only-lovers-left-alive-poster-filmdoktoruVe geldik 2013’ün belki de son filmini incelemeye. Özellikle “Twilight / Alacakaranlık” (2008-2012) gibi ucuz örnekleriyle adı lekelenen vampir filmlerini bu işin ustası olarak varsaydığım Neil Jordan bile geçen seneki kendini tekrar eden “Byzantium”la (2013) temize çıkarmayı başaramamıştı. En son “Låt den rätte komma in / Let the Right One In / Gir Kanıma” (2008) sayesinde sadece vampir filmi değil aynı zamanda mükemmel bir saf ilk aşk metaforunu izleme şansı bulmuştum, onun dışında da son zamanlarda türünün herhangi bir başarılı örneğine rastladığımı hatırlamıyorum. İşte bu yüzden Jim Jarmush’un son filmi “Only Lovers Left Alive” benim için biraz da olsa önem taşıyordu.

İzlemek için doğru zamanı beklediğimden ötürü durmadan ertelediğim “Only Lovers Left Alive / Sadece Aşıklar Hayatta Kalır”, açıkçası benim için yılın en büyük sürprizi oldu. Bu filmi bu kadar beğeneceğimi hiç tahmin etmiyordum. Tabii bunun en önemli nedeni kuşkusuz filmin kült duruşu. Sanatsal referansların hakim olduğu ama önemli bunu seyircinin gözüne sokmadan yapmaya başaran film, bir yerden sonra sinema severlere harikulade bir seyir keyfi yaşatıyor. Jim Jarmush’un itinayla ele aldığı her karesinden belli olan filmin oyuncu tercihleri ise dört dörtlük. Kağıt üzerinde rollerine uymayacağını düşündüğüm Tilda Swinton ve Tom Hiddleston ikilisi filmde gerçekten inanılmaz bir kimya yakalamışlar.

Adam/Adem (Tom Hiddleston) ile Eve/Havva (Tilda Swinton)
Adam/Adem (Tom Hiddleston) ile Eve/Havva (Tilda Swinton)

Cannes Film Festivali’nde Grand Golden Rail Ödülü’yle ödüllendirilen “Sadece Aşıklar Hayatta Kalır”, uzun zamandır yaşayan birbirine aşık iki vampirin modern zamanla başa çıkmalarını ve bunu yaparken ne gibi zorluklar yaşadığını konu alıyor. İsimleri Adam/Âdem (Tom Hiddleston) ile Eve/Havva (Tilda Swinton) olan karakterlerinin isimlerinden de anlaşılacağı gibi referansların insanlığın başına gittiği filmde bir nevi modern zaman ilk insan hikayesinin anlatıldığını söylemek mümkün. İkisinin de gerçek insanlara saldırmamak için kendini zor tuttuğu hikayede insanları bir süre sonra yasak elma olarak görüyorsunuz. Hatta filmin trajikomik finalinde (Swinton ve Hiddleston’un beklenmedik derecede komik yüzleri) de sonuç bilinenden pek de farklı olmuyor. Zaten ünlü tarihi kişileri hikayesine dahil eden Jarmush, vampir Adem ile Havva’nın ve tabii arkadaşları Marlowe’un bu tarihi kişilerin ortaya çıkardığı önemli eserler (Schubert ve Shakespeare gibi) üzerindeki etkisinden de bahsetmeden geçmiyor.

Biri Tanca’da diğeri Detroit’te yaşayan sırasıyla Havva ile Adem, güvenilir kaynaklardan temin ettiği kanlarla hayatta kalmayı başaran iki melankolik vampir. Adem son zamanlarda hayatından iyice bıktığı için bir nevi depresif bir tutum içerisindeyken, Havva Adem’e olan bağılıyla öne çıkan hayattan zevk alabilen bir karakter izlenimi veriyor. Her ne kadar zıt gibi görünseler de benzer zevkleri sayesinde birbirlerine bağlı olan iki karakterin varoluş üzerine sohbetleri gerçekten görülmeye değer. Bu arada, karakterlerin tekrar tekrar dönen bir plak misali hayatlarını kamera hareketleriyle seyirciye aktarmayı da ihmal etmeyen Jarmush, cool karakterleri ve klas görüntü yönetimiyle filmin gizemli atmosferine eşsiz bir çekicilik katıyor.

Rumi’den Elif Şafak’a kadar her dönemden sayısız yazar isimine ve resimlerine rastladığımız filmin bu referans özelliği filmin kültürel yanını destekleyen unsurlardan. Bunu Jarmush’un kendi müzik grubu SQÜRL’ün bestelediği post-rock müzikleriyle seviye atlatan ünlü yönetmen, bir yerden sonra filmi adeta bir resitale çeviriyor. Belki post-rock’a bayıldığım içindir bilmem; açıkçası ben filmdeki müzik kullanımına tek kelimeyle bayıldım. Bir de buna Yasmine Hamdan tarafından seslendirilen Hal parçası eklenince serenat mükemmel bir şekilde sonlanıyor. Öte yandan, yukarıda kısaca bahsettiğim gibi filmin kadrosu gerçekten çok başarılı. Tom Hiddlestone’un nihilist olarak tanımlanabilecek bir vampiri dört dörtlük bir şekilde ekrana yansıttığı filmde ünlü oyuncu yeteneklerini sonunda göstermeye başlamış. Hiddlestone’a eşlik eden Tilda Swinton ise rolüne daha fazla uyamazdı açıkçası. Yüz hatları soluk renginin harika uyumu ve samimi performansıyla ön yargılarımı yerle bir etti.

Adam/Adem (Tom Hiddleston) ile Eve/Havva (Tilda Swinton)
Adam/Adem (Tom Hiddleston) ile Eve/Havva (Tilda Swinton)

Özetlemek gerekirse; iki melankolik vampirle post-modern bir Adem ile Havva hikayesini konu alan “Only Lovers Left Alive / Sadece Aşıklar Hayatta Kalır”, sadece Jim Jarmush’un değil aynı zamanda yılın da en iyi filmlerinden biri. Başroldeki Tom Hiddlestone ve Tilda Swinton’ın harikulade uyumuyla seyirciye kaliteli bir seyir keyfi sunan filmin müzikleri de tek kelimeyle muhteşem. Sanata dair referanslarıyla farkını ortaya koyan filmde hissedilen kült havasının ise filmin kendi hayran kitlelerini yaratacağının bir göstergesi olduğunu söyleyebiliriz.

Cannes Film Festivali Ödülleri

  • Grand Golden Rail

Cannes Film Festivali Adaylıkları

  • Critics Week Grand Prize
  • Golden Camera

Yönetmen: Jim Jarmusch
Senaryo: Jim Jarmusch
Oyuncular: Tilda Swinton, Tom Hiddleston, Mia Wasikowska
Orijinal Müzik: SQÜRL
Görüntü Yönetimi: Yorick Le Saux
Kurgu: Affonso Gonçalves
Süre: 104 dk.
Ülke: ABD

NOT: A-

Yorumlar

Loading Facebook Comments ...