2009 yılının en kaliteli filmlerinden biri olan “Inglourious Basterds / Soysuzlar Çetesi”‘ni izlediğimde dikkatimi çeken ilk şey filmdeki Sergio Leone ve tabii ki Ennio Morricone izleri olmuştu. Hatta Tarantino’nun bundan sonraki filmi herhalde Vahşi Batı’da geçecek dediğimi daha dün gibi hatırlıyorum. Aradan üç sene geçti ve tahminim doğru çıktı. Türünün son zamanlardaki “3:10 to Yuma / 3:10 Yuma Treni” (2007) gibi en iyi örneklerinden biri olan “Django Unchained / Zincirsiz”, aynı zamanda yılın da en iyi filmlerinden. Başta Sergio Leone olmak üzere türünün eski örneklerinin bir çok özelliğini taşıyan filmde Ennio Morricone’nin parçaları da büyük yer tutuyor. Ayrıca köleliği hiç olmadığı gibi işleyerek ırkçılığa daha farklı bir bakış açısından bakmayı sağlayan film, Tarantino’nun karikatürize şiddet sahneleriyle de seyirciyi eğlendirmeyi başarıyor.
85. Akademi Ödülleri’nde En İyi Film, En İyi Senaryo ve En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dahil 5 dalda Oscar adaylığı bulunan “Zincirsiz”, kölelikten kurtulan Django’nun (Jamie Foxx) kelle avcısı Alman Dr. King Schultz (Christoph Waltz) ile beraber köle tüccarı Calvin Candie’nin (Leonardo DiCaprio) elinde olan karısı Broomhilda’yı kurtarma çabasını anlatıyor. İç savaşın iki yıl öncesinde geçen filmde adını 1966 yılında çekilen aynı adlı filmden alan Django, Dr. Schultz’un hedeflerini tanımasından ötürü Schultz tarafından özgürlüğüne kavuşturulup kelle avcısı haline getiriliyor. Yıllarca çektiği işkencelerle güçlenen ve beyazlara karşı ön yargılı olan Django’nun tek isteği ise karısını bulup kölelikten kurtarmak. Zamanla gelişen dostlukları sayesinde Django’ya yardım etmeye karar veren Dr. Schultz, Broomhilda’nın Calvin Candie’nin malikanesinde çalıştırıldığını öğrenmesiyle ortam kızışmaya başlıyor. Malikaneye sözde Mandingo dövüşçüsü aramak için gidip Broomhilda’yı kurtarmayı planlayan ikilinin işleri ise tahmin edildiği gibi kolay olmaz.

Irkçılığı hiç olmadığı gibi işleyen “Zincirsiz”i diğer Spagetti Western filmlerinden ayıran en önemli özelliği kuşkusuz ana karakterinin siyahi olmasından kaynaklanıyor. Kırbaçlanmış, karısı zorla elinden alınmış ve ağır işlerde çalıştırılmış Django karakteriyle türünün önemli örnekleri arasına giren film, İç Savaş öncesine Tarantino’nun gözüyle bakmamızı sağlıyor. Siyahların kölelik dışında zevk için dövüştürüldüğünü gördüğümüz filmde insanların hayatta kalmak için birbirlerini öldürmek zorunda bırakılması ise etkileyici bir sahneyle gözler önüne serilmiş. Buna ek olarak şiddeti olabildiğince karikatürize ederek izleyiciye sunan Tarantino’nun ilk defa bir sahnede bu tavrından uzak durduğunu gördüm. O da çalışanlardan birinin artık dövüşmek istemediği için köpekler tarafından parçalandığı sahne. Seyircinin karakterlerle empati yapabilmesi için sahneyi olabildiğince gerçekçi bir şekilde beyaz perdeye yansıtan Tarantino, bunun dışındaki tüm şiddet içeren sahnelerde bol keseden kan kullanarak işi mizaha dökmeye devam ediyor.
N-kelimesinin defalarca kullanıldığı ağır bir dilin hakim olduğu “Zincirsiz”in en güzel taraflarından biri de malikanenin işlerinden sorumlu Stephen (Samuel L. Jackson) karakteri olsa gerek. Django ile aynı ırktan olmasına rağmen köleliği şaşırtıcı derecede savunan Stephen, bir insanın ne kadar küçülebileceğinin en iyi örneklerinden biri. Kendini ve kendi ırkını aşağılamaktan zevk duyan bir karakter olan Stephen, kısaca kendi çıkarları uğruna Calvin Candie (çünkü Candie onun rahatlığının anahtarı) hariç herkesi satabilecek yapıda. Bu karakterle en büyük tehlikelerin aslında içerden geldiğini ima eden Tarantino, yine başarılı bir karaktere imza attığının altını çizmek gerek. Bunların dışında Django ile Dr. Schultz’u yakalamak isteyen halkın maske muhabbetini yaptığı ve Tarantino’nun cameo yaptığı sahnelerde de oldukça eğlendiğimi belirtmeliyim.

