Fransa’nın 85. Akademi Ödülleri Yabancı Dilde En İyi Film Oscar’ı dalında yarışması için “Intouchables / Can Dostum” uğruna feda ettiği “De Rouille et d’Os” ingilizcesiyle “Rust and Bone / Pas ve Kemik”, tansiyonu ilk dakikasından itibaren bırakmayan yılın en iyi filmlerinden biri. Jacques Audiar’ın mükemmel suç dramı “Un Prophète / Yeraltı Peygamberi”nden (2009) sonraki ilk filmi olma özelliğini taşıyan film, “Yeraltı Peygamberi” kadar derin bir senaryoya sahip olmasa da Audiar’ın etkisini taşıyan çarpıcı bir melodram. Marion Cotillard’ın harika bir performans sergilediği filmin 70. Altın Küre Ödülleri’nde Yabancı Dilde En İyi Film ve En İyi Kadın Oyuncu dallarında adaylığı bulunuyor.
Craig Davidson’ın kısa hikayesinden uyarlanan “Pas ve Kemik”, kendi trajedileri içinde hayatları kesişen iki insanın hayata tutunma çabasını konu alıyor. Talihsiz bir iş kazası sonucu bacaklarının dizden aşağısını kaybeden Orka (Katil balina) eğitmeni Stéphanie ile çocuğuna bakmak zorunda olan parasız bir baba olan Alain van Versch’ın (kısaca Ali) zamanla güçlenen ilişkisinin anlatıldığı filmin odak noktasının Alain olması ise şaşırtıcı. Stéphanie’nin trajedisi daha ağır olması sebebiyle beklentimin de o yönde olduğu filmde açıkçası Marion Cotillard yardımcı oyuncu olmaktan resmen son anda kurtulmuş. Hikayesi “Yeraltı Peygamberi” kadar komplike olmamasına rağmen karakter duygularını harikulade bir şekilde ekrana yansıtan film, bir yerden sonra tamamen bir karakter dramına dönüşüyor. Olayların duygusallığından çok çarpıcılığını anlatan yönetmen Audiard, seyircinin duygularıyla oynamayarak realistik bir tablo ortaya koymuş.

Karanlık atmosferiyle karakterlerin içinde bulunduğu ruhsal durumu harika bir şekilde seyirciye hissettiren “Pas ve Kemik”, özellikle Stéphanie’nin durumunu aşırı çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. Bir önceki gün istediğini yapabilen ve dilediği gibi dans edebilen Stéphanie’nin bir sonraki gün gözlerini hastanede açtığında gördüğü manzara karşısında hissettiklerini resmen ben hissettim. Ayrıca Audiard’ın bu trajik olayı hem duygusal; hem de fiziksel anlamda aşırıya kaçmadan anlatabilmesi gerçekten takdire şayan; çünkü bu yaklaşım seyirciyi fazla işkence çektirmeden duruma odaklanabilmesini sağlarken filme daha gerçekçi bir hava katmış durumda. Karakterin psikolojisiyle beraber belli anlarını da seyirciyle paylaşan Audiard’ın bu yenilikçi yaklaşımı filmi daha da özel kılıyor.
Hikaye Ali üzerinden anlatılmasına rağmen Stéphanie’nin öne çıkmak için çabaladığı “Pas ve Kemik”te Stéphanie’nin hayata tutunma çabası da bir o kadar araştırma konusu. Kazadan sonra yaklaşık üç dört ay boyunca kendini herşeyden soyutlayan Stéphanie’nin hayatı, kazadan önce tesadüfen tanıştığı Ali’yle değişmeye başladığı filmde Stéphanie’nin açılabildiği ilk insanın Ali olması zekice düşünülmüş. Önceleri Ali’yle yardıma dayalı bir ilişkiye sahip olan Stéphanie’nin Ali’den hoşlanmaya başlamasıyla film, hem Stéphanie’yi; hem de seyirciyi ilginç bir pozisyona sokuyor; çünkü Ali’nin Stéphanie’ye olan duyguları başta ne yazık ki karşılıksız. Kazadan sonra ilk defa cinsel ilişkiye giren Stéphanie’nin ruhen ölmüş bedeninde tekrardan yaşamı hissetmesi; fakat Ali’nin bu ilişkiyi sadece cinselliğe dayalı olarak görmesiyle çıkan sonuç gerçekten rahatsız edici. Öte yandan, protez ayaklarla yürümeyi öğrenen Stéphanie’nin tekrardan topluma girmeye başlaması ve Ali’yle sonradan güçlenen ilişkisi ise sonuçlar ne olursa olsun yaşamak için bir sebep bulunduğunu savunuyor ki, yazarlar bu kararla bence filmi çok güzel bir yere taşımış.

