Blancanieves-filmdoktoruİspanya’nın 85. Akademi Ödülleri Yabancı Dilde En İyi Film Oscar’ı dalında yarışması için seçilen “Blancanieves / Pamuk Prenses), “Mirror Mirror / Pamuk Prenses’in Maceraları: Ayna Ayna Söyle Bana ve “Snow White and the Huntsman / Pamuk Prenses ve Avcı filmlerinden sonraki üçüncü “Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler” uyarlaması olma özelliği taşıyor. Bu kadar “Pamuk Prenses” uyarlamasının aynı yıla denk gelmesi tesadüf mü bilemiyorum, ama rahatlıkla söyleyebileceğim bir şey varsa o da “Blancanieves”ın kesinlikle içlerinden en iyisi olduğu.

Bir masal uyarlamasının nasıl olması gerektiğini güzel bir şekilde gösteren “Pamuk Prenses”, bu sene “Tabu”dan sonra “The Artist / Artist”in (2011) izinden giden ikinci film. Hatta “Tabu”ya nazaran tamamen sessiz olmasıyla bu tanıma en çok uyan filmde bu. Bence bu kadarı bile “Artist”in ne kadar iyi bir film olduğunu gösterir nitelikte. Nitekim İspanya’nın Oscar için tercihi de “Lo Imposible / Kıyamet Günü yerine bu filmden yana olmuş. Neyse; biz İspanyol “Pamuk Prenses”imize geri dönelim. Tam 19 dalda İspanya’nın Oscar’ı olarak kabul edilen Goya adaylığı bulunan filmin yönetmenlik koltuğunda Pablo Berger oturuyor. Masaldaki kötü kraliçenin “El Laberinto del Fauno / Pan’ın Labirentinin güzel oyuncusu Maribel Verdú tarafından hayat bulduğu filmde prenses rolünde ise Macarena García bulunuyor.

Encarna/Kötü Kraliçe (Maribel Verdú)
Encarna/Kötü Kraliçe (Maribel Verdú)

Aslında “Blancanieves” için gerçek bir “Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler” uyarlaması olarak bahsetmek gerçekten zor; çünkü masalın modernize edilerek 1920’lerin İspanya’sına uyarlandığı filmde ciddi bir kültür değişimi söz konusu. Kısacası filmde bildiğimiz bir Pamuk Prenses masalı yok, hatta tam tersine gerçekçi olması için uğraşılmış bir hikaye var. İspanya’nın en iyi ve en zengin matadoru olan Antonio Villalta’nın boğa güreşi sırasında ciddi bir kaza geçirdiği filmde Villalta’nın karısı biraz da kazanın etkisiyle erken doğum yaparak hayatını kaybediyor. Villata’nın tedavisini üstlenen kötü kalpli hemşire Encarna ise bu fırsattan yaralanarak tekerlekli sandalyeye düşen Villalta’yla vakit kaybetmeden evleniyor. Villata’nın kızı Carmen’in saraya gelmesiyle kıskançlığın tepesine vuran Encarna, aynı masaldaki Villata’yı öldürüp Carmen’in de öldürülmesini emrediyor; fakat masalı bilenlerin de tahmin edebileceği gibi Carmen kurtulmayı başararak yedi “matador” cüceyle tanışıyor. Babasının izinden giderek tüm İspanya tarafından tanınan bir matador olan Carmen’in son düellosu ise kötü kalpli Encarna ile olacaktır. İşte burada da masalın tek değişmeyen kısmı olan elma devreye giriyor zaten.

Türünün başarılı örneklerinden biri olan “Pamuk Prenses”in içerik değişikliğini belli bir düzeye kadar beğendiğimi özellikle belirtmek isterim. Modern zamana uyarlanmış olmasıyla diğer uyarlamalardan kendini ayıran filmde masal karakterlerinin gerçek hayattaki insanlara uyarlanması da oldukça orijinal. Öte yandan, konuşan ayna ve büyü gibi masalsı veya metaforik öğeler bulundurmayarak fazlasıyla gerçekçi bir dünya seyirciye sunan filmin bu tutumu da bir yere kadar epey başarılı; fakat bu kadar realist bir tablo ortaya koyan “Pamuk Prenses”in bu tutarlılığını finalinde göremiyoruz. Zehirli elmayla sonsuz uykuya dalan Carmen’i kimse tarafından hastaneye götürülmemesi ve olayların polisler tarafından araştırılmamasıyla film tüm etkisini bir anda yitiriyor. Ayrıca, Carmen’in tedavi altına alınmayıp sirk oyuncağı olarak kullanılmasına başta halk olmak üzere herkesin tepkisiz kalması da ne yazık ki hiç inandırıcı değil. Yani filmin gerçekçi başlayıp mantıklı bir şekilde bitmemesi filmin en büyük eksiği.

“Blancanieves” filmindeki tartışılması gereken en büyük unsurun kültür değişimi olduğunu düşünüyorum. Grimm Kardeşler tarafından yazılmış Alman peri masalının boğa güreşleri ve flamenko danslarıyla bezenerek tamamen değiştirilmesi herkeste farklı bir etki yaratacağına eminim. Bu durumun benim üzerindeki etkisi ise açıkçası biraz karışık; çünkü her ne kadar uyarlama bazında harikulade bir işe imza atılmış olsa da Berger’in zaman zaman dozunu ayarlayamadığını düşünüyorum. Filmde İspanya’nın milli törenlerinden biri olan boğa güreşini o kadar överek ekrana taşınıyor ki, bir an bu törenlerde boğaların öldürüldüğünü unutuyorsunuz. Ve böylece film bir yerden sonra evrenselliğini yitirerek İspanya’ya daha yakın bir yapım haline geliyor. Yine de Maribel Verdú’nun harika kötü kalpli kraliçe yorumuyla bu tarz detayları unutturan film, başarılı sanat yönetimi ve Alfonso de Vilallonga’nın başarılı müzikleriyle seyirciye kaliteli dakikalar sunmasını biliyor.

Carmen/Blancanieves (Macarena García)
Carmen/Blancanieves (Macarena García)

Sessiz sinema türünün başarılı örneklerinden biri olan “Blancanieves / Pamuk Prenses, özellikle harika performanslarıyla yılın mutlaka izlenmesi gereken filmlerinden biri. “Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler” masalı üzerinde yapılan kültürel değişikliklerle zaman zaman milliyetçi bir tavır sergileyen filmin en güzel yanı ise seyirciye gerçekçi bir dünya sunması.

Yönetmen: Pablo Berger
Senaryo: Pablo Berger
Oyuncular: Maribel Verdú, Daniel Giménez Cacho, Ángela Molina, Macarena García
Orijinal Müzik: Alfonso de Vilallonga
Süre: 104 dk.
Ülke: İspanya

NOT: B+

Yorumlar

Loading Facebook Comments ...