the-sessions-filmdoktoruÇocuk felci kurbanı hayatını mekanik ventilasyon ile devam ettiren şair Mark O’Brien’ın -gerçek hayat hikayesinin bir kısmını anlatan- “On Seeing a Sex Surrogate” yazısından uyarlanan “The Sessions / Aşk Seansları”, 38 yaşına kadar cinsel deneyim yaşamamış şairin bu arzusunu gerçekleştirme çabasını konu alıyor. Sadece kafasını oynatabilmesine rağmen ereksiyon olabilen Mark’ın seks terapistiyle olan ilişkisine odaklanan film, kendini “My Left Foot / Sol Ayağım” (1989) gibi benzer filmlerden ayırmayı başarıyor. Oyuncu performanslarının öne çıktığı filmde John Hawkes ve Helen Hunt’ın Altın Küre (ve muhtemel Oscar) adaylığı bulunmakta.

Büyük oynamak yerine hikayesine odaklanmayı tercih eden “Aşk Seansları”, seyirciye Mark’ın (John Hawkes) trajik hayatını gösterirken, yüzde de bir gülümseme bırakmayı başarıyor. Öte yandan, filmde Mark’ın hayatı boyunca sahip olamadığı sevgiyi ona bakan kadınlarda araması ve her defasında kalbinin kırılması gerçekten yürek burkuyor. Cinsel ihtiyaçlarını durumundan ötürü gideremeyen Mark’ın dinine aşırı derecede bağlı olması da (Katolik Kilisesi evlenme öncesi cinsel ilişkiyi yasaklamakta) kendisinin bir hayat kadınıyla ilişki kurmasını haliyle engellemekte. Hayatının büyük bir kısmını yarı mutlu (belki de mutsuz) geçiren Mark’ın hem sağlık; hem de biraz eğlence istemesinin bu kadar büyütülmesi ise gerçekten düşündürücü.

Bakıcı Amanda (Annika Marks) ve Mark O'Brien (John Hawkes)
Bakıcı Amanda (Annika Marks) ve Mark O’Brien (John Hawkes)

Felçli bir hastanın cinsel ilişkiyi tanıma sürecini anlatarak yılın belki de en ilginç konularından birini ele alan “Aşk Seansları”nın bu tutumu filmi olağan klişelerden kurtararak oldukça çekici yapmış durumda. Mark’ın uzun bir uğraştan sonra bulduğu seks terapisti Cheryl (Helen Hunt) ile başlayan özel seanslarla seyirciyi karakterin keşfine ortak eden film, Mark’ın ilişki öncesi korkusunu da güzel işlemiş. Aslında her iki karakterinde başta tedirgin olduğunu gördüğümüz filmde asıl tanıklık edilen şey ise cinsel ilişkinin uzun süre devam etmesi halinde ilişkinin sevgiye temel atabilme ve ilişkiyi güçlendirebilme ihtimali. Önceleri olaya profesyonel yaklaşan Cheryl’in zamanla Mark’a karşı duygular beslemesi, Mark’ın ise Cheryl’a şiir yazmaya başlaması bunu açıkça gösteren sahneler olarak örnek gösterilebilir. Cheryl’ın bir yerden sonra Mark için iyi bir dost, şiirlerine ilham olan bir kaynak ve anlayışlı bir sevgili olması ise filmin güzel düşünülmüş unsurlarından. Öte yandan, Cheryl’ın bir ailesi olması sebebiyle karakterlerin kendilerini bu kaçınılmaz sona hazırlama süreci de filmde gayet gerçekçi yansıtılmış.

Filmin diğer aynı temalı filmlerinden ayıran en önemli özelliği ise şüphesiz alt temasının din ile seks arasındaki ilişkiyi değinmesi. Filmde Mark’ın düzenli olarak ziyaret ettiği pederi Brendan (William H. Macy) ile yakın sohbetlerine eklenen bu konu ikisini birden rahatsız ediyor. Mark’ın dini kuralları bilmesine rağmen seks terapistini görmek istemesi, pederin ise aynı şekilde kutsal kitapta bulunmayan bu özel duruma cevap bulmaya çalışması filmde başarılı bir şekilde resmedilmiş. Öte yandan, Cheryl’ın da seksle ilgili düşünceleri yüzünden kiliseden atıldığını öğrendiğimiz filmde sırf bu yüzden (kocasının fikri üzerine) din değiştirdiğine tanıklık ediyoruz.

Peder Brendan (William H. Macy) ve Mark O'Brien (John Hawkes)
Peder Brendan (William H. Macy) ve Mark O’Brien (John Hawkes)

Bağımsız film türünün başarılı örneklerinden biri olan “Aşk Seansları”, işlediği temanın altından başarılıyla kalkmasına rağmen konusu geçen hastanın durumu nedeniyle seyirciye daha fazlasını sunamıyor. Karakterin sadece kafasını oynatabilmesi sebebiyle filmde Christy Brown veya Forrest Gump gibi limitleri zorlayan bir performans bulmak ne yazık ki zor. Ayrıca, filmde her ne kadar orijinal bir konu işlense de, film iskeletinin diğer bu tarz filmlerden pek bir farkı yok.

“As Good As It Gets / Benden Bu Kadar” (1997) ile En İyi Kadın Oyuncu Oscar’ını alan Helen Hunt’ın fazlasıyla cesur sahnelerinin bulunduğu filmde Oscar’lı oyuncunun bu cesareti gerçekten takdire şayan. Uzun zamandan sonra oyunculuğunu yeniden gösterme şansı yakalayan Hunt, rolüne gerçekten yakışmış durumda; fakat makyaj departmanın 1963 doğumlu ünlü aktristi gençleştirme çabasını anlamak mümkün değil. Bu durumu özellikle Cherly’ın aynaya baktığı sahnede açıkça görebilirsiniz. Filmdeki en farklı performansı ise “Winter’s Bone / Gerçeğin Parçaları” (2010) ile Oscar adaylığı bulunan John Hawkes (Mark O’Brien) veriyor. Karakterin içinde bulunduğu ortamı realistik bir şekilde beyaz perdeye taşıyan Hawkes, Oscar Ödülü’nü değilse de en azından adaylık alabilir. Bu arada, William H. Macy de rolünde oldukça başarılı.

Cheryl (Helen Hunt) ve Mark O'Brien (John Hawkes)
Cheryl (Helen Hunt) ve Mark O’Brien (John Hawkes)

“The Sessions / Aşk Seansları” kısaca işlediği ilginç konusu ve kaliteli oyuncu performansları nedeniyle yılın izlenmesi gereken filmlerinden biri. Alt metinde dinlerin evlenme öncesi sekse olan bakış açısını ele alan film, felçli bir hastanın bu ilginç sürecini depresif olmayan bir tonda seyirciye sunarken, sevgi kavramına da güzel bir şekilde değiniyor.

Oscar Adaylıkları

  • En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Helen Hunt

Yönetmen: Ben Lewin
Senaryo: Ben Lewin
Oyuncular: John Hawkes, Helen Hunt, William H. Macy, Annika Marks
Orijinal Müzik: Marco Beltrami
Süre: 95 dk.
Ülke: ABD

NOT: B+

Yorumlar

Loading Facebook Comments ...