Osca12-years-a-slave-filmdoktorur’ı ilgilendiren filmlerin bulunduğum yerde sırasıyla vizyona girmeye başladığı şu sıralarda bir film Oscar’ı yakın takip edenlerin de bileceği gibi eleştirmenler tarafından yere göğe sığdırılamadı. Hatta bu filme “Gravity / Yerçekimi”nin Oscar’lardaki en önemli rakibi diye bakılıyor. Bu film önceki iki filmiyle harikalar yaratmış Steve McQueen’in yeni filmi “12 Years A Slave / 12 Yıllık Esaret”ten başkası değil tabii ki.

New York’ta limitli salonlarda gösterime girmesi nedeniyle izleme şansı bulduğum filmin incelemesine abartıldığı kadar mükemmel bir film olmadığını söyleyerek başlamak istiyorum. İşlediği kölelik teması yüzünden daha çok Amerikalı izleyici kitlesini etkilemeye yönelik bir film olan “12 Years a Slave / 12 Yıllık Esaret, siyahi yönetmen Steve McQueen’in köklerine döndüğü bir yapım olmuş. Her siyahi sanatçının ırkçılık ve kölelik ile ilgili bir yapıma imza attığı şu yıllarda McQueen’in de böyle bir iş yapması zaten kaçınılmazdı. Film işlediği konunun altından başarılı bir şekilde kalkıyor tabii ki. Hatta sanat yönetiminden oyunculuklara kadar dram türünün en üst düzey örneklerinden biri olduğuna kuşku yok. Ama ne yazık ki yeni bir şey sunmadığını gibi McQueen’in alıştığımız tarzına da filmde rastlayamıyoruz. Bu kısımı yazının ilerleyen bölümlerinde daha derin bir şekilde açıklayacağım. Kısaca benim serzenişim sadece filmin abartılmasından kaynaklı. Tabii fikrimin ileriki zamanlarda filmi tekrar izledikçe değişme şansı var.

 

Ford (Benedict Cumberbatch) ve Solomon Northup (Chiwetel Ejiofor)
Ford (Benedict Cumberbatch) ve Solomon Northup (Chiwetel Ejiofor)

Solomon Northup’un gerçek hayat hikayesinden uyarlanan filmde keman virtüözü ve aile babası Northup, köle tüccarları tarafından kandırılıp kaçırıldıktan sonra köle olarak satılıyor. İşkence gören ve ne kadar çığlık atarsa atsın sesini kimselere duyuramayan Northup, yaklaşık 12 yıl süren bu talihsiz macerasında bir sürü korkunç şeye göğüs germek zorunda kalıyor. Saygıdeğer ve sıcak hayatından geriye hiçbir şey kalmayan karakter hayat felsefesini doğal olarak sadece hayatta kalmak olarak değiştiriyor. Vahşi ve karanlık ortamlarda yaşadığı onca işkence sırasında ailesinde yıllarca haber alamaması da cabası. Siyahilere olabildiğince kötü davranan Edwin Epps (Michael Fassbender) ve Tibeats (Paul Dano) gibi ırkçılardan, değişmek için uğraşan ama toplumun baskısı altında kaldığı için sesini fazla çıkaramayan Ford (Benedict Cumberbatch) ve Bass (Brad Pitt) gibi iyi kalpli kişilere kadar bir sürü insan tipi tanıma şansı edinen Northup’ın tek isteği ise bu tür zorluklara dayanmak değil özgür bir şekilde ülkesinde yaşayabilmek.