Mizahı elinden bırakmayan enfes diyaloglarla donatılmış “Zincirsiz”in senaryosuna özellikle son yarım saatine kadar hayran kalıyorsunuz. Tabii bunda Dr. King Schultz ve Calvin Candie karakterlerinin payı epey fazla. Her zaman sakinliğini koruyabilen ve yaptığı zekice konuşmalarla sorunların üstesinden gelmeyi başaran Alman asıllı Dr. Schultz’la mükemmel bir karaktere imza atan Tarantino, aynı “Soysuzlar Çetesinde” (yine Christoph Waltz ile) yaptığı gibi filmi gerçekten bambaşka bir yere taşımış. Bir de üstüne kültürlü gözükmeye çalışan -sonuna kadar ırkçı- köle tüccarı Calvin Candie katılınca “Zincirsiz” tadından yenmiyor. Bu iki karakterin ağızlarından dökülen cümleler ve yılın en akılda kalıcı sahnelerinden biri olan el sıkışma krizi sahnesi Tarantino’nun kalitesini açık bir şekilde gösterir nitelikte. Öte yandan, Django ise içine kapanık bir karakter olmasından ötürü seyirciye Candie veya Schultz kadar bir şey sunamıyor. Zaten son yarım saatinde gücünü aksiyondan ve abartı şiddet görüntülerinden almaya çalışan film, sırtını da biraz klişelere vermekten kaçınmayarak gücünü ne yazık ki kaybediyor. Ve tabii bunca Leone saygı duruşuna rağmen “Zincirsiz”in Leone’nin etkileyici finallerinden oldukça uzak olan basit finalini unutmamak lazım. Eğer film yarım saat önce bitseydi, belki de karşımızda bir başyapıt olabilirdi diye düşünüyorum.
Her oyuncunun karakterlerini tam anlamıyla canlandırdığı filmde Christoph Waltz, Alman Dr. King Schultz rolünde resmen parlıyor. Yardımcı oyuncu kategorisinde bana göre senenin en başarılı performansını veren Waltz, sahneye her çıktığında aynı “Soysuzlar Çetesi”ndeki gibi kalitesini göstermiş durumda. Hatta filmin ilk bir saatini sırtlayıp götürdüğünü rahatlıkla söyleyebilirim. Buna ek olarak Calvin Candie karateriyle son zamanlardaki en iyi performansını veren Leonardo DiCaprio’nun da sahneye çıkmasıyla iki aktör karşılıklı döktürmeye başlıyor. DiCaprio yerine kendini oynamaktan başka bir şey yapmayan Alan Arkin’ı Oscar’a aday eden Akademi’yi anlamak gerçekten mümkün değil. Açıkçası böyle bir performansı görmezden gelmek için kör olmak lazım. Öte yandan, Jamie Foxx’un rolünün hakkını verdiği filmde Samuel Jackson’da yıllar sonra ilk defa bu kadar başarılı bir oyunculuk sergiliyor.

Sonuç olarak gereksiz son yarım saatine rağmen türünün başarılı örnekleri arasına girmeyi başaran “Django Unchained / Zincirsiz”, Christoph Waltz ve Leonardo DiCaprio’nun muhteşem performansları ve zekice yazılmış senaryosuyla yılın en kaliteli ve en eğlenceli filmlerinden biri. Quentin Tarantino’nun “Pulp Fiction / Ucuz Roman”dan (1994) beri yaptığı en iyi filmi olduğunu düşündüğüm filmin en önemli özelliği ise köleliği hiç olmadığı gibi işlemesi.
Oscar Ödülleri
- En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Christoph Waltz
- En İyi Orijinal Senaryo: Quentin Tarantino
Oscar Adaylıkları
- En İyi Film
- En İyi Görüntü Yönetimi: Robert Richardson
- En İyi Ses Kurgusu
Yönetmen: Quentin Tarantino
Senaryo: Quentin Tarantino
Oyuncular: Jamie Foxx, Christoph Waltz, Leonardo DiCaprio, Samuel L. Jackson
Orijinal Müzik: “Freedom”, “100 Black Coffins”, “Who Did That to You?”, “Ancora Qui”
Süre: 165 dk.
Ülke: ABD
NOT: A-
Yorumlar