genelinde vasat olan hayal kırıklıkları (sana diyorum Snyder).

Ek olarak küçük bir uyarıda bulunacağım, altyazıyla izleyin. Cockney aksanını dekode etmekte doktora yapmış değilseniz eğer, Tom Hardy’nin Ron ve Reggie’de kullandığı elit seviye argoyla süslenmiş aksanı anlamakta güçlük çekeceksiniz. Hele Ron Kray’in boğuk vıttıvızılarını dinlerken. ‘Vay efendim ben üniversitede Erasmus’la İngiltere’ye gittim. Yok efendim Newcastle sokaklarında aksanımla İngilizleri bile büyüledim. Kings Speech’i altyazısız izledim lan ben’ diyen varsa amenna. Ama sonra ‘Ya ben hiçbir şey anlamadım hocam, ne diyor bu herif?’ denirse, biz demiştik derler adama. “Son pişmanlık neye yarar?“ – Müslüm Gürses.

Yönetmen: Brian Helgeland
Senaryo: Brian Helgeland, John Pearson (kitap)
Oyuncular: Tom Hardy, Paul Anderson, Emily Browning
Orijinal Müzik: Carter Burwell
Süre: 132 dk
Ülke: İngiltere

NOT: C

Yorumlar

Loading Facebook Comments ...