killing-them-softly-poster-filmdoktoru“The Assasination of Jesse James by the Coward Robert Ford / Korkak Robert Ford’un Jesse James Suikasti” gibi eksiksiz bir filmi izledikten sonra yönetmen Andrew Dominik’in gelecek filmlerini merak etmeye başladığımı söyleyebilirim. Bu nedenle Dominik’in yeni filmi “Killing Them Sofly / Kibarca Öldürmek” de bu yılın merakla beklediğim filmleri arasındaydı. Beklentilerimin de o derece yüksek olarak izlediğim film için şunu söyleyebilirim ki, Dominik’in etkili dokunuşları hissedilmesine rağmen film bir “Korkak Robert Ford’un Jesse James Suikasti” olmaktan epey uzakta. Buna rağmen, anti-kapilalist bir film olan “Kibarca Öldürmek”, ağır ABD eleştirileriyle güzel bir noktaya parmak basmakta. Hatta film için neredeyse “Argo”ya cevap niteliğinde diyebiliriz, ama gereksiz yere şişirilmiş senaryosu yüzünden yeterince etkileyici değil.

Dominik’in Brad Pitt’le ikinci filmi olan “Kibarca Öldürmek”in hikayesi Obama seçilmeden hemen öncesinde geçiyor. Film boyunca Bush ve Obama’nın ekonomi, eşitlik ve Amerikan Rüyası hakkındaki konuşmalarını aynı film yorumu gibi izleyiciye sunan Dominik, politikacıların söyledikleriyle gerçek hayat arasındaki tezatlıyı ortaya koymaya çalışmış. Politikacıların konuşmaları sırasında arka sokaklarda insanların rahatça dövüldüğünü ve öldürüldüğünü gösteren yönetmen, vermek istediği mesajı gayet net bir şekilde seyirciye vermiş; fakat ne yazık ki yeterince etkileyici bir şekilde değil. Hatta bazı sahnelerde bu yorumların izleyicinin dikkatini dağıttığını söylemek yanlış olmaz. Yine de Dominik’in özgün bir yönetmen olduğunu gösteren bu sahneler, belki bir kere daha izlenildiğinde bu kadar göze batmayabilir.

Dominic (Brad Pitt)
Dominic (Brad Pitt)

“Kibarca Öldürmek” için tam bir Amerikan filmi demek yanlış olmaz. Fakat Hollywood demediğime dikkat çekmek istiyorum. Dominik’in sevdiğim uzun çekimlerinin ve yavaş anlatımının burada da mevcut olduğu film, konusu itibariyle tam bir Amerikan filmi. George V. Higgins’in 1974 yılında yazdığı “Cogan’s Trade” romanından uyarlanan “Kibarca Öldürmek”, ülkedeki zor hayat şartları ve parasızlığın halk üzerine etkisine ve özgürlük kısıtlamalarını basit bir hikayeyle ağır bir şekilde eleştiriyor. Özellikle “değişim” sloganıyla gelen Obama’nın seçim konuşmasını Coogan’ın cümleleriyle eleştiren filmde Coogan, kimsenin eşit olamayacağını ve ülkenin birlik olmaktan oldukça uzak olduğunu (bu kibarca yazılmış hali) söyleyerek “balyoz” gibi bir eleştiri yapıyor. Konuşmasının hemen ardından saniye kaybetmeden parasını istemesi ise durumu özetler nitelikte. Bu arada “Kibarca Öldürmek”in bir suç hikayesi anlatmasına rağmen aksiyon filmi olmadığını da özellikle belirtmek istiyorum. Aynı “Korkak Robert Ford’un Jesse James Suikasti” gibi hikaye odaklı bir film olmasını beğenen kesimden olduğumdan benim için pek problem olmadı; fakat filme aksiyon beklentisi içinde gidildiği takdirde büyük hayal kırıklığı yaşanabileceğini rahatlıkla söyleyebilirim.

