İtalya’nın 85. Akademi Ödülleri Yabancı Dilde En İyi Film Oscar’ı dalında yarışması için seçilen “Cesare Deve Morire” ingilizcesiyle “Caesar Must Die / Sezar Ölmeli”, bir grup mahkumun William Shakespeare’in “Julius Caesar” oyununu sahneye taşımasını anlatan, deneysel bir yapım olarak karışımıza çıkıyor. Oyunu olduğu gibi beyaz perdeye uyarlayan film, oyuncu performanslarıyla öne çıkarken, uyarlama şekliyle de realist bir tablo çiziyor. Filmin büyük bir kısmının hapishanede geçmesi sebebiyle epik filmlerde olduğu gibi bir sanat yönetiminin bulunmadığı filmin 62. Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı ve Ekümenikal Jüri Ödülü bulunmakta.
“Sezar Ölmeli”ye sinemasal olarak baktığımızda yönetim ve oyunculuk dışında fazla bir şey görmek mümkün değil; çünkü “Julius Caeser”ın repliklerini birebir kullanan filmden Shakespeare’ı çıkarırsak geriye hiç bir şey kalmıyor. Oyunu olduğu gibi beyaz perdeye uyarlayan film, şiirsel yaklaşımıyla tiyatrodan bir farkı yok. Öte yandan, oyuncuların rollerinde oldukça başarılı performanslar sergilediği filmde özellikle Salvatore Striano, Brutus karakteri ile güçlü bir oyunculuk sergiliyor. Yan oyuncularında gayet başarılı olduğu filmdeki bu başarının en önemli etkeni ise tabiki yönetmen Paolo ve Vittorio Taviani’nin kaliteli yönetiminden kaynaklanıyor.

“Julius Caesar” oyununun sadece son kısmını renkli bir şekilde (sahnede) izlediğimiz filmde neredeyse tüm oyunu mahkumların hapishanedeki provaları sırasında siyah beyaz olarak izliyoruz. Hücrelerinde sıkılan mahkumların oyuna sıkı sıkı sarılmalarıyla aslında mahkumlarında insan olduğunu hatırlatan filmin bu hümanist tavrı filmin en güzel yanı. Hücrelerinde yatmaktan başka yapacak hiç bir şeyi olmayan bu insanların Shakespeare’i anlamaya çalışmaları ve ellerinden geleni yapmaları da filmde güzel yansıtılan detaylardan. Öte yandan, mahkumların provalar sırasında zaman zaman geçmişte yaşadığı olayları hatırladığı filmde onların pişmanlıkları veya hırslarına da tanıklık ediliyor.
Genel olarak sadece oyunu izlediğimiz filmin en etkileyici sahnesi ise şüphesiz mahkumların seçmelere katıldığı sahne. Sinirli ve duygusal olmak üzere kendilerini iki kere tanıtmalarının istenildiği bu sahnede mahkumların yeteneklerine olduğu gibi kişiliklerine de fikir yürütmek mümkün. Ayrıca, seçmeler sonrası mahkumların hapse düşme nedenleri ve hüküm sürelerinin mahkum yüzlerine yapılan yakın çekim ile seyirciye gösterilmesi de karakterlerle empati kurmayı kolaylaştırıyor.
Güzel çekilmiş olmasına rağmen özel bir sanat yönetimi ve kostüm tasarımı bulunmadığı için seyirciye fazla bir şey vaat etmeyen filmde kullanılan müzik filme değişik bir hava katarken, filmin 76 dakika gibi kısa bir süreye sahip olması da oldukça yerinde olmuş. Bu arada, filmin sonunda bir mahkumun “Sanatla tanıştığımdan beri bu hücre, bir hapishaneye döndü.” cümlesiyle de sanatın insan hayatındaki öneminin vurgulandığını belirtmek gerek.

Deneysel ve şiirsel bir film olması sebebiyle herkese öneremeyeceğim “Caesar Must Die” (Sezar Ölmeli), oyuncu performansları ve yönetimiyle öne çıkıyor. Shakespeare’in oyununu olduğu gibi sinemaya uyarladığı için belki sadık bir uyarlama olarak sıfatlandırılabilecek filmin tiyatrodan da pek bir farkı bulunmuyor. Filmin 85. Akademi Ödülleri’nde Yabancı Dilde En İyi Film adaylığı alması ise biraz zor.
Yönetmen: Paolo Taviani, Vittorio Taviani
Senaryo: Paolo Taviani ve Vittorio Taviani (senaryo), William Shakespeare (“Julius Caesar” oyunu)
Oyuncular: Cosimo Rega, Salvatore Striano, Giovanni Arcuri
Orijinal Müzik: Giuliano Taviani, Carmelo Travia
Süre: 76 dk.
Ülke: İtalya
NOT: C
Yorumlar