Paul Greengrass ve Matt Damon’sız bir Bourne filminin ne kadar eksik olduğunu 2012 yılındaki serinin dördüncü filmi olan “The Bourne Legacy / Bourne’un Mirası” yazımda bahsetmiştim. Filmden sonra tek istediğim şey devam filmi yapmayacağını açıklayan ikilinin tekrardan seriye dönmesiydi. 2016 yılındaki serinin beşinci filmi açıklandığında yaşadığım sevinci anlatamayacağım. Aksiyon sinemasında zirve noktası niteliğinde serinin üçüncü filmi olan “The Bourne Ultimatum / Son Ultimatom”la çıtayı epey yükselten ikiliden beklenti tabii olabildiğince fazlaydı. Belki de bu yüzden serinin yeni filmi “Jason Bourne” diğer üç filmin gerisinde bir çizgi çizerek beklenileni çok da veremedi.
Film, Jason isminin kökeni Yunanistan’da açılış yaparak bir nevi Argo gemisi ve Medea efsanesinde başrol oynayan aynı isimli ünlü Yunan kahraman’a gönderme yaparak açılış yapıyor. Bourne’ün geçmişiyle olan bulanık kısımları keşfederek babasının başına neler geldiğini öğrendiği filmde karaktere biraz daha yakından bakma şansı bulurken meşhur Bourne sahnelerini de aynı kaliteyle izlemeye devam ediyoruz. Filmin tek ve en önemli sorunu ise ne yazık ki bu sefer Tony Gilroy imzası bulunmayan senaryosu.
Yeni üçlemenin ilk filmi hissi veren “Jason Bourne”un hikayesi oldukça basit olmakla beraber yaşanan olaylar da diğer filmlerle benzerlik taşıyor; bu yüzden filmi izlerken zaman zaman önceki filmlerin kopyasını izliyormuş gibi hissediyorsunuz. Film gücünü ise çağın sorunu olan siber savaş üzerinden alıyor; bu konunun defalarca işlendiğini düşünürsek hikayenin seyirci için çok da sürpriz yaratmadığını anlamak oldukça basit. Buna rağmen Paul Greengrass’ın yine mükemmel aksiyon sahnelerine imza attığını söylemeden geçemeyeceğim. Özellikle Yunanistan’daki ayaklanma sırasında geçen kovalamaca sahnesiyle Las Vegas’taki araba takip sahnesi yılın en iyi sahnelerinden biri olmaya şimdiden aday. Ayrıca, filmin baba faktörüyle Bourne karakterini daha ileriye taşımasını da epey beğendim.
Matt Damon’ın yine rolüne fazlasıyla yakıştığı filmin yardımcı oyuncu kadrosu da bir o kadar başarılı. Tommy Lee Jones yine bildiğimiz gibi; Vincent Cassel ise Bourne kötü adam geleneğini sürdürerek karakterine yakışan bir oyunculuk sergiliyor. Öte yandan, “The Danish Girl / Danimarkalı Kız”la Oscar alan Alicia Vikander’ın zaman zaman aksan problemi yaşadığına dikkat çekmek gerek.
Sonuç olarak; serinin ve yönetmen Paul Greengrass’ın kariyerinin zayıf halkası niteliğindeki “Jason Bourne”, Bourne serisinden kaynaklı büyük beklentileri karşılayamasa da seriyi başarılı bir şekilde devam ettiren aksiyon sahneleriyle de kendine hayran bırakan bir film. Yeni bir üçlemenin başlangıcı havası taşıdığından ötürü hikayenin sonraki filmlerde açılacağını düşünüyorum. Umarım Tony Gilroy senaristlik koltuğuna tekrar geri döner.
Yönetmen: Paul Greengrass
Senaryo: Paul Greengrass, Christopher Rouse
Oyuncular: Matt Damon, Tommy Lee Jones, Alicia Vikander, Vincent Cassel
Orijinal Müzik: John Powell
Süre: 123 dk.
Ülke: ABD
Yorumlar