Filmin Stéphanie üzerine kurulu olmasını dilememe rağmen sorumsuz baba modeli Ali’nin sorunları da bu dramatik evreni genişletiyor. Uzun zamandır görmediği kız kardeşinde kalmaya başlayan ve geçim sıkıntısı yüzünden sırasıyla gece klubü koruması ve gece bekçisi olan Ali’nin tutkusu ise dövüş. Ali’nin hayat tarzıyla iki sınıf arasındaki farka biraz da olsa dokunan “Pas ve Kemik”teki asıl olay ise hiç bir şeye ciddi bir şekilde yaklaşmayan Ali’nin olgunlaşma süreci. Zamanla hayatın seks ve paradan daha fazlası olduğunu öğrenen Ali’nin filmin sonlarına doğru başına gelen korkunç olay ise bu süreci tamamlıyor. Audiard’ın harikulade bir şekilde ekrana taşıdığı bu sahne gerçekten çok özgün. Ayrıca, zor anında yanında olmasını istediği ilk kişinin Stéphanie olmasındaki psikoloji de filmde çok güzel yansıtılmış.
Seyircinin gözünü bir dakika bile ekran ayırmayan bir anlatıma sahip “Pas ve Kemik”in kurgusu da aynı “Yeraltı Peygamberi” kadar sürükleyici. Ayrıca Stéphanie’nin ayaklarını yok etmek için kullanılan bilgisayar efektleri de bir o kadar başarılı, ama asıl gerçekçilik hissini yaratmayı başaran şey tartışmasız Marion Cotillard’ın Oscar adaylığı alması gereken muhteşem performansı. “La môme” (Kaldırım Serçesi, 2007) filminden sonraki en iyi ve en farklı performansını veren Cotillard’ı film boyunca izlemeye doyamıyorsunuz. Filmin eksiği de zaten buradan kaynaklanıyor; çünkü Cotillard’ın filmdeki rolü beklenilenden ne yazık ki az. Bu arada Ali karakterine fazlasıyla yakışan Matthias Schoenaerts’ı da unutmamak lazım.

Özetlemek gerekirse; yaşadıkları talihsiz olaylar sebebiyle dibe vurmuş iki insanın hayata tutunma çabasını etkileyici bir dille anlatan ve karakterlerin psikolojilerini üzerine kurulu “De Rouille et d’Os” (Pas ve Kemik), yılın ve Jacques Audiard’ın en iyi filmlerinden biri. Stéphanie’den çok Ali’nin hikayesini odaklanarak biraz da olsa gücünü kaybeden filmde Marion Cotillard ise en iyi performanslarından birini veriyor.
Cannes Film Festivali Adaylıkları
- Altın Palmiye: Jacques Audiard
Yönetmen: Jacques Audiard
Senaryo: Jacques Audiard (senaryo), Thomas Bidegain (senaryo), Craig Davidson (hikaye)
Oyuncular: Marion Cotillard, Matthias Schoenaerts, Armand Verdure
Orijinal Müzik: Alexandre Desplat
Süre: 120 dk.
Ülke: Fransa
NOT: A-
Yorumlar