65. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarışmış İskoçya yapımı “The Angels’ Share / Meleklerin Payı”, üst metninde bir adamın kendini yenileme çabasını anlatan yılın seyirciyi memnun eden filmlerinden biri. Sorunlu hikaye anlatımına rağmen keyifli dakikalar sunmayı başaran filmin alt temasında ise sınıf ayrımcılığına değiniliyor. Yönetmen Ken Loach’ın diğer filmlerine göre oldukça hafif bir tona sahip olan filmde performanslarıyla öne çıkan oyuncular ise Paul Brannigan ve John Henshaw.
Loach’ın güzel bir şekilde yönettiği “Meleklerin Payı”nın en büyük eksiği senaryosundan kaynaklanıyor. Paul Laverty’nin zaten bildiğimiz bir hikayeyi farklı yere ve farklı zamana taşıdığı filmde suçları gereği kamu hizmetinde çalışma görevi alan ve yeni doğan oğlu Luke için hayatında beyaz bir sayfa açmak isteyen Robbie (Paul Brannigan), müdürü Harry’le (John Henshaw) kurduğu dostluğu ile viski tadımına merak salıyor. Gittikçe bu işte yeteneği olduğunu farkeden ve viski fıçılarının oldukça pahalıya satıldığını öğrenen Robbie’nin aklına gelen plan ise doğal olarak en değerli fıçıyı çalmak oluyor. Arkadaşları Mo, Albert ve Rhino’nun yardımıyla İskoç viski tadım grubu olarak fabrikaya gitmesiyile renklenen film, seyirciye eğlenceli anlar sunuyor.

Seyirciyi memnun eden filmlerden biri olduğu için tahmin edilebilir bir şekilde ilerleyen “Meleklerin Payı”, mizahıyla da zaman zaman güldürmeyi başarıyor. Yine de filmin gereksiz yan hikayelerle Robbie karakterine derinlik katmaya çabasının pek başarılı olduğu söylenemez. Bu sahneler tabii ki karakter hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlıyor; fakat sahnelerin oldukça uzun tutulması hikaye anlatımını negatif açıdan etkilemiş durumda. Ayrıca, yeterli karakter temeli atılmış Harry ile aşırı hızlı bir şekilde gerçekleşen dostluğu da başta pek gerçekçi gelmiyor. Buna rağmen iki aktörün arasındaki kimya sayesinde durumu çabuk toparlayan film, viski sahneleriyle hız kazanmaya başlıyor. Robbie’nin viski tadımında yeteneği olduğunu öğrenmesiyle viski dünyasına harika bir giriş yapan filmi izlerken canımın viski çektiğini belirtmek isterim. Özellikle viski tadım sahnelerinde içim gitti. Öte yandan, Robbie ve ekibinin hırsızlığa başlamasıyla komedi dozunun biraz da olsa arttığı filmde Mona Lisa’yı bile tanımayacak kadar dünyadan bir haber olan Albert karakterini ise açıkçası hiç komik bulmadım.
Tüm Ken Loach filmlerinde olduğu gibi Büyük Britanya’nın sosyoekonomik durumuna değinen “Meleklerin Payı”, iki sınıf arasındaki farkı oldukça güzel bir şekilde seyirciye sunuyor. Üst sınıfın bir viski varili için milyonlar verebildiğini gösteren Loach, gelir düzeyi düşük kesimin sadece yaşam savaşı verdiğinin altını çiziyor. Hatta Robbie’nin ilk defa viski tattığı sahneyle bunu trajikomik bir şekilde gözler önüne sermiş. Yine de bu tür sahnelerle filmi olması gerektiğinden daha uzun yapması filmin hızını olumsuz yönden etkiliyor. Bu arada teknik açıdan beklenileni veren filmde Paul Brannigan ve John Henshaw hoş performanslar sergilemişler. Ama bana göre en doğal performansı ise gerçek hayatta da viski uzmanı olan Charlie MacLean veriyor. Hatta sahneye her çıkışında filmi daha da izlenir kılıyor diyebilirim.

Sonuç olarak izleyiciyi memnun eden yapımlardan biri olan “The Angels’ Share / Meleklerin Payı”, tanıdık hikayesine rağmen eğlendirmesini bilen bir film. Büyük Britanya’nın sosyoekonomik durumuna da değinerek güzel noktalara parmak basan filmin viski tadımı sahnelerini izlemeden önce yanınıza bir duble viski almakta fayda var.
Cannes Film Festivali Ödülleri
- Jüri Özel Ödülü
Cannes Film Festivali Adaylıkları
- Altın Palmiye: Ken Loach
Yönetmen: Ken Loach
Senaryo: Paul Laverty
Oyuncular: Paul Brannigan, John Henshaw, Gary Maitland, Jasmin Riggins, William Ruane
Süre: 101 dk.
Ülke: İskoçya
NOT: C+
Yorumlar