33. İstanbul Film Festivali
33. İstanbul Film Festivali

field-of-dogs-filmdoktoru33. İstanbul Film Festivali tüm hızıyla devam ederken festivalin bu son haftasında festival filmlerini incelemeye kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bu seferki konuğumuz ise deneysel sinemaseverlerin beğenebileceği Polonya yapımı “Onirica: Field of Dogs / Köpeklerin Tarlası”.

Konusu dahi en ufak bir film olmadan izlediğim “Köpeklerin Tarlası”, açıkçası festivalin şu ana kadar en hayal kırıklığı yaratan filmi oldu benim için. Zaten daha başta sinema salonundaki bir türlü ayarlanamayan altyazı saçmalığından filmin böyle olacağını tahmin etmek gerekirdi. Polonyalı yönetmen Lech Majewski’nin teknik açıdan büyüleyici; fakat abartı sembolizmi ve başarısız yönetimi yüzünden zaman zaman gülünç filminin en azından ben de hiçbir etki yapamadığını belirtmeliyim. Yavaş temposu ve daha çok Polonya’yı ilgilendiren detaylarla seyirciyi yoğun bir bilgi trafiğinin altına sokan filmde oyunculukların performansı da fazlasıyla yetersiz.

Sanatsal Sahnelerden Biri
Sanatsal Sahnelerden Biri

Yıllar önce geçirdiği trafik kazası yüzünden sevgilisini kaybeden ve depresyona giren bir adamın uyku haplarıyla hayata tutunma çabasını ve geçmişiyle yüzleşmesini konu alan “Köpeklerin Tarlası”nda karakterimizin Tanrı’yı sorgulamaya başladığına tanıklık ediyoruz. Başına gelen olaylar yüzünden toplumdan izole olmuş, zamanını çoğunu uyuyarak geçiren karakterin hayatta sahip olduğu tek kişi halası; fakat ikilinin karakteristik açıdan birbirinden farklı olması durumu pozitif anlamda etkilememekte. Karakterin ne kiliseden ne de halasından hayata dair sorularının cevabını alamaması onun hayata dair olan kuşkularını gittikçe körüklerken, bağımlı olduğu uyku haplarına gitgide yenik düşmesi ise karakteri bir nevi trajik bir çizgiye sokuyor. Bu sırada, halası veya sokakta gördüğü hayat kadını gibi çevresinde bulunan insanların hayallerini ve hayal kırıklıklarına şahit olduğumuz filmde her bireyin aynı rüya misali sürrealist hareketlerine tanıklık ediyoruz.

Yönetmen Majewski’nin yarattığı ortamın kalitesi tartışılamayacak derecede fazla olduğunu belirtmek gerek; fakat bu kadar metaforun bir arada bulunması filmi “Holy Motors / Kutsal Motorlar” statüsüne ne yazık ki yükseltmemiş. Dikkatin tamamen sürrealist dünyaya verilip oyuncuların performanslarının es geçildiği filmde özellikle ana karakterin halasının ölüm hakkında ahkam kestiği sahne fazlasıyla başarısız. Karakterin raftan kitabı almasından kitaptan alıntı yapmak için sayfa açmasına kadar her şeyin amatörce ilerlediği bu sahnede rahatsız olmamak mümkün değil. Kilisenin su basması veya artistik sevişme sahnesi gibi zaman zaman etkileyici manzaralar seyirciye sunan filmdeki güvercinlerle başlayan metaforlar ise filmin en zayıf yanları. Bir yerden sonra gülmemek için kendinizi zor tutuyorsunuz. İşin içine fazlasıyla yavaş tempoda eklenince gerisini siz düşünün.

Kilise Sahnesi
Kilise Sahnesi

Deneysel sinemaseverlerin hoşlanacağı öğeler barındıran “Field of Dogs / Köpeklerin Tarlası”, yarattığı başarılı sürrealist atmosfere rağmen gereksiz ve abartı metaforlarla seyirciyi boğan bir film. Yavaş temposu ve başarısız oyuncu performanslarıyla festivalin zayıf filmlerinden biri olarak tanımlayabileceğim filmi severler mutlaka olacaktır. Öte yandan, bende ise pek bir etki yarattığını söyleyemeyeceğim.

Yönetmen: Lech Majewski
Senaryo: Lech Majewski
Süre: 96 dk.
Ülke: Polonya

NOT: F

Yorumlar

Loading Facebook Comments ...