“The Avengers / Yenilmezler”le (2012) çizgi roman filmlerine bambaşka bir soluk getiren Marvel, filmlerinin ibresini tüm izleyici kitlesinden çizgi roman okuyucularına çekmeye başladığı bir gerçek. Öyle ki, “Yenilmezler” dahil sonraki tüm filmlerde çizgi roman okucularının anlayacağı terimler ve referanslardan geçilmiyor. Bu çizgi roman hayranları açısından tabii ki fazlasıyla pozitif bir olay; fakat bu durumun tüm izleyici kitlesine ulaşamadığı da ortada. Seyirciye yeni bir şey sunmayan, sadece çizgi roman hayranlarını memnun edecek yapımlar ortaya koymaya başlayan Marvel Stüdyoları’nın son filmi “Thor: The Dark World” de işte bu tanıma uyan bir film olarak karşımıza çıkıyor.
Yılın son çizgi roman uyarlaması olma özelliği taşıyan “Thor: The Dark World / Thor: Karanlık Dünya”, benim gibi çizgi roman okuyucularını tatmin edecek ama yine benim gibi sinema severleri de bir o kadar tatmin edemeyecek bir uyarlama. Kısaca Marvel evrenini harikulade bir şekilde genişleten ve seyirci için karakterleri daha da derin bir şekilde elen alan filmde tercih edilen klasik anlatım seyirciye yeni bir şey sunmamakla beraber çizgi roman uyarlamarına da yeni bir soluk getiremiyor. Açıkçası 2011 yılındaki ilk film olan “Thor”un bir adım daha önde olduğunu söyleyebilirim; fakat dediğim gibi mizahı elinden bırakmayan filmin renkli ve eğlenceli yapısı gerçekten başarılı. Bir de buna zengin kadro eklenince özellikle çizgi roman hayranlarının karşısına başarılı bir uyarlama çıkıyor. Tabii bu sırada sinema severlere ise sıradan bir yaz filmi.

Olayların “Yenilmezler”de olanlardan hemen sonra geçtiği filmde Thor, 9 dünyanın barışı için gerekli olan savaşlardan başını kaldıramayacak durumdadır. Jane’in dünyada olmasından ötürü yarı buruk olmasına rağmen babasının izinden emin adımlarla giden Thor, Heimdall’ın Jane’in neler yaptığı hakkındaki raporlarıyla kendini iyi hissetmektedir. Bu sırada Loki ise yaptıklarından ötürü zindana atılmıştır. Günün birinde Jane’in aniden dünyadan kaybolmasıyla Thor her şeyi bir kenara itip dünyaya geri döner ve Jane’de bir farklılık olduğunu sezer. Kara Elf Malekith’in yıllar önce sakladığı güçlü silahı Aether’in bir şekilde Jane’in vücuduna hapsolduğunu ve Jane’i yavaş yavaş öldürdüğünü farkeden Thor ve Odin, çareyi onu bir süre Asgard’da tutmakta bulurlar. Tabii Aether’in tekrardan harekete geçmesiyle uzun uykusundan uyanan Malekith, Aether’i geri alıp başta Asgard ve Dünya olmak üzere 9 dünyayı ele geçirmek için Aether’in bulunduğu Asgard’a saldıracak ve Thor’u daha önce hiç karşılaşmadığı bir zorluk içine sokacaktır. Bu kadar konu anlatımı yeter şimdi filmi incelemeye kaldığımız yerden devam edelim.
