zero-dark-thirty-posterVe yılın en çok merak ettiğim filmlerinden birini de sonunda izleyebildim. Bir çok eleştirmenler birliği tarafından yılın en iyi filmi seçilen ve bazı ünlü Amerikalı eleştirmenler tarafından tam puan verilen “Zero Dark Thirty / 00:30 için beklentilerim bir hayli yüksekti. Hatta herhalde karşımızda bir başyapıt var demeye başlamıştım ki, izledikten sonra öyle olmadığını kendi gözlerimle görmüş oldum.

“Zero Dark Thirty” incelikle ve titizlikle hazırlanmış bir film. Hatta türünün gerçekten başarılı örneklerinden biri; fakat abartılacak bir tarafı olduğunu düşünmüyorum. Osama bin Laden’in yakalanma ve öldürülme hikayesini konu alan film, gücünün tamamını Osama bin Laden’in isminden ve varlığından alıyor. Filmden bin Laden’i çıkarttığımız takdirde oldukça düz ve sade bir hikayeye sahip olan “Zero Dark Thirty”, açıkçası 2009’un en iyi filmlerinden biri olduğunu düşündüğüm, Kathryn Bigelow’un bir önceki filmi “The Hurt Locker / Ölümcül Tuzak kadar etkileyici ve sürükleyici değil. Başarılı bir şekilde kaleme alınmış senaryosuna rağmen koskoca “tarihteki en büyük insan avı”nı bir kadının intikam hikayesine dönüştüren yapımı yılın en feminist filmi olarak tanımlamak mümkün. Jessica Chastain’in performansı ve kurgusuyla öne çıkan filmin En İyi Film, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Senaryo ve En İyi Kurgu dahil beş dalda Oscar adaylığı bulunmakta.

CIA Ajanı Maya (Jessica Chastain)
CIA Ajanı Maya (Jessica Chastain)

ABD başkanlık seçimlerinden önce gösterime girmesi planlanan; fakat Obama’yı desteklemeyen politikacılar tarafından eleştirilmesi üzerine Sony’nin yalanlayıp gösterimi ertelediği “Zero Dark Thirty”, ağır ve korkunç işkence sahneleriyle açılış yapıyor. Kurbanlara yapılan waterboarding (bağlı kişinin yüzüne su dökülerek yapılan işkence) ve kapalı kutuya koyma gibi işkencelere tanıklık ettiğimiz filmde bu sahneler ABD’yi eleştirdiğini “belki” söyleyebiliriz. Ama benim fikrim bu sahnelerin ABD’den çok Bush dönemini eleştirmek için yapılmış bir politik hamle olduğu yönünde. Hatta bu teorimin senatör Obama’nın televizyonda işkenceye izin vermeyeceğini söylediği sahneyle fazlasıyla desteklendiğini düşünüyorum. Öte yandan, filmden sonra CIA tarafından yapılan açıklamada işkencenin en azından Osama bin Laden’in yakalanışı süresince rol oynamadığı, Bigelow’un ise buna cevap olarak işkencenin sadece CIA’nin bir parçası olduğunu göstermek istediğini söylemesi kafaları iyice karıştırıyor. Madem karşımızda gerçeklere dayanan bir hikaye var, o zaman Bigelow neden bize kendisinin bile olmadığını kabul ettiği bu işkenceleri göstermek istiyor? Özellikle işkence gören ilk adamdan alınan ismin tam olarak gerçek olmadığını ve bu sahnelerin filme sanatsal pek bir şey katmadığını düşünürsek, bu sahnelerin filmde olmasının ABD’yi eleştirmek için olmadığına adım gibi eminim. Ayrıca, sadece tek bir kişiye yapılan işkenceyi göstermekle kalmayan Bigelow, işkenceye maruz kalmış bir sürü mahkumun da görüntülerini seyirciye sunuyor. Filmde artık bir mahkum yeterince işkence gördüğünü ve herşeyi itiraf edeceğini söylüyor. Bitmek bilmeyen işkencelerin konuşmayan mahkumları bile konuşturduğunu, hatta bin Laden’i bulmaya bile yaradığını düşünürsek, filmin işkencenin epey etkili bir yöntem olarak gösterdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu da zaten herkes tarafından bilinen bir gerçek, ama zorunlu olup olmadığı ve ne kadar normal bir şey olduğu tartışılır. Buradaki asıl soru söz konusu ülke olunca dünya genelinde amaca ulaşmak için uygulanan işkencenin ne kadar doğru olduğudur.

İşkencelerden sonra yaklaşık bir buçuk saat boyunca bin Laden’i bulunma sürecini işleyen “Zero Dark Thirty”, izleyiciyi fazlasıyla düz ve yalın bir hikayeyle baş başa bırakıyor. Hikayenin incelikle ve titizlikle işlenmesine rağmen izleyiciye yeni bir şey sunmadığını; hatta aranan kişinin isminin Osama bin Laden olmadığı takdirde hikayenin oldukça sıradan olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Sonuçta hedefle iletişim halinde olan kişi uzun bir arayıştan sonra bulunuyor; nereye gittiği takip ediliyor; hedefin orada olacağı düşünülüyor ve operasyon düzenleniyor. Kısacası film, seyirciye yeni ve ilginç hiçbir şey sunamamakta. Tabii sahip olunan kaynakları başarılı bir şekilde bir araya getiren Mark Boal, açıkçası senaristlikten çok harikulade bir gazetecilik ortaya koyduğunu belirtmek gerek. Bu arada araya sokulan Jessica (Jennifer Ehle) karakterinin başına gelen tahmin edilebilir olaylar ve dünya genelinde düzenlenen gerçek bombalı saldırılarla zaman zaman heyecanlı anlar sunmasını bilen film, iki saat boyunca merakla beklenen asıl operasyonla sonunda eğlendirmeyi başarıyor. Yine de ben “Ölümcül Tuzak” filmindeki herhangi bir bomba operasyonunu bu operasyona tek geçerim; çünkü o sahnelerdeki heyecanı ne yazık ki bu filmde hiç yaşamadım. Bu arada filmdeki “Silent of the Lambs / Kuzuların Sessizliği” (1991) etkisi epey fazla. Özellikle “Kuzuların Sessizliği”ndeki Hannibal Lecter’ı ve Buffalo Bill’i yakalama operasyonlarında bunu görebilirsiniz.