“12 Yıllık Esaret”in ABD’deki kölelik üzerine yapabilecek filmlerin son noktası olarak gördüğümü belirtmeliyim. Belki bu düşüncem bu temaya sahip filmleri daha fazla görmek istemediğimden kaynaklanıyor olabilir. Ama kesin olan bir şey varsa “12 Yıllık Esaret”in en azından seyirciye siyahi vatandaşların işkencelerine olabildiğince yakından ve derin bir şekilde inceleme fırsatı sunması. Rahatlıkla bu senenin “Lincoln”ü 2012‘in en beğendiğim ilk 10 filminden biriydi) olarak tanımlayabileceğim film, en az “Lincoln” kadar güçlü ve öğretici bir yapım. “Lincoln”le politik açıdan ele alınan kölelik bu filmde bir siyahi vatandaşın gözünden ele alınıyor. Açıkçası eğer kölelik üzerine bir üçleme düşünecek olsam “Lincoln”den sonra “12 Yıllık Esaret” kesinlikle listemde yerini alırdı ki filmin de öğrencilere gösterileceğinden hiç şüphem yok. Öte yandan, işlenen tema nedeniyle filmde herhangi bir gözle görülür bir milliyetçi tavra rastlamak mümkün değil. Tam tersi film zaten ABD’de yapılan bu hatayı seyircinin gözüne sokmak için uğraşıyor. Ve bunu da layıkıyla başarıyor. Siyahi karakterlerin gördüğü her işkence açıkçası seyirciye tokat niteliğinde geri dönüyor. İşte bu açıdan da Amerikalı olmayan seyircilere bu olayın biraz uzak gelme olasılığı oldukça fazla. Hatta şöyle bir örnek veriyim: salonda neredeyse herkesin ağladığı sıralarda gözlerimin kuruduğunu farkettiğimi adım gibi hatırlıyorum. Sanırım beyaz adamın siyah adamı kurtarma klişesi yine ABD izleyicisini derinden etkilemekte.

Solomon Northup ve Edwin Epps (Michael Fassbender)
Solomon Northup ve Edwin Epps (Michael Fassbender)

Yönetmenin filmlerini izleyenlerin rahatlıkla bileceği gibi McQueen’in uzun çekimleri filmlerindeki en önemli imzadır. Özellikle “Açlık”taki mahkumların dövüldüğü “long take”ler inanılmaz etkileyiciydi. Bu kadar işkence sahnesine sahip olan bu kadar önemli filmde ise ne yazık ki bu tür çekimlere gerektiği kadar rastlamak mümkün değil. İşte bu noktada Hollywood’laştığının sinyallerini veren McQueen, kısaca beklentileri pek karşılayamıyor. Şimdi sürprizbozanlı bölüme giriyorum, ondan paragrafın bundan sonraki kısmını filmi izleyenlerin okumasını öneririm. Genellikle tüm uzun çekimle muazzam etkileyici olabilecek sahneleri değerlendirmeyen McQueen, bu sahnelerde normal anlatımı tercih ederek genel izleyici kitlesine hitap etmeyi tercih etmiş. Filmin başındaki Northup’ın odunla dövüldüğü sahneyi dışarıda tutuyorum tabii; fakat Northup’ın ağaçta asılarak cezalandırıldığı sahne bir süre sonra kesilerek ancak belli bir dereceye kadar etkileyici olabiliyor. Ve bu Ayrıca, Patsey’nin (Lupita Nyong’o) önce Northup sonra da Epps tarafından kırbaçlandığı sahne uzun olmasına rağmen McQueen tercihini kırbaçlayan oyunculara vermek istemiş. Gerçekten çok etkileyici bir sahne ama “Açlık”tan tanıdığımız McQueen için biraz hafif. Ayrıca, McQueen’in mutlu sonla biten ilk filmi olma özelliği taşıyan film, bu açıdan da tam bir Hollywood filmi özelliğini taşımakta.