“Thor: Karanlık Dünya”nın muhteşem bir çizgi roman uyarlaması engelleyen belli eksiklerini görmeden geçmek mümkün değil. Öncelikle filmin anlatım şekli fazlasıyla klasik olmakla beraber oldukça da ağır tempolu ve zayıf. Yani izlemeye değecek her şeyi filmin finaline bırakarak seyirciye çizgi roman hayranlarını memnun edecek ince detayların bulunduğu uzunca bir hazırlık evresi sunuyor. Tabii bu da seyircinin dikkatinin dağılmasına sebep oluyor. Öte yandan, “The Lord of the Rings: The Fellowship of the Ring / Yüzüklerin Efendisi: Yüzün Kardeşliğini (2001) andıran fakat yanında geçemeyen bir açılış yapan filmin kötü karakteri Malekith’de ne yazık ki yeterince güçlü bir kötü karakter değil. Zaten bu seneki tüm süper kahraman filmlerinin en büyük eksiği de buydu. “Iron Man 3 / Demir Adam 3” muazzam bir karakteri harcarken (en azından şimdilik) “The Wolverine / Wolverine” de seyircinin önüne oyuncak gibi bir karakter çıkardı. İçlerinden en başarılısının hala “Man of Steel / Çelik Adam”daki General Zod olduğunu düşünmekteyim. Malekith’i de sanırsam sadece orijinalite bakımından arkasına koyarım. Onun dışında Malekith oldukça iki boyutlu ve klişe bir karakter olarak beyaz perdede yerini alacaktır. Tabii Thor’un dünyasını genişletmek adına Malekith’i kullanmaları oldukça güzel olduğu bir gerçek. Sonuçta en azından Svartalfheim’in hükümdarını beyaz perdede kanlı canlı görmüş olduk. Zaten Thor’un baş düşmanı Loki önceki iki filmde de olduğu gibi bu boşluğu ister istemez dolduruyor. Bu arada filmin şaşırtmacaları (twist) da bir o kadar tahmin edilebilir derecede. Yine de kafada merak uyandırmayı başarıyor tabii. Sadece şok edercesine şaşırtmıyor.
Mitolojik öğeler barındıramasından ötürü fantastik bir tarafı bulunan filmin yönetmenlik koltuğuna “Game of Thrones”un da yönetmenliğini yapmış Alan Taylor’ın getirilmesi ne kadar doğru orası tartışılır. Fakat Taylor’ın filme yaptığı tarihi epik film katkısı gözle görülür derecede fazla. O da yazar kadrosunun zayıf olduğunu farketmiş ki film boyunca elinden gelenin en iyisini yapmış. Yukarıda da bahsettiğim gibi filmin çizgi romandan ödünç aldığı öğeler gerçekten yerinde. Ve bu da ortaya genel olarak başarılı bir çizgi roman uyarlaması çıkarıyor, seslendiği kesime bağlı olaraktan. Bu şartlar göz önününde bulundurulduğunda filmin aslında genel olarak başarılı bir yapısının bulunduğunu söylemek mümkün. Öte yandan, Kaptan Amerika’nın mükemmel cameosu başta olmak üzere güldürmeyi başaran mizahıyla genel olarak eğlenceli bir seyir sunan filmin en güzel yanı kuşkusuz başroldeki Chris Hemsworth ve Tom Hiddleston arasındaki harikulade kimya. İkisi de rollerine ne kadar çok yakıştıklarını tekrardan gösterir nitelikteler; fakat Hiddleston yine Loki olarak bir adım üste çıkıyor. Anthony Hopkins ise kendini Shakespeare oyunlarına fazla kaptırmış gibi görünmekte ki Hopkins’in rolünü bu derece ciddiye almış olması hoş. Bunun dışında görsel efekt başta olmak üzere teknik açıdan beklenileni veren film, özellikle son yarım saatinde aksiyon seviyesini arttırarak seyirciye izlemesi keyifli dakikalar sunmasını biliyor. Bu arada Brian Tyler’ın müzikleri “Thor”un müziklerine imza atan Patrick Doyle’unki kadar iyi olmasa da filmle uyum sağlamayı başarmış.

Sonuç olarak sadece çizgi roman okuyucularını tatmin etmeye yönelik bir film olan “Thor: The Dark World / Thor: Karanlık Dünya”, uyarlama olarak başarılı; fakat film olarak seyirciye yeni bir şey sunmayan sıradan bir yapım. Zayıf anlatımı ve basit senaryosuna rağmen çizgi roman dünyasını genişletmesi sebebiyle kendi içinde önemli olduğunu düşündüğüm filmde Chris Hemsworth ve Tom Hiddleston’ın arasındaki kimya yine filmin en güzel tarafı. Film bitiminden hemen sonra gelecek olan iki ek sahneyi de sakın kaçırmayın.
Yönetmen: Alan Taylor, James Gunn
Senaryo: Christopher Yost, Christopher Markus ve Stephen McFeely (senaryo), Don Payne ve Robert Rodat (hikaye)
Oyuncular: Chris Hemsworth, Natalie Portman, Tom Hiddleston, Anthony Hopkins, Christopher Eccleston, Idris Elba, Stellan Skarsgård, Chris Evans, Benicio Del Toro
Orijinal Müzik: Brian Tyler
Görüntü Yönetimi: Kramer Morgenthau
Kurgu: Dan Lebental, Wyatt Smith
Süre: 112 dk.
Ülke: ABD
NOT: C+
Yorumlar