Rufus Norris’in ilk uzun metrajlı filmi olma özelliği taşıyan “Broken / Koşulsuz Sevgi“, birbirleriyle komşu üç ailenin kesişen hayatlarının etkileyici bir dille anlatan 2012’nin sürpriz filmlerinden biri. Dramatik açıdan abartı finaline rağmen genel olarak oldukça realist tablo çizen filmde toplumsal sorunlara da değinilmeden geçilmiyor. Oyuncu performanslarıyla ve görüntü yönetimiyle öne çıkan filmin İngiliz Bağımsiz Film Ödülleri’nde En İyi Bağımsız Film Ödülü bulunmakta.
Kuzey Londra’da geçen “Koşulsuz Sevgi”, bizi üç aileyle tanıştırıyor. Bunlardan ilkinde babası, kardeşi ve dadısı Kasia’yla (Zana Marjanovic) birlikte yaşayan şeker hastası Skunk’ın hayatın gerçekleriyle yüzleşme süreci, ikincisinde akıl sağlığı yerinde olmayan ve bir yanlış uğruna dövülen oğulları yüzünden hayatları kayan bir ailenin dramı, son ailede ise serseri ve babaları olmadan bir hiç olan üç kızıyla yaşayan, öfkesini kontrol edemeyen bir babanın (Bob) ehlileşme süreci anlatılıyor. Bu olayları anlatırken gerçekçi tavrını en azından finaline kadar koruyan Norris, zaman zaman etkileyici ve heyecanlı sahnelere imza atmış. Fakat heyecan oranını belli bir seviyeye kadar arttırmayı başaran finali ne yazık ki gerçekçilikten oldukça uzak. Yani üç ailenin de başına hem de aynı anda felaket derecede kötü bir olay gelmesi melodramdan başka bir şey değil ve biraz da olsa klişe.

Filmin en güzel yanı oldukça güzel toplumsal sorunlara değinmesi olsa gerek. Sırf akıl sağlığı yerinde değil diye korkunç bir iftiraya mazur kalan ve bu yüzden dövülen Rick karakteriyle toplumun farklı insanlara bakış açısını gösteren film, aynı zamanda insanların sevdiği şeylere karşı olan zaaflarını da gözler önüne seriyor. Ayrıca, Rick’in ailesini düşünmeden yapılan bu sorumsuz davranışla insanların ne kadar bencil olduğunu gösteren filmde bu sorumsuzlukların bireye nasıl yıkıcı bir etken olarak geri döndüğüne de tanıklık ediyoruz. Öte yandan, Archie’nin karısıyla kötü geçmişi, Skunk’ın ilk sevgilisi ve Kasia’nın Mike’la olan inişli çıkışlı özel hayatıyla ilişkilere de farklı açılardan değinen “Koşulsuz Sevgi”, Kasia tarafından terk edilen Mike ile başarılı bir karakter analizine imza atıyor. Mike’ın Kasia’yı kazanmak için kendi hayatını atarak Skunk’ı kurtarması; fakat sonucunda olayların istediği gibi gelişmemesi ve durumu kabullenmesi gerçekten güzel düşünülmüş. Bu arada Skunk’ın zamansız olgunlaşma süreci ve öğrencilerin arasındaki fiziksel şiddet de filmde güzel işlenen detaylardan. Yine de tüm bu olumlu yanlarına rağmen filmin sonundaki ölümle yaşam arasında geçen sahneden nefret ettiğim belirtmeden geçemeyeceğim. Açıkçası seyircinin duygularıyla oynamak için yapılmış bir uğraştan başka bir şey değildi.
Filmde dikkatimi çeken en ilginç şey ise eşleri tarafından yalnız bırakılmış Bob ve Archie karakterleri oldu. İkisinin tek farkı ise Bob’un eşinin ölmüş, Archie’nin ise terk edilmiş olması. Bob’un üzüntüsüne rağmen çocuklarını şımarttığı filmde Archie’nin ise içindeki öfkeye rağmen çocuklarını şefkatle yetiştirdiğini görüyoruz. Tabii Archie’nin eve dadı tutması ve ailece dadıyla beraber yaşamalarının bu yöndeki etkisi tartışmaya açık. Bu arada Tim Roth’u hiç beğenmeme rağmen bu film sayesinde sevdiğimin altını çizmek istiyorum. Belki de yıllar sonra güzel bir rolde gördüğüm içindir. Öte yandan, yine fazlasıyla rahat bir performans sergileyen Cillian Murphy, her zamanki gibi oyunculuktaki keşfedilmemiş yeteneğini gösteriyor. Ayrıca Eloise Laurence de performasıyla gelecek vaat ediyor.

Sonuç olarak finalindeki eksikliklere rağmen anlatmak istediğini oldukça etkileyici ve sade bir dille anlatan “Broken / Koşulsuz Sevgi“, 2012’nin kesinlikle göz atılması gereken filmlerinden biri. Özellikle Tim Roth ve Cillian Murphy’nin performanslarıyla öne çıkan filmin en güzel yanı ise önemli toplumsal sorunlara değinmesi.
Yönetmen: Rufus Norris
Senaryo: Daniel Clay (roman), Mark O’Rowe (senaryo)
Oyuncular: Tim Roth, Cillian Murphy, Rory Kinnear, Eloise Laurence, Zana Marjanovic
Süre: 90 dk.
Ülke: İngiltere
NOT: C+
Yorumlar