Zengin oyuncu kadrosuyla dikkat çeken film, yılın en iyi kadro performanslarından birine sahip olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bu isimlerden en öne çıkan isim ise filmin baş karakteri Solomon Northup’a hayat vermesi sebebiyle Chiwetel Ejiofor. Oldukça hisli ve duygusal bir performans sergileyerek seyircinin içine işlemeyi bilen ünlü oyuncu Oscar adaylığı alma olasılığı epey yüksek; fakat yılın en iyisi mi? İşte orası tartışılır. Yılın en başarılılarından biri olduğuna kuşku yok, ama açıkçası ben yılın en iyisi olduğunu düşünmüyorum. Öte yandan, yardımcı oyuncu kategorisindeki Michael Fassbender filmin en iyisi. Gerçekten harikulade bir performans sergilemiş. “Açlık”la alamadığı Oscar adaylığını bu filmle alacağını umuyorum. Ayrıca, Lupita Nyong’o da tam Akademi’nin seveceği tarzda bir oyunculuk sergileyerek kendini gösteriyor. Bu arada, “There Will Be Blood / Kan Dökülecek” (2008) benzeri performansıyla Paul Dano ve filmin yapımcısı olması sebebiyle kendine rol ayarlattığını düşündüğüm Brad Pitt gibi önemli isimleri barındıran filmde Paul Giamatti de takdiri hak edenler arasında. Benedict Cumberbatch ise ne yazık ki içlerinden en zayıf olanı.

Bu sene “Man of Steel / Çelik Adam”, “The Lone Ranger / Maskeli Süvari” ve “Rush / Zafere Doğru” gibi mükemmel film müziklerine imza atan Hans Zimmer, bu filmde de harikalar yaratmış. Hatta Solomon Northup’ın gemi yolculuğu sırasında yaşadıklarını gözler önüne seren kompozisyonu tek kelimeyle inanılmaz. Sahnenin derinliğini arttırmasının yanında filmde yaşanan dehşeti bin kat daha etkili kılıyor. Olabildiğince ürkütücü ve rahatsız edici bir parça. Daha albüm piyasaya çıkmadığı için şu an link veremiyorum, ama çıktığı anda yazıyı güncelleyeceğime emin olabilirsiniz. Zimmer’ın bu sene adaylık kapma, hatta belki de Oscar’ı alma (mükemmel bir olay olur) ihtimali oldukça yüksek.

Edwin Epps, Patsey (Lupita Nyong'o) ve Solomon Northup
Edwin Epps, Patsey (Lupita Nyong’o) ve Solomon Northup

Sonuç olarak, yönetmen Steve McQueen’in ilk filmi “Hunger / Açlık”ın yanına yaklaşamamasına rağmen işlediği temanın altından harikulade bir şekilde kalkmasını bilen “12 Years a Slave / 12 Yıllık Esaret”, kölelik üzerine ders niteliğinde bir film. Özellikle Chiwetel Ejiofor ve Michael Fassbender’ın güçlü performanslarıyla öne çıktığı filmde siyahi vatandaşların yaşadıklarına hiç olmadığı kadar etkileyici bir şekilde bakma şansı buluyoruz. Hans Zimmer’in şahane müzikleriyle adeta boyut atlayan filmin yılın en iyisi olduğunu söyleyemeyeceğim. Ama kesinlikle yılın en başarılılarından biri ve işlediği tema nedeniyle de Oscar’ın bu seneki favorisi. Beyaz adamın siyahi vatandaşları kurtardığı klişesine sahip bir başka filmi izlemeye hazır olun.

Oscar Ödülleri

  • En İyi Film
  • En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Lupita Nyong’o
  • En İyi Uyarlama Senaryo

Oscar Adaylıkları

  • En İyi Yönetmen: Steve McQueen
  • En İyi Erkek Oyuncu: Chiwetel Ejiofor
  • En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Michael Fassbender
  • En İyi Kostüm
  • En İyi Kurgu
  • En İyi Sanat Yönetimi

Yönetmen: Steve McQueen
Senaryo: John Ridley (senaryo), Solomon Northup (kitap)
Oyuncular: Chiwetel Ejiofor, Michael K. Williams, Michael Fassbender, Benedict Cumberbatch, Paul Giamatti, Lupita Nyong’o, Brad Pitt, Paul Dano
Orijinal Müzik: Hans Zimmer
Görüntü Yönetimi: Sean Bobbitt
Kurgu: Joe Walker
Kostüm Tasarımı: Patricia Norris
Süre: 134 dk.
Ülke: ABD

NOT: B-

Yorumlar

Loading Facebook Comments ...