“Good Willl Hunting / Can Dostum” (1997) ile En İyi Senaryo dalında Oscar alan Ben Affleck’in aktör olarak oyunculuk kariyerinin pek parlak olduğu söylenemez, ama oyuncunun ilk yönetmenlik denemesi olan “Gone Baby Gone / Kızımı Kurtarın” ile yönetmenliğinin gelecek vaat ettiği belli oluyor. Dennis Lehane’nin aynı adlı romanından uyarlanan “Kızımı Kurtarın”, basit bir çocuk kaçırılma hikayesini konu alırken, Boston’ın suç oranına da değiniyor. Affleck’in ilk uzun metrajlı filmi olmasından dolayı bozuk bir anlatıma sahip olan film, bazı şaşırtmacalarla zaman zaman heyecanlı anlar yaşatmasını bilirken, oyuncuların genel olarak başarılı performanslar sergilediği filmde asıl oyunculuğu Amy Ryan veriyor. Ben Affleck’in kardeşi Casey Affleck’in rolüne pek yakışmadığını düşündüğüm filmin En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında Oscar adaylığı bulunmakta.
Boston şehrinde geçen “Kızımı Kurtarın”, ABD’de yaşayan düşük gelirli insanların genellikle bilinmeyen gerçek yaşam şartlarını gözler önüne seriyor. Alt kesimin durumunu tam anlamıyla beyaz perdeye yansıtan filmde Casey Affleck (Patrick Kenzie) ve Michelle Monaghan (Angie Genero) iki özel dedektifi canlandırıyor. Helena’nın (Amy Ryan) çocuğu kaybolması üzerine ablasının, Kenzie ve Genero’dan yardım istediği filmde Kenzie bu ciddi olayı zor şartlara rağmen çözmeye çalışıyor. Aradığı çocuğu kaybettiğini düşündüğü sıralarda olayların düşündüğünden daha farklı olduğunu anlayan Kenzie, bir süre sonra neyin doğru, neyin yanlış olduğunu sorgulamaya başlıyor.

Filmde resmedilen en güzel şey kuşkusuz Amerikalı düşük gelirli insanların gerçek yaşam şartları. Filmlerde genel olarak şahane resmedilen ABD kavramını bozan “Kızımı Kurtarın”, halkın fakirliğini ve eğitimsizliğini gözler önüne seriyor. Oldukça bozuk ve küfürlü konuşan insanların uyuşturucu bağımlılığına da değinilen filmde halkın yaşam şartları pek de iç açıcı değil. Parasızlıktan uyuşturucu ticaretine başlayan insanların sonradan bağımlı hale geldiğine ve bu yüzden çocuklarını bile suistimal ettiğine tanıklık ettiğimiz filmde insanların liseden sonra okula devam etmedikleri görülüyor. Klişe milliyetçi tavrına rağmen anlatmak istediğini gayet açık bir şekilde seyirciye aktaran film, insanların yaşam tarzlarının da ne kadar boş olduğunun altını çiziyor. Buna en güzel örnek ise Helena’nın “Wife Swap” (Eş Değiştirme) gibi saçma sapan programları sevdiğinden bahsedildiği sahne. Bu arada çocukların sorumsuz ailelerde oldukça kötü şartlarda büyüdüğünü de gösteren film, ülke genelindeki suç oranının neden bu kadar fazla olduğunu da açıklamaya çalışıyor.
Sadece Boston’ın değil, diğer şehirlerdeki suç oranları ve yaşam şartlarına da dikkat çeken “Kızımı Kurtarın”, aynı zamanda doğru ile yanlış kavramlarını sorguluyor. Filmde Remy Bressant (Ed Harris), doğru ile yanlışın yerine ve zamanına göre değiştiğini savunurken, Kenzie sadece bir doğru olduğunu düşünüyor. Bir sübyancı veya çocuk katilini öldürmenin doğruluğunun tartışıldığı filmde “Bir çocuğun sağlıklı bir şekilde büyümesi için gerektiğinde ailesinden uzaklaştırılmalı mı?” sorusuna da cevap aranıyor.

Ben Affleck’in ilk uzun metrajlı filmi olması sebebiyle yönetmenin belli bir stilinin daha oluşmadığı filmde ilk göze çarpan şey. Morgan Freeman ve Ed Harris gibi oyuncuları gayet başarılı bir şekilde yöneten Affleck’in filmdeki problemi ise hikaye anlatımında. Şaşırtmacaları saklamak için hikayeyi ağır aksak anlatan yönetmenin bu aşırı evhamı film boyunca belli oluyor. Öte yandan, şaşırtmacalar seyirciye zaman zaman heyecanlı anlar yaşatmasına rağmen seyirciyide hiç bir zaman istediği etkiyi bırakamıyor. Bu arada, film boyunca milliyetçi tavrına tanıklık ettiğimiz Ben Affleck’in yeni Clint Eastwood olma yolunda ilerlediğini söyleyebilirim ki, bu da Amerikan halkının Affleck’in filmlerini neden sevdiğinin ve de neden seveceğinin başka bir göstergesi.
Ed Harris ve Morgan Freeman’ın kendilerinden beklenileni rahatça verdiği filmde Casey Affleck’in oyunculuğunun özellikle başlarda “The Assassination of Jesse James by the Coward Robert Ford / Korkak Robert Ford’un Jesse James Suikasti” filmini andırdığını söyleyebilirim. Freeman’la olan sahnelerinde biraz da olsa ezildiği farkedilen aktörün biraz daha olgunlaşmaya ihtiyacı olduğu görülürken, filmdeki asıl performansı Helena rolüyle Amy Ryan veriyor. Aşırı derecede küfürlü ve bozuk aksanıyla oynadığı rolün hakkını sonuna kadar veren Ryan, karakterini tam anlamıyla yansıtıyor. Öte yandan, etkileyici notalara imza atamayan Henry Gregson-Williams’ın müzikleri de zaman zaman en az Ben Affleck kadar milliyetçi.

“Gone Baby Gone / Kızımı Kurtarın”, sorunlu anlatımına rağmen Ben Affleck’in yönetmen olarak geleceğinin parlak olduğunu gösteren, iyi bir yapım. Başarılı oyuncu performanslarının yanında önemli bir konuya da değinen film, istediği gibi şaşırtamamasına rağmen heyecanlı anlar yaşatmasını biliyor.
Oscar Adaylıkları
- En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Amy Ryan
Yönetmen: Ben Affleck
Senaryo: Ben Affleck ve Aaron Stockard (uyarlama), Dennis Lehane (roman)
Oyuncular: Morgan Freeman, Ed Harris, Casey Affleck, Michelle Monaghan, Amy Ryan
Orijinal Müzik: Henry Gregson-Williams
Süre: 114 dk.
Ülke: ABD
NOT: C+
Yorumlar