Oscar sezonuna girdiğimiz şu zamanlarda Oscar’ın ağır topları artık görücüye çıkmaya başladı ve her sene olduğu gibi bu sene de Oscar’ın ve ABD’li eleştirmenlerin hoşuna giden belli başlı tür filmleri mevcut. Bu tarz filmlerin genellikle Amerika’nın kültürel öğelerine ve kahramanlıklarına dokunan filmler olduğunu göz önünde bulundurursak beğenilmesinde de yanlış bir şey yok. Sene başındaki “Boyhood / Çocukluk” buna verilecek en güzel örnek ve yıl bitimine yaklaştıkça bunun örneklerine daha da fazla şahit olacağız. Hatta savaş türünde bir örneğine şimdiden rastladık bile, yıl bitmeden bir diğer örneğine bile rastlamak mümkün.
Brad Pitt’in başrolünde oynadığı “Fury”, eli yüzü düzgün bir savaş filmi portresi çizse de yukarıda bahsettiğim hataya düştüğü için daha öteye gitmemekle beraber seyirciye de ne yazık ki yeni bir şey sunamayan bir savaş filmi olarak listeye adını yazdırıyor. Tema olarak yönetmen David Ayer’in 2012 yılındaki “End of Watch / Tehlikeli Takip” adlı filminin izinden giden filmde bu sefer Amerikan polisinin değil Amerikan askerinin yaşadığı zorluklar anlatılıyor. Sadece geçtiği zaman günümüz değil 1945 yılı, yani 2. Dünya Savaşı.

Komutan Wardaddy önderliğindeki 5 kişilik bir müfrezenin 2. Dünya Savaşı’nda Nazilere karşı verdiği amansız ve imkansız mücadelesini konu alan “Fury”, bizi defalarca izlediğimiz bir portreyle baş başa bırakıyor. Filmdeki karakterler bile çok klişe: İşin uzmanı bir komutan (Wardaddy), müfreze yeni katılmış savaş deneyimi olmayan ve bu duruma kısa sürede alışmak zorunda kalan bir er (Norman), Amerika’nın tek bir ulustan oluşmadığını seyirciye hatırlatan bir Meksikalı asker (Gordo), bunu yaparken Amerika’da Hristiyanlık ne kadar yaygın olduğunu da gösteren dindar bir üye (Bible) ve tabii ekibin olmazsa olmazı olan serseri bir karakter (Coon-Ass). Bunların da içinde bulundukları tankı (Fury) evleri gibi görecek kadar vatan sevgisi içinde birbirlerine ne kadar bağlı olduğunu unutmamak lazım. Hikayenin Norman etrafından dönüyor olmasına rağmen başrolünde Pitt olması sebebiyle aslında Wardaddy’i anlatan filmde Nazi’leri ne kadar kötü olduğuna “bir kere” daha değiniliyor.
Savaş filmi olması sebebiyle savaş bağımlılığını ve insanın vahşi yüzünü seyirciye sunan filmde bazı sahneler ise inanılmayacak derecede klişe ve gereksiz. Sırf Brad Pitt’in vücudunu göstermesi için yapılmış Alman kadın rehinelerin olduğu yemek sahnesini izlerken resmen gözlerimi devirdim. Wardaddy’nin sert mizacına rağmen aslında ne kadar iyi bir insan olduğunu göstermeye çalışıldığı bu sahnede Wardaddy ve Norman’ın izinsiz evlerini basmalarından rahatsız olmuş ve korkmuş bir Alman kızının 10 dakika geçmeden Norman’la istekli ve şehvetli bir şekilde ilişkiye girdiğine tanıklık ediyoruz. Buradan kısaca o yıllarda genç yaştaki Alman kızlarının evlerini işgal eden Amerikan askerlerinin çekiciliğine dayanamıyordu gibi gereksiz bir izlenim alıyorum ben. Bir de bu sahnenin devamında sofrayı basan arkadaşlarının kaba tavrına tepki veren bir ana karakter var. Çünkü yukarıda dediğim gibi Wardaddy görünümüne rağmen gerçek bir Amerikan kahramanı.
Savaş sahneleriyle keyifli sahneler seyirciye sunan “Fury”de karakterler arasındaki etkileşim güzel olmuş. En azından bir süre sonra sahnede gördüğümüz ekibi yadırgamıyoruz. Yalnız o final sahnesi… Bir final sahnesi herhalde anca bu kadar klişe olabilirdi. 5 kişinin 300 Spartalıya dönüştüğü bir final hayal edin. Filmi izlediyseniz zaten hayal etmenize gerek yok. Milyonlarca merminin kimseye zarar vermediği, koskoca 2. Dünya Savaşı tecrübesi olan yüzlerce Nazi askerinin hiçbir şey beceremeyip “beş” kişi tarafından darmadağın edildiği bu sahneyi ben ne yazık ki ciddiye alarak izleyemedim. Zaten sonunun da nasıl biteceği çok açık. Kurşunlar yiyen Brad Pitt’in gitgide Rambo’ya dönüştüğünü unutmayalım. Adamın yanında grenade/el bombası patlıyor adamın parçalanmış olması gereken vücudu filmin yıldızı olmasından ötürü tek parça… Bir de silahlardan çıkan Star Wars’taki lazer tabancalarını andıran renkli ışıklar (Nazilerinki mavi, Amerikalılarınki kırmızı) var. Tüm bu sırada arka fonda çalan Steven Price’ın müzikleri ise filmin pozitif tarafı olarak öne çıkıyor. Bu arada, Brad Pitt’in aksanı ve performansı bana aktörün “Inglourious Bastards / Soysuzlar Çetesi”ndeki (2009) Aldo Raine karakterini andırdı. “Fury”i ilk birkaç dakika sanki “Soysuzlar Çetesi”nin öncesini anlatıyormuş gibi izledim.

Sonuç olarak “Fury”, eli yüzü düzgün yapısına rağmen tüm klişeleri içinde barındıran ikinci sınıf bir Amerikan savaş filmi. Sürükleyici savaş sahneleriyle seyirciyi oyalayabilen filmde Brad Pitt ise genel olarak başarılı performansıyla filmi renk katıyor. Lazer tabancalarını andıran silah ateşleri pek hoşuma gitmese de savaş filmi sevenlerin ilgisini çekme şansı yüksek.
Yönetmen: David Ayer
Senaryo: David Ayer
Oyuncular: Brad Pitt, Shia LaBeouf, Logan Lerman
Orijinal Müzik: Steven Price
Görüntü Yönetimi: Roman Vasyanov
Kurgu: Jay Cassid, Dody Dorn
Süre: 134 dk.
Ülke: ABD
NOT: C-
Yorumlar