33. İstanbul Film Festivali
33. İstanbul Film Festivali

the-zero-theorem-filmdoktoruKomedi türüne bambaşka bir soluk getiren Monty Python’ın sinemayla en aktif üyesi olan Terry Gilliam’ın bilimkurgu harikası “Twelve Monkeys / 12 Maymun” (1995) ve “Brazil” (1985) ile türüne yaptığı katkı inkar edilemez. Aynı yönetmenin son zamanlarda pek de başarılı filmlere imza atamadığı gerçeği gibi. İşte bu yüzden Gilliam’ın yeni bilimkurgu filmi “The Zero Theorem / Sıfır Teoremi” için beklentilerim oldukça yüksekti. Hem türü hem oyuncu kadrosu nedeniyle fragmanda dünyaları vaat eden filmin yılın hayal kırıklıklarından biri olacağını açıkçası tahmin etmiyordum.

33. İstanbul Film Festivali’nde seyirciyle buluşan “Sıfır Teoremi”ni Terry Gilliam ve senarist Pat Rushin normal kafayla yaptıklarını düşünmüyorum; çünkü filmin ne sanat yönetiminde tutarlılık var ne de anlatmak istediği şeylerde. Teknik anlamda kendine has bir başarısı olduğu bir gerçek. Zaten filmin Venedik Film Festivali’nde bu dalda bir ödülü bile mevcut ama filmdeki gelecek tasvirinin çok iyi tasarlandığını düşünmüyorum.

Qohen Leth (Christoph Waltz)
Qohen Leth (Christoph Waltz)

Yazıya konudan kısaca bahsederek başlayalım. Yıllardır beklediği telefon çağrısının bir türlü gerçekleşmediği için depresyonda olan Qohen Leth (Christoph Waltz), kendini toplumdan soyutlamış hayattan zevk alamayan biridir. Bir defans mekanizması olarak geliştirdiği çift kişiliği diline vurmuş karakterin yaptığı tek şey ise insan varlığının nedenini araştırmaktır. Asosyal biri olduğu için kendini yaptığı işe vermeyi başaran Qohen’in bu özelliğinin üst yönetimin dikkatini çekmesi ise doğal olarak uzun sürmez ve Qohen’i hayatın bir anlamı olmadığını gösteren “Sıfır Teoremi”ni çözmekle görevlendirir. Bu sırada dikkatini dağıtan güzel ve seksi escort Bainsley’nin (Mélanie Thierry) etkisi altına girmeye başlayan Qohen, hayatın anlamını hiç beklemediği bir şekilde öğrenmeye başlar. Qohen’e yardıma gelen yönetimin oğlu Bob’un da bunda katkısı fazla olacaktır.

Gilliam’ın sıradışı tarzının esiri olan “Sıfır Teoremi”nin aslında bildiğimiz bir metni işlediğini farketmek mümkün. Çoğu insanın hayattan istediği şeylere ulaşmak için dışarı çıkıp çabalamak yerine önüne gelmesini beklediğini Qohen karakteriyle anlatan filmde karakterin sosyalleşmesiyle başlayan değişimine tanıklık ediyoruz. Her ne kadar istemese de Bainsley’nin hayatına zorla girmeye çalışması karakterin hayatındaki eksik şeyi farketmesini sağlıyor. Buradan da anlaşılacağı gibi filmin hayatı anlamlı kılan şeyin sevgi olduğu ön plana çıkardığını söyleyebiliriz. Bu arada, Qohen’in yaşadığı yerin içinde bulunduğu distopik dünyanın bir parçası olan yıkık bir kilise olduğu göze çarpmakta. Gilliam’ın önceki filmlerinde olduğu gibi din kavramına olan mesafeli ve sarkastik yaklaşımı bu filminde de eksik değil. Öte yandan, filmde Qohen’le Bainsley arasında geçen sevgiye dair oldukça güzel sahneler bulunmakta, ama bunu filmin geneli için söylemek pek de doğru değil. Yakın zamandaki filmi “The Imaginarium of Doctor Parnassus”u (2009) hatırlatan karakterleriyle filmin herkese hitap etmeyeceği çok açık.

Üzerinde uğraşılmış olmasına rağmen bana oldukça baştan savma gelen prodüksiyon tasarımının her yönüyle Gilliam’ın tarzını yansıttığını rahatlıkla söyleyebilirim. Aynı her filminde kullandığı Dutch açısıyla olduğu gibi. Bu filmde de Gilliam’ın meşhur Dutch açısı her zaman karşınıza çıkacak. Buna ek olarak zengin oyuncu kadrosuyla dikkat çeken filmde Christoph Waltz, kendinden beklenilen fazlasıyla vermesine rağmen kariyerindeki rollere göre biraz sönük bir karaktere hayat veriyor. İki Oscar’lı aktöre eşlik eden diğer oyuncular ise Mélanie Thierry, David Thewlis, Tilda Swinton, Ben Whishaw ve Matt Damon. Bu kadar kalabalık kadroda dikkat çeken isimler ise Tilda Swinton ve Mélanie Thierry. Onun dışında özellikle Damon filmde varla yok arasında bir yerde seyir ediyor.

Artistik Sahnelerden Biri
Artistik Sahnelerden Biri

Kısaca “The Zero Theorem / Sıfır Teoremi”, özensiz izlenimi veren prodüksiyon tasarımına sahip gelecek tasviriyle her ne kadar yönetmen Terry Gilliam’ın tarzını yansıtsa da tam olmamış bir film. Gilliam severlerinin sevme ihtimali daha yüksek olan filmde hayatın anlamı distopik bir toplumun üyesi olan bir karakterle anlatılmaya çalışılıyor. Jason Pollock hayranıysanız veya damlatma tekniği veya aksiyon stiliyle yapılan eserlerden anlam çıkarmak hoşunuza gidiyorsa bu film tam size göre olabilir.

Yönetmen: Terry Gilliam
Senaryo: Pat Rushin
Oyuncular: Christoph Waltz, Mélanie Thierry, David Thewlis, Tilda Swinton, Ben Whishaw, Matt Damon, Lucas Hedges
Orijinal Müzik: George Fenton
Görüntü Yönetimi: Nicola Pecorini
Kurgu: Mick Audsley
Prodüksiyon Tasarımı: David Warren
Süre: 107 dk.
Ülke: Birleşik Krallık, ABD

NOT: D

Yorumlar

Loading Facebook Comments ...