Üç kişilik amatör bir çetenin salakça bir kararla mafyanın parasını çalmaları sonucunda mafya tarafından kiralanan katil Coogan’ın (Pitt) bu kişileri bulmasını anlatan filmin en büyük eksiği ise “geveze” senaryosundan kaynaklanıyor. Karakterler arasında birden çok gereksiz diyalog barındıran senaryo, bir yerden sonra kafa şişirirken, filmin gücünü de yitirmesine sebep oluyor. Bu diyaloglarla asıl hikayeden fazlasıyla uzaklaşan Dominik, sanırsam karakterlerin iç dünyasını tam anlamıyla seyirciye anlatmak istemiş. Eğer durum bundan ibaretse bunu gayet başarılı bir şekilde başarmış durumda; çünkü bu boş konuşmaları sadece berbat bir hayata sahip olan insanlar yapabilir.

Dominic ve Mickey
Dominic ve Mickey

Filmin etkileyici unsurlarının başında ise şiddetin esirgenmemesi geliyor. Masum olmasına rağmen cezanın ilk olarak (zamanında bir kere de olsa kendi oyununu soyduğu için) kumarhaneyi yöneten Markie Trattman’a (Ray Liotta) patlaması yine başka bir sorunu gündeme getirirken, Trattman’ın bu yüzden dövüldüğü sahne etkileyici olmakla beraber yılın seyirciye en eziyet çektiren sahnelerinden biri. Şiddetin tüm çıplaklığı ile beyaz perdeye yansıtıldığı filmde diğer ölümlerde bir o kadar gerçekçi.

Filmdeki müzik seçimlerini ve kullanımını pek beğendiğimi söyleyemem; fakat yönetmen Dominik iki sahnede gerçekten nokta atışı yapmış durumda. Karakterin çaresizliğini ağır çekim ve “Windmills of Your Mind” parçasıyla harika bir şekilde anlatan yönetmen, Coogan’ın arabadan Trattman’a ateş ettiği sahneyle de filmin en artistik sahnesine imza atmış. Ketty Lester tarafından seslendirilen “Love Letters”ın eşlik ettiği bu sahneyi en yakın zamanda tekrardan izlemek istiyorum; çünkü gerçekten bayıldım.

Belki de kariyerinin en güzel zamanında olan Brad Pitt, yine gayet güzel bir performans sergileyerek ilginç bir karaktere hayat vermiş. Pitt’in kurbanlarına karşı duygu beslememek için uzaktan yavaşça öldürmeyi seven Coogan’a oldukça yakıştığı filmde öne çıkan bir diğer isim ise kuşkusuz “Sopranos”un yıldızı James Gandolfini. Başka bir kiralık katil olan Mickey’i canlandıran Gandolfini, sempatik tavırlarıyla izlemesi zevkli bir karaktere imza atmış. İkili bir araya gelince de gayet zevkli sahneler çıkıyor haliyle.

Dominic
Dominic

Özetlemek gerekirse; artistik sahnelerine rağmen Dominik’in bir önceki filminin kalitesine yaklaşamayan “Killing Them Softly / Kibarca Öldürmek”, ABD’yi ve kapitalizmi ağır ve kaliteli bir şekilde eleştiren bir film. Olması gerektiğinde daha fazla diyaloglarıyla seyirciyi gereksiz yere yoran filmin bu sene Altın Palmiye için yarıştığını da belirtmek gerek.

Cannes Film Festivali Adaylıkları

  • Altın Palmiye: Andrew Dominik

Yönetmen: Andrew Dominik
Senaryo: Andrew Dominik (senaryo), George V. Higgins (roman)
Oyuncular: Brad Pitt, Ray Liotta, Richard Jenkins, James Gandolfini, Scoot McNairy, Ben Mendelsohn
Süre: 97 dk.
Ülke: ABD

NOT: C

Yorumlar

Loading Facebook Comments ...