lo-imposible-filmdoktoruJuan Antonio Bayona yönetmenliğindeki İspanya yapımı “Lo Imposible” ingilizcesiyle “The Impossibe / Kıyamet Günü”, 2004 yılında Hint Okyanusu’nda gerçekleşen tsunaminin bireyler üzerindeki etkisini realistik bir şekilde anlatan başarılı bir felaket filmi olarak karşımıza çıkıyor. O sıralarda Tayland’da tatil yapan Amerikalı Maria Belon (Naomi Watts) ve ailesinin gerçek hayat hikayesine odaklanan film, ilk yarısında insanların hayatta kalma savaşını tüm çarpıcılığıyla ortaya koyarken, ikinci yarısında ise sırtını klişelere vererek kendinden ödün veriyor. Naomi Watts ve Ewan McGregor’un etkileyici performanslarıyla göz doldurduğu filmde Watts’ın En İyi Kadın Oyuncu dalında Altın Küre (ve muhtemel Oscar) adaylığı bulunmakta.

Clint Eastwood’un yönettiği “Hereafter / Öteki Dünya” (2012) filminde tamamı görsel efekt yardımıyla yaratılan tsunaminin aksine görsel efektleri minimum tutan “Kıyamet Günü”, diğer felaket filmlerine göre daha gerçekçi bir tablo çizmesi filmin en büyük artısı. Doğal olarak bu da filmi kendi türünde ayrı bir yere sahip olmasını sağlıyor. 26 Aralık 2004 yılında gerçekleşen 21. yüzyılın en korkunç felaketlerinden birinin insanoğlu üzerindeki mental ve fiziki etkisini tam anlamıyla seyirciye hissettirebilen filmde Maria’nın sürüklendiği sahne ise yılın en başarılı sahnelerinden biri. Seyirciye aynı “Flight / Uçuş” (2012) gibi nefes kesen anlar sunan “Kıyamet Günü”nde Maria ve oğlu Lucas’ın su içindeki mücadelesi gerçekten kan dondurucu.

Henry (Ewan McGregor), Maria (Naomi Watts), Lucas (Tom Holland), Thomas, Simon
Henry (Ewan McGregor), Maria (Naomi Watts), Lucas (Tom Holland), Thomas, Simon

Tsunami sonrası yaralanmaları ve ölümleri çarpıcı bir şekilde beyaz perdeye taşıyan “Kıyamet Günü”, bu sahnelerle özellikle benim gibi 17 Ağustos Depremi’ni merkeze yakın yaşamış seyirciye benzer enkaz manzaraları sunması karakterlerle empati kurmayı (tam olmasa da) bir nevi kolaylaştırıyor. Hikaye her ne kadar Maria’nın ailesine odaklansa da filmin diğer insanların trajedilerini de zaman zaman seyirciye göstemesi filmi az da olsa küreselleştiriyor. İnsanların ülke veya din farkı gözetmeksizin birbirlerine yardım ettiği filmde bu tür felaketlerin toplum üzerine etkisine de güzel değinilmiş. Ayrıca, yönetmen Bayona’nın filmdeki duygusal dengeyi sağlaması “Kıyamet Günü”nü üst seviyelere taşımakta; çünkü filmde anlatım ne zaman farklı bir karaktere geçse diğer karakterin durumunu merak etmemek elde değil, bu da bana kalırsa filmi sürükleyici yapan en büyük unsur.

Gelelim filmin gücünü kaybettiği ikinci yarısına. Henry’nin (Ewan McGregor) karısı Maria ve oğlu Lucas’ı arayışının anlatıldığı ikinci yarı her ne kadar sürükleyici de olsa senaryosunun oldukça zayıf olduğu açık bir şekilde görülüyor. Filme üstüne üstlük bir de son dakika klişeleri eklenince gerçek hayat hikayesi olduğu iddia edilen hikaye gerçekçiliğini ne yazık ki benim için bitirdi. Henry’nin Lucas’ı ararken merdivenden inip gitmesi, hemen ardından ise Lucas’ın aynı merdivenlerden çıkması gibi saymakla bitmeyen tesadüfün bulunduğu filmde bu sahnelerin heyecan yarattığını kabul ediyorum; fakat eğer bu gerçek bir hikayeyse zannetmiyorum ki, bu kadar tesadüf arka arkaya gelsin. Sonuçta film direk “gerçek hikaye” yazısıyla başlıyor ve bu da beklentiyi ister istemez arttırıyor.

Maria
Maria

Karakterlerin birbirlerini bulmasıyla gücünü yeniden toparlayan film, felaket atlatan ailenin psiko-sosyal durumuna odaklanarak film boyunca sürdürdüğü aile dramı çizgisinden ayrılmıyor. Tatil öncesi huzursuzluk çıkarmayı seven Lucas’ın annesine ve kardeşlerine saygı duymaya başladığı filmde kısaca her aile bireyi kendi içinde olgunlaşıyor. Bu yüzden tamamiyle aile dramı olarak tanımlanabilecek “Kıyamet Günü”nün büyük oynamaması bence yerinde olmuş, öteki türlü işlediği temanın altından kalkamayabilirdi. Yine de bu tutumun ne kadar doğru olduğu tartışılır.

Ewan McGregor’un şu ana kadarki izlediğim en iyi performansını verdiği filmde ünlü aktör karakterin duygusal geçişlerini harika vermiş; fakat En İyi Erkek Oyuncu kategorisinin bu sene oldukça kalabalık olması McGregor’un en büyük şansızlığı olacak. Öte yandan güçlü performansıyla filmi sırtlayıp götüren Naomi Watts ise Maria olarak filmdeki en zor rolün altından başarıyla kalkmış. Kadın oyuncu kategorisinin bu sene kalabalık olmadığını düşünürsek Watts’ın Oscar adaylığı alma ihtimalinin oldukça fazla olduğunu düşünüyorum. Bu arada Tom Holland’ın oyunculuğunun da dikkat çektiğini belirtmek gerek.

Henry
Henry

Özetlemek gerekirse; 2004 yılında Hint Okyanusu’nda gerçekleşen tsunamiyi sadece bir ailenin gözünden anlatmayı tercih eden “Lo Imposible / Kıyamet Günü”, realistik tsunami sahneleriyle yılın izlenmesi gereken filmlerinden biri. Naomi Watts’ın harika performansıyla ilerleyen filmin tek eksik yanı ise basit senaryosu.

Yönetmen: Juan Antonio Bayona
Senaryo: Sergio G. Sánchez (senaryo), Maria Belon (hikaye)
Oyuncular: Naomi Watts, Ewan McGregor, Tom Holland
Orijinal Müzik: Fernando Velázquez
Süre: 114 dk. 
Ülke: İspanya

NOT: B-

Yorumlar

Loading Facebook Comments ...