Altın Palmiye’li “The Class / Sınıf” filminin yazarı Robin Campillo’nun bu seneki Grand Prix şampiyonu “120 Battements par minute / 120 Beats Per Minute / Kalp Atışı Dakikada 120”, yılın belki de en çarpıcı filmlerinden biri olarak öne çıkıyor. 1990’ların başında sadece AIDS’le değil aynı zamanda AIDS bilinçsizliğiyle savaşan bir grup aktivistin yaşadığı zorlukları olabildiğince gerçekçi ve minimal bir şekilde seyirciye sunuyor. Campillo’nun aynı “Sınıf”ta yaptığı gibi diyalogların ve oyuncuların fazlasıyla doğal bir şekilde akıp gittiği filmi izlerken bir an belgesel mi izliyorum şüphesine düşüyorsunuz. “Philadelphia” ve “Dallas Buyers Club / Sınırsızlar Klübü” gibi yıldız dolu filmlerin aksine sırtını sadece senaryosuna yaslayan filmde işlenenler oldukça net bir şekilde ekrana yansıtılıyor. AIDS’le olan her alandaki amansız savaşı LGBTİ bireylerinin gözünden anlatan film, anlatmak istediğini oldukça temiz bir şekilde seyirciye veriyor. Karakterlerin yaşadıklarıyla farkındalık yaratmayı başaran filmin ikinci yarısı ise daha çok hastalığın ilerleme sürecini oldukça depresif bir atmosferle seyirciye zor anlar yaşatıyor. Filmde tüm oyuncular oldukça başarılı olmakla beraber özellikle Nahuel Pérez Biscayart performansıyla öne çıkıyor. Antoine Reinartz da bir o kadar başarılı; fakat başroldeki Arnaud Valois fazla durağan ve sıradan. Öte yandan, bazı sahnelerin kısaltılarak rahatlıkla 2 saate inebilecek filmin özellikle dans sahneleri biraz uzun hissettiriyor. Her ne kadar evrensel bir konu olsa da kesim filmi olması sebebiyle “Kalp Atışı Dakikada 120” anlatmak istediğini net bir şekilde anlatan ne eksik ne de fazla bir film. Belki bir daha izlemek istemeyeceksiniz ama işlediği konu itibariyle aklınızın bir köşesine kazınmayı başaracak ister istemeden.

Yorumlar