broken-circle-breakdown-filmdoktoru2013’ün merakla beklediğim filmlerinden biri olan “The Broken Circle Breakdown / Kırık Çember”e olan ilgim filmin 86. Akademi Ödülleri’ne aday olmasıyla daha da artmıştı. Hatta gelen olumlu eleştirileri de göz önünde bulundurduğumda açıkçası filmin ilk 10’u zorlayacağından adım gibi emindim. Lakin benim için durum pek de böyle olmadı. Tabii bu bu filmi beğenmediğim anlamına gelmiyor. Tersine bence yeteri kadar beğenmiş bulunmaktayım, sadece beklentilerim daha yüksek boyuttaydı.

Felix van Groeningen’in yönettiği Belçika ve Hollanda ortak yapımı olan “The Broken Circle Breakdown / Kırık Çember”, üst metinde lösemiden küçük kızları ölen çiftin hayata tutunma çabasını anlatırken alt metinde bilim ile din arasındaki savaşı konu alıyor. Müzikal yapısıyla “Inside Llewyn Davis / Sen Şarkılarını Söyle”yi andıran filmin başrollerinde Veerle Baetens ve Johan Heldenbergh bulunuyor. Berlin Film Festivali başta olmak üzere birçok festival ve eleştirmenler birliklerinden ödüllerle dönmüş filmin tabii ki en büyük başarısı Oscar adaylığı.

Elise Vandevelde (Veerle Baetens) ve Didier Bontinck (Johan Heldenbergh)
Elise Vandevelde (Veerle Baetens) ve Didier Bontinck (Johan Heldenbergh)

Didier ve Elise’nin tanışmalarından itibaren olan süreci işleyen filminde karakterlerimiz dövmeci dükkanında tanışıyor. Çok sevdiği country müzik çalarak geçimi sağlayan Didier olaylara gerçekçi açıdan yaklaşan Tanrı inancı olmayan bir karakterken Elise, daha spontane yaşayan ve dini inançlar kuvvetli bir dövmecidir. Her ne kadar zıt karakterler olsalar da sohbet ettikçe birbirlerine bağlanan çiftin arasında sonunda oldukça büyük bir aşk doğar. Ve tutkuları ortak noktaları olan country müzikte birleşir. Birlikte performanslar vererek epey şehvetli ve tatlı bir hayat yaşayan çiftin huzuru Elise’nin hamile kalmasıyla bozulur. Hiç istemese de zamanla bu duruma alışan Didier, çocuğun doğmasıyla kendini hiçbir şekilde hazır hissetmediği bir ortamda bulur. Çocukların deli gibi seven çifte asıl darbe ise çocuklarının lösemi olduğunu öğrenmeleriyle gelir. Her ne kadar hayata tutunmaya çalışsalar da çocuklarının durumuna içte içe üzülen çiftin asıl bitişi ise çocuklarını kaybetmeleriyle olur. Bu noktadan itibaren aralarındaki farkın gitgide daha çok gün yüzüne çıktığı filmde bir aşkın son demlerini izlerken diğer yandan da bilim ve din arasındaki kavgaya daha farklı bir açıdan bakma şansı buluyoruz.

Hollywood filmlerini andıran bir aşkın doğumunu seyirciyle buluşturan filmin bu yapısı kuşkusuz Hollywood’un da hoşuna gitmiş ki filmi yılın yabancı dildeki en iyi 5 filmi arasına koydular. Country müzik severlerin kısaca müzik ziyafeti çekeren izleyecekleri filmin olayları da bu yolla anlatması filmi daha dramatik ve ilgi çekici bir hava içerisine sokuyor. Tabii kullanılan müziğin zaman zaman abartıya kaçtığını düşünmedim değil; orası ayrı. Hatta çoğu izleyiciyi göz yaşlarına boğabilecek müzikli final sahnesi ne yazık ki bende o etkiyi yaratmadı. Anlamlı bir sahne olduğuna kuşku yok, ama filmi klişe bir kulvara soktuğunu da belirtmek isterim. Açıkası filmde zaten yeterince dramatik sahne bulunmakta, bir de bu sahnelere bu şekilde ekleme yapılınca film bir anda duygu sömürüsüne dönüyor. Bu stratejinin zaman zaman tuttuğunu söyleyebilirim; fakat finaline doğru doz aşımı oluyor. Bir de Johan Heldenbergh’in durmadan aynı şekilde bağırarak verdiği abartı tepkilerinin hakim olduğu performansı var. Veerle Baetens harika bir performans sergilerken Heldenbergh ne yazık ki yanında zayıf kalıyor. Bunlar filmin pek beğenmediğim yapısıydı gelelim filmin puanını hak eden taraflarına.

Yukarıda bahsettiğim müzik zevkleri dışındaki her zevkleri ve düşünceleri tamamen zıt olan iki zıt karakterlerin birbirleriyle olan etkileşimini izlemek gerçekten hoş. Bir de bunun içine bilim ve din arasındaki belki klişe ama etkili bir metin eklenince durum daha özel bir hal alıyor. Özellikle çocuklarının ölümünden sonra başlayan varoluş felsefesini temel almasına rağmen bir o kadar da basit olan konuşmaları seyirciyi düşündürmeyi başarıyor. Bu konuşmalar yaşanırken ortaya çıkan tablonun ise günümüzde yaşananlardan hiçbir farkı yok. İster çift olsun ister yabancı insanların daima bağrışma ve kavgaya başvurduklarını bir kez daha gördüğümüz “Kırık Çember”, insanların saygısız yapısına tekrardan dikkat çekiyor.

Didier Bontinck, Elise Vandevelde ve Grubu
Didier Bontinck, Elise Vandevelde ve Grubu

Sonuç olarak; din ile bilim arasındaki kavgayı bir çift üzerinden anlatarak ilgi çeken “The Broken Circle Breakdown / Kırık Çember”, klişe yapısına rağmen seyirciyi tavlama özelliklerine sahip bir film. Dramatik yapısının özellikle Johan Heldenbergh’le zaman zaman abartı bir seviyeye çıktığı filmde işlenen insani alt temalar ise durumu dengelemesini biliyor. Filmde en öne çıkan isim ise performansıyla dikkat çeken Veerle Baetens.

86. Oscar Adaylıkları

  • Yabancı Dilde En İyi Film: Belçika

Yönetmen: Felix van Groeningen
Senaryo: Charlotte Vandermeersch, Felix van Groeningen, Carl Joos (senaryo), Mieke Dobbels, Johan Heldenbergh (oyun)
Oyuncular: Veerle Baetens, Johan Heldenbergh, Nell Cattrysse
Orijinal Müzik: Bjorn Eriksson
Görüntü Yönetimi: Ruben Impens
Kurgu: Nico Leunen
Süre: 111 dk.
Ülke: Belçika, Hollanda

NOT: C+

Yorumlar

Loading Facebook Comments ...