Geçen sene ve ondan önceki senelerdeki Oscar adaylıklarına baktığımızda Hollywood’un siyahi filmlere verdiği önem tartışılmayacak derecede fazla olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Buna rağmen “12 Years a Slave”in büyük ödülü kazanıp en iyi film seçilip yönetmen dalında ödül almaması Akademi için ırkçı söylemleri de beraberinde getirmişti. Bu sene ise şarkı dışında hiçbir dalda siyahi oyuncu veya yönetmen adaylığı bulunmaması ise bu söylemleri tavan yaptırdı.
Martin Luther King Jr.’ın hayatından bir kesiti anlatan “Selma / Özgürlük Yürüyüşü”, en iyi film ve en iyi şarkı adaylığı alarak tarihe geçti. Hiçbir oyuncunun adaylık alamadığı filmin şarkı dışında sadece film dalında aday olması kafalara gerçekten ırkçı görünmemek için oraya koyulmuş düşüncelerini getiriyor. Buna rağmen David Oyelowo’nun muhteşem performansının nasıl görmezden gelinip Oscar’a aday olamamasını anlayamıyorum. Ava DuVernay’in başarılı yönetimiyle gözleri üzerine çektiği filmin şarkı dalında Oscar aldığını belirtmekte fayda var.

Klasik bir biyografi filminin özelliklerini taşımasından dolayı çok ileri gidemeyen ama işlediği temanın hakkını tam anlamıyla verebilen bir film olan “Selma”, Martin Luther King Jr.’ın Selma, Alabama’da tüm zorluklara rağmen düzenlediği özgürlük yürüyüşlerini konu alıyor. ABD tarihi açısından ırkçılıkla savaşın en önemli yürüyüşlerinden biri olan Selma yürüyüşünde polis tarafından siyahilere yapılan zulüm gerçekten oldukça üzücü ve etkileyici. Buna rağmen tablonun çok da yabancı olduğunu söylemek mümkün değil; çünkü özgür adı altında özgür olmayan ülkelerde de insanların kendi hakları için yürüyüş yapmaya çalıştıklarında başlarına ne geldiğini defalarca gördük. Yine de filmin bazı genellemelere başvurarak istediği özgünlüğü yakalayamadığının altını çizmek gerek. Bunlara en güzel örnek ise aşırı sağcı ve acımasız bir Teksas’lı politika adamı rolünde Tim Roth. Roth’un ortaya koyduğu Teksas’lı politikacı performansı bir yerden sonra çok yapay bir hal alıyor. Böyle bir rol için neden gerçekten Teksas’lı bir oyuncu seçmeyip İngiliz bir oyuncuyu tercih ettiklerini ben anlayamadım. Muhtemelen işin içinde maddi yetersizlikler bulunmakta.
“Selma”nın en büyük silahı kuşkusuz David Oyelowo. Harika bir Martin Luther King portresi çizen Oyelowo, filmin seviye atlamasını sağlayan en büyük özelliği. Konuşma aksanından kelime vurgularına rağmen tek kelimeyle şahane bir karakter ortaya koyan Oyelowo, nasıl olur da Oscar’a aday olamaz hala düşünüyorum. Buna rağmen zorlu bir erkek oyuncu kategorisi olduğunu söylemekte fayda var. Bunun yanında filmin diğer oyuncuları da kendilerine düşen görevi başarılı bir şekilde yerine getirirken bu filmde de karşımıza çıkan Oprah Winfrey’den bıktığımı da belirtmek isterim. ABD için bir ikon olan ve başarılarla dolu kariyerine bir de Oscar heykelciği ekleyebilsin diye ellerinden geleni yapan Hollywood’un bu sefer de başarılı olamaması beni çok mutlu etti. Buna rağmen Winfrey, en iyi film adaylığı sayesinde yine yapımcı dalında Oscar adaylığı aldı.
Filmin oyuncuları dışında işlediği temayı “12 Years a Slave”in aksine fazla ajitasyon yapmayarak anlatması benim oldukça hoşuma gitti; fakat filmin geneline hakim olan ağır tempo bir süre sonra anlatım problemlerini beraberinde getiriyor. Filmin ne kadar uzun olacağı her ne kadar yönetmenin uygun görmesine bağlı olsa da benim için filmin 10-15 dakika daha kısa olabileceği geçti. Teknik açıdan göze batan bir yanı olmayan filmin beni rahatsız eden bir diğer tarafı ise safran renginin hakim olduğu görüntü yönetimi oldu. Bu renge genellikle siyahi temanın hakim olduğu filmlerde rastladığımız görülmekte. Ortama ve bulunduğu döneme nostaljik ve sıcak bir hava katan bu tercihin pek benim zevkime uygun gitmediğini belirtmek isterim. Aynı renk doygunluğu geçen seneki “12 Years a Slave” ve “The Butler”da da vardı ve bu durumun devamlı ortaya çıkması artık göze batmaya başladı.

Sonuç olarak “Selma / Özgürlük Yürüyüşü” işlediği temanın hakkını bulunduğu sınırlar içerisinden verebilen başarılı bir biyografi filmi. Her ne kadar önceki özgürlük temalı filmlerde bulunan genellemelere yer verse de David Oyelowo’nun güçlü performansıyla seyirciyi etkilemesini bilen filmin önemli politik gelişmelere değinmesi gerçekten güzel.
Oscar Ödülleri
- En İyi Şarkı
Oscar Adaylıkları
- En İyi Film
Yönetmen: Ava DuVernay
Senaryo: Paul Webb
Oyuncular: David Oyelowo, Carmen Ejogo, Tim Roth
Görüntü Yönetimi: Bradford Young
Kurgu: Spencer Averick
Süre: 128 dk.
Ülke: ABD
NOT: B
Yorumlar