Film, yönetmen, kadın oyuncu, yardımcı kadın oyuncu ve özgün senaryo dallarında Oscar adaylığı kapan “Lady Bird”, 2002 yılında geçmesine rağmen Trump sonrası avantajlarını oldukça güzel bir şekilde kullanarak Hollywood’da kendine özel bir yer edinmeyi başaran yılın tartışmalı filmlerinden biri. “Me Too” hareketi kapsamında kadın taciz vakalarının protesto edildiği şu zamanlarda kadın yönetmenlerin ödüllere aday edilmemesini eleştirenler sayesinde bir anda kendini Oscar’larda bulan film, yönetmen Greta Gerwig’e Oscar adaylığı kazandırdı. Amerika’da büyüyen üniversite çağına gelmiş genç bir kızın yaşadığı zorlukları seyirciye gerçekçi bir şekilde aktarması sebebiyle Amerikalı izleyecilerin çok aşina olduğu bir tabloyu ortaya koyması sebebiyle filmin neden bu kadar beğenildiğini anlamak hiç de zor değil. Özellikle çocuklarının farklı eyaletlere gitmesini istemeyen ebeveynleri eleştiren filmin politik duruşu da Cumhuriyetçileri eleştiren monologlarla oldukça belli. Aynı “The Shape of Water” gibi içerik olarak zamanının politik doğruculuk trendini uygulamaktan geri kalmayan filmde bir genç bir kadının büyüme çağı zorluklarını izlerken, bir yandan anne kız ilişkilerine, diğer yandan da tepkilerden dolayı cinsel kimliğini saklamak zorunda kalan eşcinsel bir öğrencinin yaşadıklarını izleme şansı buluyoruz. Beyaz arkadaşları için göçmen arkadaşı Julie’ye başta yüz çeviren Lady Bird’in kimliğini bir yerden sonra Julie’de bulması yine Trump’ın göçmenlere karşı olan sert tutumunu eleştirir nitelikte. Değerlerine saygı duymayan sevgilisi Kyle’a karşı dik bir duruş sergileyerek kendi benliğini bulan Lady Bird, bir nevi Hollywood’un aradığı o genç kadın kahraman açığını dolduruyor. Öte yandan, düşük bütçesi ve kısıtlı imkanlarıyla Akademi üyelerinin radarından oylama sırasında çıkan filmin kendine Amerika sinemasında özel yer edinmeyi başarması gayet anlaşılır bir durum. Başroldeki Soirse Ronan’ın başarılı performansıyla öne çıkan film Gerwig’in bir sonraki filmleri açısından umut veriyor.
Yorumlar