Eleştiri odağında insanların insana özgü sevgi, öfke, kin gibi duyguları yükleyerek insanlaştırdığı Tanrı kavramının bulunduğu “Ethics”, Spinoza’nın Tanrı’yı doğayla birleştirerek sunduğu çağının çok ilerisinde bir eser. Tanrı’nın ödüllendiren veya cezalandıran, daha doğrusu dualarımızı dinleyen veya mucizeler yaratan bir kavram olmadığını savunan Spinoza, bilgimizin bu dünyada limitli olduğunu ve Tanrı’yı anlamak için öncelikle olarak doğanın nasıl işlediğini anlamamız ve one göre hayatımızı uyarlamamız gerektiğini belirtiyor. Tanrı inancının ortaya çıkış sebebinin ihtiyaçtan olduğunu söyleyen ünlü filozofu okurken Descartes’ın aksine akıl ve bedenin birbirini tamamlayan olgular olduğuna dair bir felsefe anlıyorsunuz. İnanç kavramının bireyin hayal gücünün bir ürünü olduğunu savunan Spinoza, bu yüzden devletin dinle ilgili kavramlardan uzak durarak tek görevi olan vatandaşları koruması gerektiğinin altını çiziyor. İyilik ve kötülük, mutluluk ve üzüntü kavramlarını açıklayarak insanlığı bilgeliğe yükselten şeyleri neşeye bağlayan Spinoza, nefretin sevgiyle yenilebileceğini güçlü bir şekilde okuyucuya veriyor.
Yorumlar