Filmekimi 2014
Filmekimi 2014

mommy-filmdoktoru2014 Cannes Film Festivali’nde yarışan önemli filmlerin 13. Filmekimi sayesinde seyirciyle buluştuğu geçtiğimiz günlerde bu senenin en merak edilen filmlerinden biri olan Xavier Dolan’ın Jüri Özel Ödülü’yle ödüllendirilen son filmi “Mommy / Anneciğim” Filmekimi maceramın kapanış filmiydi.

Xavier Dolan’ın parlak kariyerinden söz etmeye gerek yok. 25 yaşında olmasına rağmen şimdiden 5 filmi yazıp yönetmiş Dolan, kendine has eşsiz tarzı ve hayatından parçalar koyduğu hikayeleriyle kısa sürede büyük bir hayran kitlesi edindi. 87. Akademi Ödülleri’nde Kanada’yı temsil edecek son filmi de yine Dolan severleri ve hayranlarını memnun edecek bir film olarak karşımıza çıkıyor. Tekniğiyle yine kendine hayran bırakan bir filme imza atan Dolan, klişe olmasına rağmen genel olarak başarılı bir anne-oğul dramıyla seyirciyi baş başa bırakıyor. “Tom à la Ferme / Tom at the Farm / Tom Çiftlikte”nin aksine klasik şarkı destekli ağır çekimleri ve seyirciyi diyaloga boğan metniyle tam bir Dolan filmi görüntüsü ortaya koyan filmin oyuncu kadrosunda ise Anne Dorval, Suzanne Clément ve Antoine-Olivier Pilon bulunuyor. Yazıda sürpriz bozan niteliğinde bir takım detaylara yer vereceğimden yazıyı filmi izledikten sonra okumanızı öneririm.

Diane ve Steve (Antoine Olivier Pilon)
Diane ve Steve (Antoine Olivier Pilon)

Dul Diane “Die” Després’le (Anne Dorval) şiddet eğilimli hiperaktif oğlu Steve’le (Antoine Olivier Pilon) aralarındaki karşılıksız, kırılmaz ve sonsuz sevgiyi konu alan “Anneciğim”de Steve kaldığı yatılı okuldan atılmış olduğu için bir süre annesiyle yaşamak zorundadır. Diane başlarda olayları kontrol edebiliyor gibi görünse de Steve’i kontrol altında tutmakta çok zorlanır. Kendine ve Steve’a bakmak için bir yandan iş aramakla uğraşan Diane’in bu sırada tanıştığı konuşma zorluğu çeken Kyla’la (Suzanne Clément) arkadaş olması karakteri küllerinden yeniden doğmasına neden olur adeta.

Kendine has tekniği ve temasıyla Dolan sinemasının herkese uygun olmadığını düşünüyorum. Dolan’ın ne kadar yetenekli olduğuna şüphe yok, ama yönetmenin sinema tarzının ne yazık ki bana biraz uzak kaldığını söylemek isterim. Filmlerini beğeniyorum; hatta lens kullanımına hayranım; fakat Dolan’ın uzun ağır çekimleri, abartı müzik kullanımı ve marjinal kadraj seçimi için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. “Tom Çiftlikte”de daha farklı bir Dolan gördüğümde aslında çok sevinmiştim, ama “Anneciğim”de görüldüğü üzere bu sadece tek seferlik olduğunu anladım. Sıradan ve klişe hikayeleri sıra dışı bir şekilde ekrana taşımayı bilen Dolan’ın son filmi de başından sonuna kadar tam bir Dolan filmi. Bu yüzdendir ki “Mommy”nin ben de o kadar derin bir etki yarattığını söyleyemeyeceğim. Buna rağmen Dolan’ın en başarılı filmlerinden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Yukarıda da bahsettiğim gibi “Anneciğim”in klişe yapısı filmin en rahatsız olduğum noktalarından biri. Dolan’ın bunu anlatış tarzı ise yakın plan çekimleri ve yine marjinal bir kadraj tercihiyle (1:1) olabildiğince orijinal ve sürükleyici. Yalnız 139 dakikalık filmin ilk iki saati tam bir pembe dizi kıvamında ilerliyor. Özellikle Kyla’nın Diane ve Steve’in hayatına dahil olmasıyla beraber… Hatta Steve’in Celine Dion’un “On Ne Change Pas” parçasıyla dans ettiği sahnede bir an kendimi Latin Amerika pembe dizisi izliyormuş gibi hissettim ve çok gereksiz buldum. Kyla’la Diane’in arasındaki ilişki ilerledikçe bu havanın daha yoğun hissedildiği filmde Steve’in olduğu sahneler üçlünün içinde bulunduğu “kusurlu” peri masalını ortaya koymakta. Ve tam bir anda Dolan’ın Steve’le kadrajı açması film içerisinde oldukça güzel bir etki yapıyor. Kuşkusuz bu sahne Dolan severler tarafından uzunca bir süre övülecektir.

