
Quentin Tarantino’nun 2013’ün en iyi filmi ilan ettiği “Big Bad Wolves / Büyük Kötü Kurtlar”ın kuşkusuz her sinema severde az da olsa merak uyandırdığı bir gerçek. Neyse ki 33. İstanbul Film Festivali bu merakı bizim için giderdi.
Biri polis, biri şüpheli, biri de cinayete kurban giden kızın babası olmak üzere üç erkek karakterin birbirleriyle olan etkileşimlerini izlediğimiz filmde Dror sübyancılık şüphesiyle polis Micki’yi peşine takıyor. Micki’nin Dror’un ağzından bir türlü laf alamaması üzerine tecavüze uğradıktan sonra işkence görerek öldürülen kızın babası Gidi’nin devreye girmesi olayları daha şiddetli hale getiriyor. Sübyancının kurbanlarına yaptığı işkenceyi aynen Dror’a yapmaya karar veren Gidi, sakince bu planı uygulamaya başlar.
33. İstanbul Film Festivali’nde yapımcı ve oyuncularıyla birlikte izleme fırsatı yakaladığım “Büyük Kötü Kurtlar” için ne yazık ki pek olumlu yorum yapamayacağım. Mizah duygusundan yoksun insanlar lütfen kara komediye soyunmasın. Coen kardeşleri seven seyirci için ortaya pek güzel bir sonuç çıkmıyor çünkü. Bir sürü ucuz ve modası geçmiş komedi numaralarının yeniymiş gibi seyirciye sunulmasında en azından bende pek bir etki yaratmadı. Zaten tüm salondan ses çıkmazken sadece tam önümde oturan film ekibinin gülmesi bence durumu özetlemekte. Müzik kullanımının suyunu çıkardıkları filmde sırf komiklik olsun diye yaratılan bir sürü tesadüfi durum ağızda bilindik bir tat bırakıyor. Özellikle kek yapma sahnesi ve devreye Gidi’nin babası girdiği sekanslar bende limiti dolduran detayların başında geliyor. Coen’lerin gerçekçi kara komedilerinin yanında bu tür sahnelerin pek bir değeri kalmıyor. Tahmin edilebilir klişe sonundan ise hiç bahsetmek istemiyorum.
Filmin güzel noktaları da yok değil. Karakterler açısından merak uyandırmayı bilen film iyi ve kötünün ne olduğu üzerinden ufak bir felsefe yapıyor. İşkencenin gerekli olup olmadığı konusunda seyirciyi ikileme düşüren sekanslar ise muhtemelen filmin en güçlü yanı. Buna rağmen yeterli olmadığını düşündüğüm filmin pek bir özelliği yok. Zaten Tarantino demeseydi haberimiz bile olmayacaktı. Acaba ünlü yönetmenin filme bir yeren katkısı var da biz mi bilmiyoruz.
Yönetmen: Aharon Keshales, Navot Papushado
Senaryo: Aharon Keshales, Navot Papushado
Oyuncular: Lior Ashkenazi, Rotem Keinan, Tzahi Grad
Orijinal Müzik: Haim Frank Ilfman
Görüntü Yönetimi: Giora Bejach
Kurgu: Asaf Korman
Süre: 110 dk.
Ülke: İsrail
NOT: F
Yorumlar