exodus-gods-and-kings-filmdoktoruYazıya başlamadan önce Ridley Scott,’ın tarzı ve vizyonuyla beni kendine hayran eden yönetmenler arasında olduğunu belirtmem gerek. “The Duellists / Düellocular” (1977), “Alien / Yaratık” (1979) ve “Blade Runner / Bıçak Sırtı” (1982) gibi başyapıtlarından sonra 80’lerin sonlarına doğru bu kalitesinden biraz uzaklaşan, 90’ların başında yine kendini hatırlatan ve 90’ların ortalarında yine zayıf filmlere imza atan Scott’la ilk tanışmam asıl geri dönüşü “Gladiator / Gladyatör”le (2000) oldu. Bu filmden sonra kariyerini incelemeye başladığım yönetmenin son yıllarda pek de kaliteli işlere imza atmaması beni ne yazık ki üzüyor. Her ne kadar “Prometheus”la (2012) yeni bir geri dönüşün sinyalini verse de Scott, geçen sene yine bu umutları söndürmeyi başarmıştı. Bu sene “Exodus: Gods and Kings / Exodus: Tanrılar ve Krallar” gibi türünde iyi olduğu bir filmi yöneteceğini duyduğumda Scott’ın artık tam anlamıyla geri döneceğini düşünüyordum. Sonuç ise beklediğimden farklı oldu.

1956 yılındaki 4 saatlik muazzam “The Ten Commandments / On Emir”in yeniden çevrimi olarak görebileceğimiz “Exodus: Tanrılar ve Krallar”, oldukça uzun bir hikayeyi finansal nedenlerden ötürü 2 buçuk saatte anlatmaya çalışmasından kaynaklı beklenilen Musa hikayesini seyirciye veremeyen bir film ne yazık ki. Finansal nedenlerden ötürü aynı “Kingdom of Heaven / Cennetin Krallığı” gibi yine stüdyo katliamına uğradığı apaçık ortada. İlk açıklandığında 4 saate yakın süresiyle şaşırtan filmin sonradan süresinin 2 buçuk saat olduğu açıklandığında zaten böyle bir şey olacağını anlamıştım. Buna rağmen hikayeyi “Tevrat”a olabildiğince sağdık kalarak anlatan Scott, kurgu odasında elinden gelenin en iyisini yaparak filmin özetini çıkarmış resmen.

Ramses (Joel Edgerton)
Ramses (Joel Edgerton)

Posteri ve fragmanıyla her ne kadar Scott’ın usta olduğu bir tür gibi gözükse de “Exodus”un sadece ilk yarım saati Scott’un tarzına uyduğunun altını çizmek isterim. Ondan bu filmin usta yönetmenin kariyeri açısından yanıltıcı bir özellik taşıdığını düşünüyorum. Açılıştaki harikulade bir şekilde koreografilenmiş savaş sahnesiyle kalitesini gösteren Scott’ın yönetmeni seven her seyirciye “İşte bu!” dedirttiğini düşünüyorum. Savaşın hemen ardından temponun da düşmeye başladığı filmde Musa’nın geçmişiyle ilgili gerçeklerin ortaya çıktığı sahneyle ise her şey bambaşka bir hal alıyor. “On Emir”in başında gördüğümüz sahnenin burada sadece sözle anlatılarak hayal kırıklığı yaşatan filmde bu noktadan itibaren her şey aynı bir özet gibi ilerliyor. Karakterler arasındaki duygusal temanın bir film için yeterince güçlü bir şekilde seyirciye yansıtamayan filmi izlerken açıkçası hiçbir karaktere kendimi duygusal olarak yakın hissedemedim. Hem de en sevdiğim aktörlerden biri olan Christian Bale’e rağmen. Sözde kardeş kadar yakın olmaları gereken Ramses’le Musa arasındaki güçlü bağı bir türlü filme yansıtamayan Scott’ın bu durumu yönetmenin kurgusu versiyonunda ne kadar düzeltebileceğini merak ediyorum.

