world-war-z-filmdoktoruBu sene bilim kurgu türünde oldukça zengin bir sezon geçirdiğimiz bir gerçek. Özellikle çizgi roman filmlerindeki bilim kurgu öğelerini de sayarsak oldukça kalabalık bir liste çıkıyor. Sene sonunda hangi filmin adından söz ettireceği ise merak konusu ve çizgi roman filmlerini saymazsak şu ana kadar bunu tam anlamıyla başarmış tek bir film var, o da “Star Trek Into Darkness / Bilinmeze Doğru Star Trek”; çünkü “World War Z / Dünya Savaşı Z”de ne yazık ki bu durumu değiştirmiyor.

“Quantum of Solace” (2008) ile tanınan Marc Foster’ın yönettiği “World War Z / Dünya Savaşı Z”, 2013’ün beklentimin bulunmadığı filmlerinden biriydi. Hatta eleştirisini bile yazmamaya karar vermiştim ki, okuyucularımın yoğun isteği sonucu bu kararımdan vazgeçtim. İnsanları bir çeşit zombiye çeviren salgını konu alan önceki bilim kurgu filmlerinden hiçbir farkı bulunmayan “Dünya Savaşı Z”, aksiyon ve gerilim sahneleri sayesinde kendini izlettiren oldukça sıradan bir yapım olarak karşımıza çıkıyor. Konusuyla “28 Days Later… / 28 Gün Sonra” (2002), devam filmi “28 Weeks Later / 28 Hafta Sonra” (2007) ve “I Am Legend / Ben Efsaneyim” (1971 ve 2007) gibi filmleri finalindeki “tedavi” yönetimiyle ise “War of the Worlds / Dünyalar Savaşı”ını (2005) hatırlatan filmin türünün neredeyse tüm örneklerinden etkilendiği her karesinden belli.

Gerry Lane (Brad Pitt) ve İsrailli Kadın Asker Segen (Daniella Kertesz)
Gerry Lane (Brad Pitt) ve İsrailli Kadın Asker Segen (Daniella Kertesz)

Max Brooks’ın 2006’da yazdığı aynı adlı romandan uyarlanan “Dünya Savaşı Z”, emekli Birleşmiş Milletler ajanı Gerry Lane’in insanları zombiye çeviren salgına tedavi bulma çabasını konu alıyor. Sıradan bir güne uyandıklarını sanan Lane ailesinin hayatlarında birden patlak veren korkunç salgın yüzünden yepyeni bir sayfa açılıyor. Ailesini herşeyden çok seven ve onlar için herşeyi yapmaya hazır olan Gerry, zorlu bir uğraştan sonra ailesini Birleşmiş Milletler sığınağına getirmeyi başarıyor. Başarılı geçmişi sayesinde BM’nin saygısını ve güvenini kazanmış Gerry’nin bu salgına son verecek tedaviyi bulacağı konusunda hem fikir olan üsleri ise bu sırada karakteri tekrardan göreve getiriyorlar. Bu noktadan itibaren salgını araştırmak için ülkeden ülkeye giden Gerry’nin maceralarına tanıklık ettiğimiz filmde karakterin başına gelen tesadüfi olayların da doğal olarak ardı arkası kesilmiyor. Olayların oldukça hızlı bir şekilde anlatıldığı filmi izlerken zaten bir yerden sonra tesadüfleri düşünmemeye başlıyorsunuz. Seyircinin kafasını yormak yerine sadece eğlendirmeyi amaçlayan yönetmen Foster’ın elindeki hikayeyi olabildiğince sade bir şekilde ekrana taşıdığı açıkça görülen bir gerçek. Bunun üzerine bir de artık suyu çıkmış klişeler eklenince filmin geldiği noktayı siz düşünün. Yani, ben artık ana karakterin çocuğunun astım gibi bir hastalığa sahip olması, arabanın vitesinin çalışmaması ve karakterin kurtardığı kişinin sonradan yararlı olması gibi klişelerden bıktım usandım. Bir de filmin uçak sekansı gibi tüm olasılıkları değerlendirme tutumu var ki, sormayın.

Aksiyon sahneleriyle akıcı bir seyir keyfi sunan filmdeki sessizliğin hakim olduğu gerilim sahneleri gerçekten soluk kesici. Özellikle Gerry ve ekibinin Dünya Sağlık Örgütü’nde gerçekleştirdiği operasyon sahnesi filmin en görülmeye değer sahnesi olarak öne çıkıyor. Ayrıca, filmdeki zombi tasarımları da bir o kadar etkileyici. Fakat bunlar filmin İsrail propagandası yaptığı gerçeğini ne yazık değiştirmez. Gerry İsrail’e gelmesiyle başlayan gereksiz politik detaylarla seyircinin kafasını şişiren filmde neden soykırımdan söz ediliyor anlamış değilim. İsrail’in dünyanın en iyi korunan yeri olduğundan devamlı bahseden filmde gösterilen sayısız İsrail bayrağına eklenen İsrailli kadın askerlerin kahramanlıkları ise pes dedirtiyor. Feminizm açısından değerlendirdiğimiz takdirde olumlu gözüken; fakat kadınlara zorunlu askerliğin sadece İsrail’de olduğunu hatırladığımız zaman rahatsız edici bu detay filmin sonuna kadar her karesinde göze çarpıyor.  Filmlerin militarist ve milliyetçi yapısını olması gerektiği kadar olduğu takdirde kabul eden biri olarak “Dünya Savaşı Z” bu dengeyi hiçbir şekilde sağlayamıyor. Tabii, bu durumun sorumlularından biri de kuşkusuz yazar Max Brooks olsa gerek. Zaten ufak bir öz geçmiş araştırması durumu anlamaya yetecektir. Bunların dışında Brad Pitt’in genel olarak inandırıcı bir performans sergilediği filmde Marco Beltrami, uyumlu müzikleriyle dikkat çekerken, Muse’un “Follow Me” ve “The 2nd Law: Isolated System” parçalarının kullanımı filme renk katıyor.

Gerry Lane (Brad Pitt) ve Ailesi
Gerry Lane (Brad Pitt) ve Ailesi

Özetlemek gerekirse; diğer salgın temalı bilim kurgu filmlerinden hiçbir farkı bulunmayan “World War Z / Dünya Savaşı Z”, gerilim ve aksiyon sahneleriyle seyirciye zaman zaman keyifli dakikalar sunmayı başaran oldukça sıradan bir film. Gücünü klişelerden almasına rağmen özellikle finaldeki operasyon sahnesiyle sınıfı geçmeyi başaran filmde yapılan İsrail propagandası ise fazlasıyla rahatsız edici.

Yönetmen: Marc Forster
Senaryo: Matthew Michael Carnahan, Drew Goddard, Damon Lindelof (senaryo), Max Brooks (roman)
Oyuncular: Brad Pitt, Mireille Enos, Daniella Kertesz
Görüntü Yönetimi: Ben Seresin
Kurgu: Roger Barton, Matt Chesse
Orijinal Müzik: Marco Beltrami
Süre: 116 dk.
Ülke: ABD

NOT: D+

Yorumlar

Loading Facebook Comments ...