Jason ve Altın Post efsanesini destansı şiir diliyle kaleme alan “Argonautika”, Homeros’un izin gitmesine rağmen dize sayısının azlığıyla daha çok Aristoteles’in “Poetica”da tanımladığı sanat tanımına uyan bir eser. Olay örgüsünün oldukça sürükleyici bir şekilde kurgulandığı hikaye “İlyada”dan ve “Medea”dan önce geçiyor. Hak ettiği tahtı alabilmek için Altın Post’u Kolhis’ten çalmakla görevlendirilen Jason’ın Achilles’in babası Peleus, Herakles ve Orpheus’un bulunduğu bir ekiple çıktığı yolculukta aynı “Odysseus” gibi birbirinden sürükleyici serüvenlere tanıklık ediyoruz. Hikayenin kırılma noktası ise Jason ile Kolhis kralı Aetes’in kızı Medea arasında başlayan aşk. Jason’a olan aşkı sebebiyle Aetes’in verdiği imkansız görevi geçmesine yardım eden Medea’nın aşkı uğruna babasına ihanet etmesi ve Argo gemisiyle Jason’ın memleketine dönmesi gerçekten etkileyici. Buna ek olarak, ikilinin arasında yaşanan diyaloglar sayesinde Euripides ve Seneca’nın “Medea” eserindeki olaylar daha çok anlam kazanıyor. Sonuç olarak, Homeros ve Vergilius’un destansı şiirlerinin çarpıcılığını taşıyamasa da sanat tarihine yön veren bir destan olan “Argonautika”, her edebiyatın severin göz atmasını düşündüğüm oldukça değerli bir eser.

Yorumlar

Loading Facebook Comments ...