Steve’in Diane arasındaki anne-oğul ilişkisi ise son yarım saatle klişe haline geliyor. İkilinin gittikçe güçlenen bağlarının ardından gelen klişe “ayrılma” olgusu bu filmde de mevcut. Hatta Kyla’yla Diane’in arasındaki ilişkiyi ve Kyla’nın Steve’le olan iletişimini de göz önünde bulundurursak filmde bir değil iki değil tam tamına üç tane ayrılık hikayesine tanıklık ettiğimiz söylenebilir. Olayların tahmin edildiği gibi ilerlediği filmin asıl klişe noktası ise ne yazık ki finali. Zaten filmin başında beri tahmin ettiğimiz bir olayın filmin tam finalinden 2 dakika öncesinden açık bir şekilde seyirciye hissettirilmesi ve kapanışı “money shot”ı keserek yapması en azından bende pek bir etki yapmadı. Buna rağmen çekim tekniğini ve renklendirmesini oldukça beğendiğimi belirtmeliyim.

Filmin en beğendiğim yanı ise Diane ile Steve arasındaki sıra dışı anne-oğul ilişkisi. Zaten filmin özgün yapısı da buradan kaynaklanıyor; Dolan’ın ortaya koyduğu karakterlerin içinde bulunduğu durum her zaman rastlayacağımız bir durum değil. Annesini her şeyden çok seven Steve’in öfkeden delirerek annesine saldırması veya annesinin öfkesine maruz kalmasının ardından elleriyle dudaklarını tutarak dudaklarından öper gibi yapması filmin etkileyici unsurların başında geliyor. Oğlu ne olursa olsun onu sevmekten bir an bile vazgeçmeyen Diane’in içinde bulunduğu ızdırabı seyirci olarak biz hissediyoruz.

Filmdeki oyuncu performanslarına gelirsek önceki filmlerinde olduğu gibi Dolan abartısı bu filmde de mevcut. Yani “Laurence Anyways”de olduğu gibi desibeli yüksek bir film sizi bekliyor. Bir de tabii bununla beraber gelen abartı performanslar da görmek mümkün. Filmde ben Diane’a hayat veren Anne Dorval’ı beğendim. Filmin başından zorlu rolünün üstünden başarılı bir şekilde kalkıyor ta ki abartı mimilerine kurban olduğu Kyla’yla yaptığı son konuşmaya kadar. Öte yandan, filmin ana karakteri Steve’i canlandıran Antoine Olivier Pilon, karakterinin olması gerektiği kadar gıcık bir performans sergileyerek genel olarak inandırıcı bir görüntü çiziyor. Karakteri gereği durmadan bağırıp çağıran Pilon’un performansının bir yerden sonra göze battığını söyleyebilirim. Filmin en zayıf halkası ise bana kalır Kyla karakteriyle Suzanne Clément. Aynı “Laurence Anyways”de olduğu gibi karakterini abartarak canlandıran Clement, “Laurence Anyways”deki abartı bağrışmalarını bu filmdeki abartı mimiklerine bırakmış. Kısaca, ben Clement’i beğenmedim, sanırım Clement’le yıldızım pek barışmayacak.

Diane "Die" Després (Anne Dorval)
Diane “Die” Després (Anne Dorval)

Toparlamak gerekirse “Mommy / Anneciğim”le sıradan bir anne-oğul ilişkisini sıra dışı bir şekilde seyirciye sunmayı başaran Xavier Dolan, klişe hikaye örgüsüne rağmen yılın başarılı filmlerinden birine imza atıyor. Lens kullanımıyla yine kendine hayran bırakan Dolan’ın kendine has anlatım stiliyle hayranlarını ve sevenlerini fazlasıyla memnun edecektir.

2014 Cannes Film Festivali Ödülleri

  • Jüri Özel Ödülü

2014 Cannes Film Festivali Adaylıkları

  • Altın Palmiye

Yönetmen: Xavier Dolan
Senaryo: Xavier Dolan
Oyuncular: Anne Dorval, Suzanne Clément, Antoine-Olivier Pilon
Görüntü Yönetimi: André Turpin
Kurgu: Xavier Dolan
Süre: 139 dk.
Ülke: Kanada

NOT: B

Yorumlar

Loading Facebook Comments ...