Rene Descartes’ın hayatından geçen önemli olayları oldukça güzel bir dille okuyucuya sunan Clarke’ın “Descartes”eseri, kavgacı, yalnız ama çağının çok ötesinde olan ünlü filozofun kartezyen felsefesini hayatıyla entegre bir şekilde okuyucuya sunuyor. Ebeveynleri olmadan büyütülen ve özel hayatıyla ilgili fazla bir yaşanmışlığı olmayan Descartes’ın Galileo’nun başına gelenler sebebiyle düşüncelerini açıklamadan her zaman çekinerek hayatını bitirmesi kitabın odak noktasında bulunuyor. Devrim niteliğindeki düşüncelerini korkusu sebebiyle skolastik felsefeye benzer bir şekilde açıklamaya çalışan ünlü filozofun kendi memleketinden ayrılıp yıllarca Hollanda’da yaşaması da zamanın şartlarını ortaya koyar nitelikte. Güneş merkezli güneş sistemini Galileo’dan bir tık önce bulmasına rağmen ölümünden sonra ortaya çıkan ilk eseri “Dünya”nın yanı sıra oldukça meşhur “Meditasyonlar” ve “İlkeler” kitaplarını analiz ederek okucuyuya sunan eser ünlü filozofu daha iyi anlamak için kesinlikle okunması gereken eserlerden biri. Zaman zaman Hobbes’la olan tartışmalarını da okuma şansı bulduğumuz eserin sonlarına doğru sahneye giren Pascal ise bu kitaptan sonra hangi yazarı okumanız gerektiğinin işaretini veriyor. Kartezyen felsefenin temelinde bulunan “Düşünüyorum; öyleyse varım.” sözüyle beden ile ruhun birbirinden ayrı olmasına rağmen beyin ile etkiletişime geçtiğini belirten Descartes, metafizikten sıyrılıp daha rasyonel bir düşünceyi öne çıkarması doğal olarak beraberinde kilise suçlamalarını da getiriyor. Hobbes’un aksine inzivada bir hayat geçiren ve değeri sonradan anlaşılan Descartes’ın hayatı belki çok mucizevi şeyler barındırmıyor, ama yaşadıkları insanlığın kat ettiği yol konusunda etkileyici bilgiler barındırıyor.
Descartes (2006)

Yorumlar