Mel Gibson’ın geri dönüşü olarak adlandırılabilecek “Hacksaw Ridge / Savaş Vadisi”, bu senenin Amerikan izleyicisini yürekten tavlayarak milli duygularını kabartan film kotasını doldurmayı başarıyor. Savaş sahnelerinin adeta cehennemi andırdığı filmde Mel Gibson’ın yarattığı savaş atmosferi tek kelimeyle şahane. İzlerken resmen cehennemi yaşıyorsunuz. Savaşın ne kadar acımasız olduğunun vurgusunu yapan Gibson’ın kaliteli ses efektleriyle donatılmış aşırı şiddet içeren sekansları bir yandan soluk keserken diğer yandan ünlü yönetmenin sadist yanını tekrardan bizlere sunuyor. Ama filmin o kadar çok sorunu var ki gerçekçi savaş sahnelerine rağmen görmezden gelmek imkansız. Öncelikle oldukça ağır tempoyla ilerleyen gereksiz uzun açılışı saymazsak Andrew Garfield’ın canlandırdığı Desmond Doss karakterinin film boyunca elinden İncil’i eksik etmemesi filmin en rahatsız eden yanı olsa gerek. Filmin her karesinde yapılan dini propagandanın finalde zirveye çıktığı “Savaş Vadisi”nde Doss karakteri artık en son elinde İncil’le göğe yükselir gibi bir portre ortaya koyuyor. “The Passion of the Christ / İsa’nın Çilesi”ni çeken Gibson’ın her filminde (“Braveheart / Cesur Yürek”, “Apocalypto / Apokalipto”) olduğu gibi ana karakterini İsa’laştırma çabası bu filmde de mevcut. Çocukluğunda şiddet gören ve kaza sonucu kardeşini öldürme seviyesine gelen Doss’un Kutsal Kitap’ta insan öldürmenin yasak olduğunu görmesiyle değişen hayatını bizlere sunan Gibson’ın yine İncil’in tartışmalı bölümlerini seyirciye sunmadan göstermesi şaşırtmıyor. Hatta finaldeki dua sahnesiyle Japonların 2. Dünya Savaşı’nda yenilmelerinin sebebinin Hristiyan olmamalarından kaynaklandığını çıkarıyoruz neredeyse. Gibson’ın Japonlara adeta nefret kustuğu Japon askerlerinin katliama uğradığı ve intihar ettikleri final sekansına gerçekten zor tahammül ettim. Bu arada, Gibson her ne kadar savaşın ne kadar barbarca olduğunu bizlere sunsa da silah taşımadan savaşa giden sıhhıye Doss karakteriyle bir nevi ülkenize savaşta hizmet etmek için illa silah taşımanıza gerek yok mesajı verdiğini de ister istemez düşünmeden edemiyorum. Buradan da ne kadar şiddetli olursa olsun ülkenizin geleceği için savaşın oldukça gerekli olduğunu düşündüren Gibson, atom bombasıyla Japonları işgal eden ABD gerçeğini unutarak militarist tavrını göstermekten çekinmiyor. “Savaş Vadisi”, tabii ki birçok açıdan ele alınabilir; fakat bu kadar tartışmalı sonuçlar ortaya çıkaran detaylarla kimse bana bu filmin yılın en iyi filmlerinden biri olduğuna inandıramaz. Cumhuriyetçilerin zaferiyle sonuçlanan 2016’da Amerikan halkının bayılacağı bir film olduğu kesin olmakla beraber film biraz Mel Gibson’ın kendini seyirciye affettirme çabası gibi geldi. Oscar’lar ise böyle filmleri genelde çok severler ondan sene sonunda yılın en fazla Oscar adaylığı alan filmlerinden biri olursa şaşırmamak lazım.
Yönetmen: Mel Gibson
Senaryo: Robert Schenkkan, Andrew Knight
Oyuncular: Andrew Garfield, Sam Worthington, Hugo Weaving
Görüntü Yönetmeni: Simon Duggan
Orijinal Müzik: Rupert Gregson-Williams
Süre: 139 dk.
Ülke: ABD, Avustralya
Yorumlar