Zengin fakat cimri bir babanın gölgesinde imkansız bir aşkı tadan Eugenie’nin dokunaklı hikayesini anlatan “Eugenie Grandet”, Balzac’ın en akıcı ve en güçlü eserlerinden biri. Cimriliğinden kardeşine bile yardım etmeyen Baba Grandet’nin üzerinden zenginlik ve cimrilik temalarına dokunan Balzac, taşra yaşamında paranın insanları nasıl değiştirdiğinin alegorisini bizlere sunuyor. Yeğeni Charles’ın evine ansızın gelmesiyle kardeşinin maddi sorunlar nedeniyle intihar ettiğini öğrenen Grandet, yeğenini derhal Hindistan’a yollamaya karar verir. Bu arada kızı Eugenie ve eşiyle olan ilişkisi de tamamen maddiyatına korumaya bağlı olan karakterin altınları olduğunu eşi ve kızı dahil olmak üzere kimseye söylemediğini ve parasızlıktan yakınarak evde adeta terör estirdiğini de belirtmek gerek. İşte bu noktada kalbini Charles’a kaptıran Eugenie, Hindistan’a gitmek zorunda alan Charles’la ayrılmak zorunda kalıyor. Yıllar geçtikçe amcasından farkı kalmayan Charles’ın döndüğünde mevki ve para için Eugenie’nin yıllardır süren aşkına cevap vermemesiyle hikayesini tamamlayan Balzac, babasına benzememek için çabalayan Eugenie’yle bir taşra tragedyasına imza atıyor. “Tılsımlı Deri” ve “Vadideki Zambak” kadar güçlü olmasa da en az onlar kadar etkileyici kalemiyle mutlaka okunması gereken Fransız klasikleri arasında.
Yorumlar