Karakterleri ve olay örgüsüyle belki de en olgun Christopher Marlowe oyunu olan “Büyük Timurlenk I-II / Tamburlaine, The Great I-II”, dramatik yapısıyla en azından finaline kadar ağırlığına koruyan Shakespeare’le yarışacak derecede başarılı epik bir oyun örneği. İlk yarısıyla Timur’un yükselişini konu alan “Timurlenk I”i aslında “Bayezid I” tragedyası olarak adlandırmak daha doğru olabilir. Mısır Kralı’nın kızı Zenocrate’i esir alan Timurlenk’in Pers imparatoru Mycetes’in kardeşi Cosroe’yla bir olarak imparatoru yendiği oyunda Cosroe’yiu de saf dışı bırakarak imparatorluk koltuğuna oturan çılgın bir lideri tanıma şansı buluyoruz. Ardından tüm hızıyla Bayezid’ı yenen Timur’un esir düşen sultanı ayaklık olarak kullanması ve Bayezid’ın başını zindan demirlerine vurarak intihar etmesi oyunun tragedya olarak zirvesini oluşturuyor.

İkinci bölümüyle diğer tragedyalardan farklı bir karakter düşüşüne tanıklık ettiğimizi söyleyebilirim ki oyunun en büyük problemi de buradan kaynaklanıyor. Karşısında birleşen tüm düşmanlarını yenmeye devam eden karakterin oğullarından birini korkak diye öldürmesiyle Marlowe, karakterin deliliğini gözler önüne sürüyor. En son Kur’an’a küfredecek kadar ileri giderek kendini Tanrı ilan eden Timur’un hasta olarak ölmesi ise ne yazık ki tragedyayı yeterince vurucu yapamıyor. Burada tabii problemin nedeni olay örgüsünden çok seçilen tarihi kişilik. Sonuçta karakterin gerçekte de başına gelen bunlar. Buna rağmen, epik sahneleri ve karakterin finale kadar yaptıklarıyla okuduğum en keyifli ve en güçlü Marlowe eseri olan “Büyük Timurlenk I-II” oyununun kesinlikle okunması gereken güçlü İngiliz oyunlarından biri olduğunu düşünüyorum.

Yorumlar

Loading Facebook Comments ...