2013’ün kuşkusuz en merak edilen filmlerinden biriydi “Le Passe / The Past / Geçmiş”. 2012 yılında Yabancı Dilde En İyi Film Oscar’ını alan ve bir sürü sinema listesinin zirvesine yerleşmeyi başaran “Jodaeiye Nader az Simin / A Separation / Bir Ayrılık”la gözleri üzerine çeken Asghar Farhadi yönetmenlik koltuğunda oturması bunun en büyük nedeniydi tabii ki. Kadrosuna bu sefer Oscar adayı Bérénice Bejo’u da katan İranlı yönetmenin Fransızca çekmeyi uygun gördüğü filminin 66. Cannes Film Festivali’nin ağır toplarından biri olduğunu belirtmeye gerek bile yok. Altın Palmiye’yi her ne kadar “La vie d’Adèle / Blue Is the Warmest Color / Mavi En Sıcak Renktir”e kaptırmış olsa da Farhadi’nin son filmi beğenilmiş ki film En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’yle ödüllendirildi. Fakat buna rağmen filmin ünlü sinemacının bir önceki filmine göre bir tık geride kaldığı gerçeğini görmezden gelemeyiz.
Başrollerinde Bérénice Bejo, Tahar Rahim ve Ali Mosaffa’nın oynadığı “Geçmiş”, “Bir Ayrılık”la aynı sularda yüzen başarılı bir dram örneği. Farhadi’nin yine ayrılık temasını konu aldığı filmde bu sefer biraz daha farklı bir ayrılık olayına tanıklık ediyoruz. Kamerasını biraz daha profesyonelleştirmesine rağmen dinamik kamera kullanımını azaltan yönetmenin bu tutumu filmin diyalog sahnelerinde etkisini gösteriyor. Buna rağmen yine inandırıcı diyaloglara imza atan Farhadi, kariyerine bir başka başarılı bir film daha ekliyor. Filmde öne çıkan oyuncu ise zaten yukarıdan da anlaşılacağı gibi 2011 yılında “The Artist”le Oscar’a aday olan Bérénice Bejo.

Mesleği yüzünden çocukları ve karısı Marie’den uzaklara giden Ahmad, bu neden dolayı ayrılmak isteyen karısı Marie’nin isteği üzerine işi bitince evine geri döner. Bu sırada karısının Samir’le ilişkisi olduğunu öğrenen Ahmad, çocukları, karısı ve Marie’nin erkek arkadaşı Samir’le aynı evi paylaşmak gibi kendini ilginç bir durumun içinde bulur. Bu durumu istemeyerek de olsa kabul eden Ahmad, bir yandan eski karısıyla yarım kalan ilişkisini tartışırken diğer yandan da çocuklarına babalık ederek onların sorunlarını dinler. Kızı Lucie’nin Samir’i kesinlikle istemediğini farkeden Ahmad, olayın daha derinine inmeye karar verir ve Samir’in evli olduğunu; fakat karısının komada olduğunu farkeder. Bunun üzerine olayların daha karmaşık hale geldiği hikayede asıl dönüm noktası ise Samir’in karısının komaya neden girdiği sorusunun muallak cevabında. Büyük kızının Samir’i aslında niye istemediğini yakın zamanda anlayacak olan Ahmad, kendini bir ikilemin daha içinde bulacaktır.
Farhadi’nin “Bir Ayrılık”la başladığı boşanma temasını biraz daha farklı bir açıdan ele alan “Geçmiş”, adından da anlaşılacağı gibi karakterlerin geçmişleriyle yüzleşmelerini konu alıyor diyebiliriz. Marie ve Ahmad’ın aynı bir batalık gibi saplandıkları yarım kalmış evlilikleri bir yandan seyirciyi meşgul ederken Samir’in komadaki karısını unutamadığını, Ahmad’ın büyük kızının ise belli bir nedenden ötürü vicdan azabı çektiğini görüyoruz. İnsanların içinde bulundukları sorunu çözmek yerine daha karmaşık hale getirdiklerine bir kez tanıklık ettiğimiz filmde belki “Bir Ayrılık”ta olduğu kadar gergin diyaloglar yok, ama bu demek değil ki başarılı değil. Tam tersine Farhadi yine oldukça başarılı bir tiyatral sekanslara imza atmış. Ebeveynlerin bencil davranışları yüzünden çocukların her zamanki gibi ortada kaldığı bir ayrılık hikayesini anlatan Farhadi, bu arada Samir’in hikayesiyle bu sefer tema anlamında sınırlarını biraz daha genişletiyor. Karısının başına gelenler yüzünden hayata tutunmakta zorlanan Samir’in Marie’yle olan ilişkisine derinden bakarak karakterlerin iç yüzlerini görebiliyoruz. Örnek olarak Samir Marie’yle olan ilişkisine sırf karısına benzediği için devam ettirirken, Marie ise Samir’le olan ilişkisini sanki Ahmad’tan intikam almak istercesine yön veriyor. Kısaca karakterlerin hepsinin aynı evde kalması bile bu planın bir parçası. Bu arada Samir’in çalışanıyla olan iletişimi ise filmin sürpriz etkeni olarak göze çarpıyor. Zaten “Geçmiş”i “Bir Ayrılık”tan ayıran en önemli özellikte bu etkenle beraber gelen harikulade final. Hatırladıkça tüylerim diken diken oluyor.
Yukarıda bahsettiğim gibi Farhadi’nin alışkın olduğumuz tekniğinden biraz uzak olan “Geçmiş”, yönetmenin teknik anlamda en iyi işi diyebiliriz. Yine de “Bir Ayrılık”ı bu filmin üzerine tercih ederim orası ayrı. Buna rağmen oldukça başarılı bir yönetim sergileyen Farhadi, filmlerinde kullandığı dil ne olursa olsun bu işi başaracağını göstermiş. Yakın zamanda ünlü İranlı yönetmen Abbas Kiarostami’nin Fransızca’dan Japoncaya geçtiğini düşünürsek Farhadi’nin bu tercihini pek de yadırgamamak lazım. Öte yandan, Bérénice Bejo filmin en öne çıkan yıldızı olmasına rağmen Ali Mosaffa’yı de oldukça beğendiğimi belirtmek isterim. “Un Prophète / A Prophet / Yeraltı Peygamberi” (2009) filmiyle ünlenen Tahar Rahim ise üzerine düşen görevi yerine getirmiş.

Sonuç olara yönetmen Asghar Farhadi’nin bir önceki Oscar’lı filmi “Bir Ayrılık” kadar olmamasına rağmen oldukça başarılı bir dram örneği ortayan koyan “Le Passe / The Past / Geçmiş”, ayrılık durumuna biraz daha farklı açılardan ele alan bir film. Farhadi’nin etkili diyaloglarının hakim olduğu filmde Bérénice Bejo ve Ali Mosaffa arasındaki kimya ise bir o kadar uyumlu.
66. Cannes Film Festivali Ödülleri
- En İyi Kadın Oyuncu: Bérénice Bejo
- Ekümenik Jüri Ödülü
66. Cannes Film Festivali Adaylıkları
- Altın Palmiye
Yönetmen: Asghar Farhadi
Senaryo: Asghar Farhadi
Oyuncular: Bérénice Bejo, Tahar Rahim, Ali Mosaffa
Orijinal Müzik: Evgueni Galperine, Youli Galperine
Görüntü Yönetimi: Mahmoud Kalari
Kurgu: Juliette Welfling
Prodüksiyon Tasarımı: Claude Lenoir
Süre: 130 dk.
Ülke: İran, Fransa
NOT: A-
Yorumlar