Frank Miller’ın 1986 yılında yazdığı bir Batman klasiği olan “Batman: The Dark Knight Returns” (Batman: Kara Şövalye Dönüyor) çizgi romanından uyarlanan ve iki bölüm halinde izleyiciyle buluşan “Batman: Kara Şövalye Dönüyor”, özellikle içeriği ve çizimleriyle 2012 ve 2013’ün en iyi animasyonların biri. 55 yaşındaki emekli Bruce Wayne’in tekrardan suçla savaşmak için kostümüne büründüğü filmdeki en güzel şeylerden biri de filmin realizm ve müzikleri açısından Christopher Nolan’ın “The Dark Knight” (Kara Şövalye) üçlemesinin izlerini taşıması ki, Nolan’ın üçlemesinin ilham kaynaklarından biri de zaten bu çizgi romandır. Seslendirme kadrosunda Peter Weller ve Ariel Winter gibi isimleri bulunduran filmin en öne çıkan ismi ise Joker’i seslendiren “Lost” diziyle tanıdığımız Michael Emerson. Şimdi film analizine geçeceğimizden ötürü eleştiriyi filmi izledikten veya çizgi romanı okuduktan sonra okumanızı öneririm, ama filmi o kadar önemsemiyorsanız, buyrun devam edelim.

Frank Miller’ın çizimlerini eksiksiz bir şekilde ekrana taşıyan “Batman: Kara Şövalye Dönüyor”un ilk bölümünde Batman’in Gotham’ı sarmış mutant çetesiyle olan savaşına tanıklık ediyoruz. 55 yaşında olduğu için eskisi kadar hızlı olmayan Batman’in elinden gelenin en iyisini yaptığı filmde karakterin yükselişi bir nevi “The Dark Knight Rises”ı (Kara Şövalye Yükseliyor) hatırlatırken, Joker’in filmdeki yokluğuna da açıklık getiriyor adeta. İlk bölümde ikinci bölüm kadar rolü olmayan Joker’in sırf Batman ortada olmadığı için depresyona girdiğini ve sessiz sakin bir şekilde bir gün Batman’in ortaya çıkmasını beklediği sahneler Joker ile Batman arasındaki harika bağı resmen seyircinin gözleri önüne seriyor. Öte yandan, estetik ameliyatla yaraları iyileşen Harvey Dent’in aslında hala kötü biri olduğunu gösterdiği sahneyle film, Dent’in kötü olmasının nedeninin dış görünüşünden bağımsız olduğuna dikkat çekiyor. James Gordon’ın artık emekli olduğu, Alfred’in ise oldukça yaşlandığı hikayede ailesinin ve ikinci Robin olan Jason Todd’un ölümlerinin Wayne üzerinde bıraktığı travmaya da değinilmesi oldukça hoş. Bu arada filmde Batman’in mutant lideriyle dövüştüğü sahne ise gerçekten 2012’nin en iyi sahneleri arasında. Özellikle Batman’in “Anlamıyorsun evlat. Burası çamur çukuru değil. Burası ameliyat masası ve ben de cerrahım.” repliğine çizgi romanı okuduğum zamanki gibi yine bayıldım.
“Batman: Kara Şövalye Dönüyor”un ikinci bölümünde ise Batman ile Joker arasındaki son savaşı seyirciyle buluştururken ciddi politik göndermeleri de odağında bulunduruyor. Batman’in ortaya çıkmasıyla adeta hayata dönen Joker’in Batman ve kendisi için hazırladığı ortak sonu aynı deli gibi aşık bir sevgili edasıyla hazırladığı filmde Batman ile Joker arasındaki ilişkiden etkilenmemek elde değil. Joker seslendirmesini Mark Hamill’den devralan Michael Emerson’ın harika bir şekilde seslendirdiği Joker’in sosyopatlık derecesini bu kadar şiddetli hiçbir animasyonda görmediğinize emin olabilirsiniz. Batman’den kaçarken lünaparkta aşk tüneline giren Joker’in tüneldeki insanları özür dileyerek vurduğu sahneyle mükemmel bir sahne açılışına imza atan animasyonda ardından gelen Batman ile Joker düellosu ise tek kelimeyle mükemmel. Şimdiden 2013’ün en iyi sahnelerine arasına girmeyi garantilediğini düşündüğüm bu sahnede aynı yapboz gibi birbirlerini tamamlayan iki zıt karakterin aralarındaki ilginç ilişkiye şiddetli bir şekilde tanıklık ediyoruz. Ayrıca, bu sahnenin bir aşk tünelinde geçtiğine dikkat çekmek istiyorum. Yukarıda da bahsettiğim Batman ile Joker arasındaki aşkvari ilişkiyi anlatmak için açıkçası daha güzel bir yer olamazdı. Buradan da Frank Miller’ın gerçek bir Batman hayranı olduğunu söyleyemek mümkün.
Filmin ikinci yarısında ise ABD başkanı tarafından sözde dünya barışı adına aynı bir kukla gibi kullanılan Superman’in yine başkan isteği üzerine Batman’i durdurmasını izliyoruz. ABD’nin Sovyetler Birliği arasındaki ilişkisine odaklanarak hala “Soğuk Savaş”ın izlerini taşıdığına gördüğümüz filmde insanları kurtarmak için an diçen Superman’in savaş yüzünden nasıl bir canavara dönüştüğüne de tanıklık ediyoruz. Hatta Miller, bu durumu nükleer bombanın patladığı sahneyle metaforik bir şekilde ortaya koyuyor. Tabii bu sırada emirlere güvenen insanların işlediği suçlara da dikkat çekmeden edememiş. Öte yandan, filmin sonundaki Superman ile Batman düellosu ise gerçekten harikulade. Süper güçleri olan bir uzaylıyla hiçbir özel gücü bulunmayan Batman nasıl dövüşür ki sakın demeyin; çünkü Miller gerçekçiliği elinden kesinlikle bırakmıyor. Yine harika bir replikle sahneyi sonlandıran Miller’ın Bruce Wayne için sunduğu hocası Ra’s al Ghul’vari yol ise takdire şayan. Bu arada, Christopher Drake’in harika müziklerini de kesinlikle unutmamak gerek. Drake sayesinde sahnelere katılan derinlik oldukça fazla. Özellikle Joker ile Batman’in aşk tünelindeki sahnesinde çalan parça gerçekten kalp burkuyor.

Özetlemek gerekirse; Frank Miller’ın aynı adlı çizgi romanından iki bölüm halinde kusursuz bir şekilde uyarlanan “Batman: The Dark Knight Returns” (Batman: Kara Şövalye Dönüyor), 2012 ve 2013’ün en iyi animasyonlarından biri. Çiziminden renklerine kadar çizgi romanın her özelliğini olduğu gibi taşıyan filmin en güzel tarafı ise Bruce Wayne’in hikayesine mükemmel bir devam sağlaması. Ayrıca, Peter Weller ve Michael Emerson’ın harika seslendirmeleriyle Joker ile Batman’in sevgili vari ilişkisine bambaşka bir boyut kazandıran filmde yapılan politik eleştiriler de oldukça başarılı.
Yönetmen: Jay Oliva
Senaryo: Bob Goodman (senaryo), Bob Kane (karakterler), Frank Miller (çizgi roman)
Oyuncular: Peter Weller, Ariel Winter, David Selby, Michael Emerson
Orijinal Müzik: Christopher Drake
Süre: 152 dk.
Ülke: ABD
NOT: A-/A
Yorumlar