CIA Ajanı Maya (Jessica Chastain)
CIA Ajanı Maya (Jessica Chastain)

Filmin en büyük eksiğinin ana karakter eksikliğinde kaynaklandığını düşünüyorum. Geçmişi hakkında en ufak bir bilgi sahibi olamadığımız “katil” lakaplı CIA Ajanı Maya’nın gerçek bir hikaye için yeterince gerçekçi bir karakter değil. Yani, üstleriyle küfürlü konuşabilmesi ve kimsenin bu konuda ses çıkarmaması açıkçası hiç inandırıcı değil. Osama bin Laden’i bulmak için mahkumları işkence yaptıracak kadar acımasız, ama arkadaşı ölünce üzülecek kadar duygusal olan Maya’nın yönetmen Bigelow tarafından yapılmış feminist bir hamle olduğuna dair şüphelerim var. Bu arada ana karakter erkek olsaydı da bu fikrim değişmeyecekti onu da ayrıca belirtmek isterim. Ayrıca, karakterimiz işkence yüzünden yardım isteyen mahkumlara “Kendine ancak doğruyu söyleyerek yardımcı olabilirsin.” gibi cümleler söyleyebilecek kadar da milliyetçi. Tabii arkadaşı öldükten sonra bin Laden’i bulma hikayesinin Maya’nın intikam hikayesine dönüşmesinden bahsetmiyorum bile. Öte yandan, bin Laden’i sadece bir kişinin yakalamış olduğuna inanmak da gerçekten zor. Keza durum böyle olsaydı düşman tarafından bile adı bilinen, hatta suikast düzenlenen bu kişinin adını eminin biz de duymuş olurduk. Yine de karakterin bin Ladin’in ölümünde sonra hiç bir amacının kalmadığını farketmesi gayet güzel düşünülmüş, ama karakterin temeli gerçekten çok boş.

Aslında tüm filmi kurmaca olarak düşünürsek, teknik açıdan beklenenden fazlasını veren “Zero Dark Thirty”nin türünde başarılı bir yapım olduğunu görmek mümkün. Operasyon kadar sessiz ve karanlık olan harika bir görüntü yönetiminin hakim olduğun operasyon anıyla akıllara kazınan film, zaman zaman sıkan, ama yakalanma süreci hakkında ince detaylar veren toplantı sahneleriyle de kendini gösteriyor. Ayrıca, filmin kurgusu ve Alexandre Desplat’ın müzikleri de bir o kadar başarılı. Öte yandan, kaliteli performansıyla öne çıkan Jessica Chastain, güzelliğiyle ekrana bambaşka bir hava katıyor. Bigelow da bunu anlamış olacak ki, ünlü aktristin yüzüne ve ellerine yaptığı yakın plan çekimlerle bunu iyice ön plana çıkarmış. Buna ek olarak filmde yardımcı rollerde izlediğimiz James Gandolfini, Mark Strong, Joel Edgerton ve Jason Clarke da rollerinden beklenileni başarıyla yerine getiriyorlar.

Operasyon Anı
Operasyon Anı

Sonuç olarak işkencenin fazlasıyla etkili bir yöntem olduğunu gösteren, feminist ve militarist tavrıyla rahatsız eden “Zero Dark Thirty / 00:30dan Osama bin Laden’i çıkarttığımız takdirde geriye sadece oldukça sıradan ve düz bir hikaye kalıyor. Mark Boal’ın harikulade gazeticiliğiyle ön plana çıkan filmin en büyük eksiği ise tek boyutlu ana karakteri ve yakalanma operasyonunu bir kadının intikam hikayesi haline getirmesi. Yine de hedefi bulma sürecini titizlikçe anlatarak sinemasal anlamda güçlü bir filme imza atan Bigelow, operasyon anıyla seyirciye oldukça kaliteli bir seyir keyfi sunuyor. Yılın mutlaka izlenmesi gereken filmlerinden biri, ama bir başyapıt olmaktan fazlasıyla uzak.

Oscar Ödülleri

  • En İyi Ses Kurgusu

Oscar Adaylıkları

  • En İyi Film
  • En İyi Kadın Oyuncu: Jessica Chastain
  • En İyi Orijinal Senaryo: Mark Boal
  • En İyi Kurgu

Yönetmen: Kathryn Bigelow
Senaryo: Mark Boal
Oyuncular: Jessica Chastain, Joel Edgerton, Chris Pratt, Jason Clarke, Jennifer Ehle, James Gandolfini, Mark Strong
Orijinal Müzik: Alexandre Desplat
Süre: 157 dk.
Ülke: ABD

NOT: B-

Yorumlar

Loading Facebook Comments ...