İlk filmiyle sadece Marvel filmlerine değil aynı zamanda çizgi roman filmlerine de yeni bir hava katan “Guardians of the Galaxy / Galaksinin Koruyucuları”, ikinci filminde de aynı kaliteyi seyirciye sunmakla kalmıyor; aynı zamanda daha derinlere inerek hayatın anlamını sorguluyor. Bu arada yazıda sürprizbozan bulanacağı için izleyenlerin okumasını öneririm. Seyirciyi hayatın anlamı durmadan başarılar elde etmek mi yoksa sevgi mi ikilemi içerisine sokarak bir nevi kapitalizme karşı yapılmış bir eleştiri olarak algılanabilecek “Guardians of the Galaxy Vol. 2”, aslında daha çok insanın yükselme hırsının tamamiyle “ego”dan geldiğini savunarak mutluluğu para ve başarıda aramamamız gerektiğini gösteriyor. Kötü karakterin adının bile Ego olduğu filmde, karakterin Starlord’un babası olduğu ilk dakikalardan itibaren seyirciye veriliyor. Yazar ve yönetmen James Gunn, bu şekilde Starlord’un babasıyla olan ilişkisini seyirciye sunarken aslında annesine ne olduğu sorusunun cevabının temelini hazırlıyor. Ve seyirciyi korkunç bir gerçekle baş başa bırakıyor. Ego’nun tek amacının her dünyada bir tohum bırakarak evreni ele geçirme olduğunu ve annesine bağlanmamak için onu kanser yaparak öldürdüğünü itiraf ettiği sahne gerçekten tüyler ürpertici. Yüzlerce gezegene çocuk bırakabilmesine karşı hala mutluluğa erişemeyerek daha fazla başarı peşinde koşan Ego, kendine katılmayı reddeden Starlord’u da amacına kurban etmeye çalışması insanların kariyerleri uğruna feda ettikleri hayatın bir metaforu olarak bize sunuluyor. Bu noktada Virgilius’un dediği gibi “Sevgi her şeyi fetheder.” sözünü bizlere hatırlatan bir yapıyla Gunn, Starlord’un annesine ve arkadaşlarına duyduğu sevgiyle her şeyin üstesinde gelmesi ve aile kavramının ile akrabalık bağıyla gelmediğini göstermesi gerçekten etkileyici. İşte bu noktada gelmiş geçmiş en sevimsiz karakter olabilecek Drax ve Yondu’yu bizlere sevdirmeyi başarıyor Gunn. Annesinin ona verdiği walkmen’in kırılmasıyla oldukça etkileyici bir sahneye imza atan Gunn’ın bazı diyalogları da bir o kadar kalbe hitap edebiliyor. Nebula’nın Galaksinin Koruyucu’larına “Durmadan kavga ediyorsunuz siz nasıl bir arkadaşsınız?” demesi üzerine “Çünkü biz bir aileyiz.” cevabı alması beni çok etkiledi. Bu arada, Groot yine muhteşem. Daha ilk “Mr. Blue Sky” parçasıyla olan kesintisiz açılış sahnesiyle beni benden alan Groot film boyunca da seyirciye harika bir seyir keyfi sunmayı başarıyor. Yılın en başarılı filmlerinden biri.

NOT: A-