breaking-the-waves-filmdoktoru1“Breaking the Waves / Dalgaları Aşmak”, “Europa / Avrupa” ile başlayan çıkışına çekim teknikleriyle adından söz ettiren “Riget / The Kingdom / Krallık” dizisiyle ara veren Lars von Trier’in 5 yıl sonraki ilk uzun metrajlı filmi olma özelliği taşıyor. Yönetmenin “Golden Heart / Altın Kalp” üçlemesinin ilk filmi olma özelliği taşıyan filmin bir nevi yönetmenin artık olgunluk dönemine girdiğinin sinyallerini verdiğini söylemek mümkün. Önceki filmlerinin aksine hem teknik anlamda hem de içerik anlamında seyirciye harikulade bir sinema keyfi sunan Trier, kariyerinin tartışmasız en iyi filmlerinden birine imza atmış.

Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye’den sonraki en büyük ödülü kucaklayan “Dalgaları Aşmak”, kocası için kendini feda etmeye hazır Bess’in trajik hikayesini konu alıyor. Mental açıdan oldukça çocuksu bir yapıya sahip olan Bess’in deliler gibi aşık olduğu Jan’la evlendikten sonra yaşadıkları boğazınıza bir yumru gibi iniyor adeta. Cinsel ilişkiye girmek için hayatına girecek doğru kişiyi bekleyecek kadar saf duygulara sahip ve her gün düzenli bir şekilde kiliseye gidecek kadar dinine bağlı olan karakterin yaşadığı tesadüfi olaylar yüzünden din ile aşk arasında kaldığı ikilem fazlasıyla yürek burkuyor. Bess’in Jan için doğasının dışında bir şeye dönüştüğü filmde Jan’ın gitgide tesadüfi bir şekilde iyileşmesi seyirciyi de ikilemde bırakıyor. Bir yerden sonra acaba Bess’in kendi kendine konuşurken kullandığı ses tonu Tanrı’yı değil de şeytanı mı temsil ediyor diyorsunuz. Bu arada, Jan dışında kendi ailesi dahil hiç kimse tarafından anlaşılmayan Bess’in bir yerden sonra kilisede söz hakkı bulamaması ve sonunda kiliseden kovulması karakterin bu trajedisini besleyen özellikler arasında yer alıyor.

Jan’ın son durumuyla harikulade bir finalle filmi noktalayan Trier’in Dogme 95 tekniği sinyallerini verdiği filmdeki bölüm geçişleri ve kumlu sinematografisi de filmin altında durulması gereken diğer özelliklerinden. Teknik anlamdaki kabiliyetini bir kez daha kanıtlayan yönetmen açıkçası sinema tekniği keşfine burada da devam ediyor. Zaten “Krallık” dizisinden gelen el kamerası aşinalığını önceki filmlerindeki keşifçi ruhuyla harmanlayan ünlü yönetmenin sonunda ortaya çıkardığı sonuç tek kelimeyle eşsiz.

Özetlemek gerekirse; “Dalgaları Aşmak”, Trier filmografisinde fazlasıyla önemli bir yere sahip yönetmenin en iyi yapımlarından bir tanesi. Yıllar geçtikçe eskimeyecek hikaye örgüsüyle seyirciyi etkilemeyi bilen filmin teknik anlamdaki başarısını da unutmamak lazım. Bu arada, filmde harika bir performans sergileyen Emily Watson’ın En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscar adaylığı bulunmakta.

Oscar Adaylıkları

  • En İyi Kadın Oyuncu: Emily Watson

Cannes Film Festivali Ödülleri

  • Büyük Jüri Ödülü: Lars von Trier

Cannes Film Festivali Adaylıkları

  • Altın Palmiye: Lars von Trier

Yönetmen: Lars von Trier
Senaryo: Lars von Trier, Peter Asmussen
Oyuncular: Emily Watson, Stellan Skarsgård, Katrin Cartlidg, Udo Kier
Görüntü Yönetimi: Robby Müller
Kurgu: Anders Refn
Süre: 159 dk.
Ülke: Danimarka, İzlanda, Norveç, İspanya, Hollanda, Fransa

NOT: A-

Yorumlar

Loading Facebook Comments ...