ida_filmdoktoru87. Akademi Ödülleri’nde Polonya’yı temsil edecek olan “Ida”, Oscar’lardan önce kuşkusuz sene içinde birden fazla festivalde aldığı ödüllerle adından söz ettirdi. Altın Küre adaylığı almasının yanında Avrupa Film Ödülleri’ne damga vuran filmin “Kış Uykusu”, “Two Days, One Night / İki Gün, Bir Gece” ve “Mommy” gibi yapımları geride bırakarak Oscar’lara adını yazdırması ise filmi yılın en önemli filmleri arasında bulunmasını başlıca nedenlerinden. İşte bu yüzden yüksek beklentilerle izlediğim “Ida”, benim için yukarıda saydığım hiçbir filmin önüne geçemedi belki de. Fakat bu Pawel Pawlikoswki’nin aynı bir fotoğrafı andıran filmi için düşüncelerimin olumsuz olduğunu anlamına gelmiyor.

Nazi zamanında öldürülen bir ailenin kızı olan rahibe Ida’nın bu karanlık sırrı öğrenme sürecini işleyen “Ida”, zemin olarak defalarca işlenmiş bir konuyu temel almasına rağmen insan doğasını inanç kavramıyla harmanlayarak ele almasıyla kendine özel bir yer edinmeyi başarıyor. Agata Trzebuchowska’nın Ida olarak ilk performansını sergilediği filmde asıl öne çıkan oyuncu ise Ida’nın sonradan keşfettiği teyzesi rolündeki Agata Kulesza.

Wanda (Agata Kulesza) ve Ida
Wanda (Agata Kulesza) ve Ida

Manastırda büyüyen Ida (Agata Trzebuchowska), yemini etmesine az zaman kala teyzesi Wanda’nın (Agata Kulesza) varlığını öğrenmesiyle ailesi hakkında bir şeyler öğrenmeye başlar. Nazi Almanya’sında yahudi olduğu için öldürülen ailesinin bir mezarı bile olmadığını öğrenen Ida, teyzesiyle beraber bir mezar avına girişir. Ailesinin gömüldüğü yere yaklaştıkça ailesinin öldürülmesiyle ilgili korkunç gerçekleri öğrenmeye başlayan Ida ve Wanda’nın olayları yutması hiç kolay olmaz.

İnanç kavramının öne çıktığı “Ida”, insan doğasının işine geldiğinde her role bürünebildiğini dini bir temayla açıklayarak etkilemesini biliyor. Ida’nın kendini bulma yolunda, ailesinin öldürülmesiyle ilgili gerçekleri öğrenmesiyle izlediği yolda düştüğü ikilem ve bu ikilemin sonuçları filmin vurucu noktası. Rahibe olabilmek için hayatını feda etmeye hazırlanan karakterin vermek zorunda olduğu bu ciddi karar öncesi yolda tanıştıkları iyi yürekli saksafon virtüözüyle olan ilişkisi gerçekten harika bir şekilde düşünülmüş. Hatta Ida’nın kapıdan çıkışı ve yoluna devam etmesi filmde sevdiğim en güzel sahne olarak hafızama kazındı. Wanda’nın ise Ida’nın tam tersi bir görüntü çizerek bu korkunç gerçekle yüzleşme biçimi yine filmin şaşırtıcı unsurlarından. Film ilerledikçe gerçeklerin getirdiği baskıyla kendini alkole vuran karakterin çöküşü belki biraz klişe ama etkili.

Filmdeki olayların oldukça minimalist bir düzende ilerleyip gelişmesi filmi “Kış Uykusu”nun fersah fersah ötesine koyuyor bence. Özellikle birçok başarılı yapımı geride bırakarak adını Oscar yarışına yazdırması yüzünden filmi bu yapımlarla kıyaslamadan edemiyorum ne yazık ki. Bu noktadan itibaren ortaya çıkan en büyük eksik ise işlediği konunun kapsamı ve özgünlüğü. Belki de filmi bu yapımların önüne geçmesinin en büyük nedeni filmde işlenen hikayenin kompleks olmamasından kaynaklanıyor. Sade yapısıyla taze bir sinema keyfi sunan “Ida”nın zaten işlenmiş bir konuyu bu şekilde anlatması bu yüzden pek göze batmıyor. Alt metinde işlenen insan doğası temasının Nazi sonrası etkilerin önüne çıktığı filmdeki bu basitliği beğenmiş olmama rağmen hayran kaldığımı söyleyemeyeceğim.

Yukarıda bahsettiğim gibi teknik açıdan etkilemesini bilen filmde yılın en iyi ve özgün görüntü yönetimlerinden birine imza atılmış. Filmi izledikçe insanın dışarı çıkıp fotoğraf çekme isteği artıyor. Filmdeki müzik kullanımı da bir o kadar başarılı. Yalnız Agata Trzebuchowska’nın rolü icabı umut verici bir performans ortaya koyduğunu söylemek için henüz çok erken.

Ida (Agata Trzebuchowska)
Ida (Agata Trzebuchowska)

Özetlemek gerekirse “Ida”, insan doğasının işleyişini dini zeminde seyirciye sunarak yılın başarılı ve bir o kadar da ilginç filmlerinden biri. Ryszard Lenczewski ve Lukasz Zal’ın harikulade görüntü yönetimiyle aynı siyah beyaz bir fotoğraf karesini andıran filmin ağır temposu ve basit hikayesi ise filmin yılın en iyileri arasına girmesine engel oluyor. Filmin ilerleyen yıllardaki değerinin ne yönde şekil değiştireceğini hepimiz göreceğiz.

Oscar Ödülleri

  • Yabancı Dilde En İyi Film

Yönetmen: Pawel Pawlikowski
Senaryo: Pawel Pawlikowski, Rebecca Lenkiewicz
Oyuncular: Agata Kulesza, Agata Trzebuchowska, Dawid Ogrodnik
Orijinal Müzik: Kristian Eidnes Andersen
Görüntü Yönetimi: Ryszard Lenczewski, Lukasz Zal
Kurgu: Jaroslaw Kaminski
Süre: 82 dk.
Ülke: Polonya

NOT: B-

Yorumlar

Loading Facebook Comments ...