Bu yazı ilk olarak JR. by Campaign Ekim 2017 sayısında hem yazılı olarak hem de web üzerinden yayımlanmıştır. Yazıya ulaşmak için tıklayınız.
“Noah” ile beraber din temalı sulara giriş yapan ateist olduğuyla öne çıkan yönetmen Darren Aronofsky’nin yeni filmi “mother! / anne!”, kuşkusuz yılın en tartışılan filmlerinden biri olmaya şimdiden aday. Aynı “Noah”da olduğu gibi görsel gücünü dini kitaplardaki mitlerden alan Aronofsky’nin şu ana kadar yapmış olduğu en kişisel filmi olma özelliği taşıyan filmde her ne kadar metaforik bir anlatım tercih edilmiş olsa da yönetmenin özel hayatını takip edenlerin az çok tahmin edebileceği öğelere yer veriliyor. Javier Bardem’in oynadığı karakterin Aronofsky’nin kendisini temsil ettiği filmde ünlü yönetmen kendini bir nevi hayatındaki kadınların sevgisini yeni eserler, şan ve şöhret için sonuna kadar sömüren bir birey olarak seyirciye sunuyor. Aronofsky’nin ayrıldığı eşi Rachel Weisz’a çektirdiklerini bizzat mecazi bir şekilde deneyimleme şansı bulduğumuz filmde yer yer öz eleştiri olarak adlandırılabilecek sahnelere rastlamak mümkün; fakat açıkçası Aronofsky’nin tüm yaşananlara rağmen sonunda güldüğü sahneyle ne yazık ki film oldukça seksist bir kıyıya demir atıyor. “Anne!”, her ne kadar yönetmenin kendini affettirme çabası olarak görülebilse de karakterin yaptıklarından çok da pişmanlık duymayıp, filmde yaşanan olaylara yeni bir partnerle gülerek yeniden başlaması net bir şekilde Aronofsky’nin narsist yapısının dışavurumu olarak yüzümüze sırıtmakta. Övgüye dayanamayan yapısıyla hayranları için çocuğunu bile kurban etmeye hazır karakterle ürkütücü bir hal alan yönetmenin kadınlara bakış açısının pek de olumlu olduğunu söyleyemeyeceğim. “Anne!”nin asıl sorunu ise bu değil. Defalarca işlenen Adem ile Havva, oğulları Habil ve Kabil metaforları yine kullanmaktan çekinmeyen Aronofsky, Jennifer Lawrence’in karakteriyle bir nevi yaratıcı görevi üstlenmesi, insanoğlunun barbar kişliliğiyle insanlığın aynı Hz. İsa’ya yaptıkları gibi doğan bebeği göklerde kurban etmeleri biz de başka bir “Noah” hissi uyandırıyor. İşin kötü tarafı ise bunu olabildiğince sürreal hissettiren, diyaloglar arasında mantığın m’si bulunmayan, yaşanan olayların nedensiz bir şekilde gerçekleştiği dini motiflerle süslü kakafoniyi andıran bir senaryoyla yapmaya çalışması. “Anne!”nin oldukça deneysel bir film olduğunu söylemek mümkün; Aronofksy için de ne kadar kişisel olduğu ortada; fakat organik hissedilmeyen yapının pek sinema için hayra alamet olduğunu düşünmüyorum. Kendi açısından yenilikçi, değerini ise zaman gösterecek.
Yorumlar