X-Men_Apocalypse_filmdoktoruBryan Singer’ın son bir kere daha yönetmenlik koltuğuna oturduğu X-Men ikinci üçlemesinin son filmi olarak nitelendirilebilecek “X-Men: Apocalypse / X-Men: Kıyamet”in en büyük dezavantajı kuşkusuz bir önceki filmin “X-Men: Days of Future Past / X-Men: Geçmiş Günler Gelecek” olmasıydı. Singer’ın seriye dönmesiyle çıtayı en üst seviyeye çeken serinin X-Men çizgi roman evreninin en güçlü kötü karakteri olan Apocalypse’i hikayeye dahil etmesi doğal olarak bu beklentiyi ulaşması imkansız bir noktaya taşıdı. Buna rağmen, serinin yeni halkası ikinci üçlemeyi tamamlayıcı nitelikte başarılı bir devam filmi olarak seyircinin yüzünü kara çıkarmıyor.

“X-Men: Geçmiş Günler Gelecek” nedeniyle yaratılan alternatif zaman çizelgesinde geçen filmde bir yandan Jean, Cyclops, Storm ve Nightcrawler’ın X-Men’e dahil olma hikayesi anlatılırken diğer yandan da Profesör X ile Magneto’nun arasındaki ilişkide 3. raund ele alınıyor. Bunu da Tanrı niteliğindeki ilk mutant olan Apocalypse’in yıllar sonra tekrar uyanarak başladığı işi bitirmek istemesi, yani mutantların dünyayı yönetmesi gerektiğin düşündüğü için tüm insanlığı yeryüzünden silmeye çalışmasıyla yapıyor. Yalnız Singer, karakterlerin seriye dahil olma süreçlerini o kadar güzel bir şekilde filme enjekte etmiş ki yeni ekiple yepyeni bir üçlemenin geleceğini rahatlıkla tahmin edebiliyorsunuz. Bu arada uzun zamandır izlemeyi sabırsızlıkla beklediğim Apocalypse karakterini başarıyla canlandıran Oscar Isaac’ın gerçekten Mısır Tanrı’larını andıran sakin ama kudretli tavrı benim çok hoşuma gitti. Bunda tabii kaliteli makyajın etkisi büyük. Hikaye ise önceki filmlerin özgünlüğünden ne yazık ki yoksun. Singer’ın tekrardan klişe bir dünyayı ele geçirme hikayesini seyirciye sunması doğal olarak filmi üçlemenin en zayıf halkası yapıyor.

Bir sürü yeni karakter barındırması sebebiyle hikayenin inşa edilme sürecinin fazlasıyla uzun sürdüğü filmdeki bir yere ait olma temasının gayet güzel işlendiğini düşünüyorum. Özellikle Magneto ve Mystique’in film ilerledikçe aile kavramının aslında ne olduğunu sorgulamaya başlamaları buna en güzel örnek. Hatta Singer’ın buna Quicksilver’ı da eklemesi oldukça hoş olmuş. Ve tabii filmin en iyi sahnesinin yine Quicksilver’a ait olduğunu söylemek gerek. Bir önceki filmdeki 70’ler konseptini 80’lere çeken Singer bu sefer Quicksilver’in sahnesinde yılın en önemli hitlerinden biri olan “Sweet Dreams”i kullanması da filmin en güzel detaylarından. Bu arada filmde Nighcrawler’ın üzerindeki Michael Jackson’ın Thriler ceketi ve karakterlerin Return of the Jedi yorumları gibi bir sürü 80’ler örnekleri bulmak insanı gerçekten mutlu ediyor. Filmde en çok sevdiğim bir diğer şey ise Hugh Jackman’ın Wolverine camoesu. Açıkçası Jackman’ı izlerken keşke filme tamamen dahil olabilseymiş dedim; çünkü Wolverine’siz X-Men filmi kafadan bir puan eksik hissediliyor.

Sonuç olarak “X-Men: First Class / X-Men: Birinci Sınıf” ve “X-Men: Geçmiş Günler Gelecek” filmlerinin özgün yapısını yakalayamamasına rağmen üçlemeyi sonladırma özelliğiyle başarılı bir devam filmi olduğunu düşündüğüm “X-Men: Apocalypse / X-Men: Kıyamet”, yeni karakterleri sayesinde seyirciye keyifli bir seyir sunmasını biliyor. Apocalypse karakterini seyirciye sunması sebebiyle kendine özel bir yer edinen filmin X-Men evrenini yeni bir seriye hazırladığını tekrardan belirtmekte fayda var.

Yönetmen: Bryan Singer
Senaryo: Simon Kinberg
Oyuncular: Hugh Jackman, James McAvoy, Michael Fassbender, Jennifer Lawrence, Oscar Isaac, Nicholas Hoult, Sophie Turner
Orijinal Müzik: John Ottman
Görüntü Yönetimi: Newton Thomas Sigel
Kurgu: Michael Louis Hill
Süre: 144 dk.
Ülke: ABD

NOT: B

Yorumlar

Loading Facebook Comments ...