Musa’nın sürülmesiyle tam bir özet halini alan filmde öncelikle Musa’nın özel hayatına ilişkin konular oldukça hızlı bir şekilde seyirciye sunuluyor. Scott’ın klişe bir yol tercih ederek filmin bu kısmını pek de önemsemediğini söylemek mümkün. Hatta “Cennetin Krallığı” zamanlarını hatırlayarak biraz doğu havası yakalamak için alakası olmasa da Türkçe bir parçaya bile yer vermiş. Musa’nın dağa çıkmasıyla asıl hikayeye geçiş yapan yönetmenin dini temalara ait cesur tercihleri ise ilgi çekmeyi başarıyor. Tanrı’nın çocuk olarak tasvir edildiği, Musa’nın insani yanlarının ortaya çıkarıldığı filmde tercih edilen gerçekçi yolu açıkçası ben beğendim. Mucizevi olayların olabildiğince bilimsel bir şekilde açıklanmaya çalışılması kafalardaki soru işaretlerine güzel bir açıklama getiriyor. Tabii bunu yaparken hepimizin beklediği o harikulade Musa efsanesine ne yazık ki tanıklık edemiyoruz ki bu durumun da beni bir yandan rahatsız ettiğini saklayamayacağım. Musa’nın sopasının yılana dönüştüğü ve Kızıldenizi ikiye böldüğü sahneleri bu zamanın teknolojisiyle görmek gerçekten çok istiyordum. Keşke yönetmenin kurgusunda bunları görebilsek, ama filmin genel havasına baktığımızda bunu görebileceğimizi inanmıyorum. İşte bu yüzden de “Exodus”, yönetmenin kurgusuna rağmen eksik olarak hatırlanmaya devam edecek gibime geliyor. Bu arada, sadece Charlton Heston’ın Kızıldenizi yardığı sahne bile “On Emir”i tekrardan izlemek için bir sebep olduğunu belirtmek gerek.

Kostüm tasarımlarının ve sanat yönetiminin Scott’ın önceki dönem filmlerinde olduğu gibi oldukça kaliteli olduğu film, teknik açıdan beklenileni veriyor. Görsel efektlerin sadece gerektiği zamanlarda kullanılması filmin artılarından. Alberto Iglesias’ın destansı Mısır temalı besteleri ise bilindik bir dizilime sahip olsa da filmin en başarılı bulduğum özelliklerinden. Filmin oyuncu kadrosu oldukça zengin, ama bunun hakkını pek verebildiğini söyleyemeyeceğim. Christian Bale, Musa rolünde oldukça başarılı. Oscar’lı aktörün daha önce İsa’yı da oynadığı düşününce de bu tarz bir filme çok uzak olmadığına şaşmamak lazım. Joel Edgerton karakterin temelinin atılamamasından kaynaklı bir sorunu var, yoksa rolünde sırıtmıyor; fakat filmdeki diğer aktörler oldukça silik. Özellikle Aaron Paul, Sigourney Weaver ve Ben Kingsley’nin varlığından şüphe ediyorsunuz. John Turturro ise firavun rolünde inanılmaz sırıtıyor. En azından bu rol için benim son tercihim bile olmazdı.

Musa (Christian Bale)
Musa (Christian Bale)

Sonuç olarak, harikulade başlayıp işlediği tema nedeniyle yarattığı epik beklentiyi karşılayamayan “Exodus: Gods and Kings / Exodus: Tanrılar ve Krallar”, süre bakımından stüdyonun kurbanı olmuş eksik bir film. Teknik açıdan beklenileni verse de senaryo açısından o destansı havayı seyirciye yansıtamayan filmde Christian Bale’ın ortaya koyduğu Musa portresi ise başarılı. Film hakkında sağlıklı yorum yapabilmek için Ridley Scott’ın yönetmen kurgusunu beklemenin yararlı olacağına inanıyorum.

Yönetmen: Ridley Scott
Senaryo: Adam Cooper, Bill Collage, Jeffrey Caine, Steven Zaillian
Oyuncular: Christian Bale, Joel Edgerton, Ben Kingsley, John Turturro, Aaron Paul, Sigourney Weaver
Orijinal Müzik: Alberto Iglesias
Görüntü Yönetimi: Dariusz Wolski
Kurgu: Billy Rich
Kostüm Tasarımı: Janty Yates
Süre: 150 dk.
Ülke: ABD, Birleşik Krallık

NOT: C

Yorumlar

Loading Facebook Comments ...