Dallas-Buyers-Club-filmdoktoruÇoğu okuyucunun bu filmin eleştirisini sabırsızlıkla beklediğini biliyorum. Türkiye’de Mart ayında gösterime gireceğinden ötürü şimdilik yazmamayı düşünüyordum, ama vazgeçtim. Çünkü karşımızda yılın en iyi oyuncu performanslarının sergilendiği 2013’ün iyi filmlerinden biri var.

“Dallas Buyers Club / Sınırsızlar Klübü”, ilk konuşulmaya başlandığı sıralarda açıkçası dikkatimi hiç çekmemişti. Hatta başta pek haz etmediğim Jared Leto olmak üzere birçok nedenden dolayı film başarılı olacağını beklemiyordum. Belki de beklentilerimi bu denli düşün tuttuğumdan kaynaklı belki değil “Dallas Buyers Club”, beklentilerimi fazlasıyla karşılamakla kalmadı kendine hayran bıraktı. Umarım Oscar’larda da hak ettiği adaylıkları ve ödülleri alır.

Jean-Marc Vallée’nin yönetmenlik koltuğunda oturduğu “Sınırsızlar Klübü”, HIV+ teşhisi konulan Dallas, Texas’lı rodeucu Ron Woodroof’ın gerçek hayat hikayesini anlatan yılın en etkileyici biyopiklerinden biri olarak özetleyebilirim. AIDS tedavisinde önemli kararların alınmasını sağlayan Woodroof’ın hikayesinin anlatıldığı filmde asıl alkışı ise filmin oyuncuları hak ediyor. Bu arada yazıda filmin hikayesiyle bağlantılı incelemelere yer vermemden ötürü sürprizbozan niteliğindeki bir takım şeylerin bulunma ihtimali yüksek. Her ne kadar olmadığını düşünsem de yazıya başlamadan uyarmanın doğru olacağını düşünüyorum.

Rayon ve Ron
Rayon (Jared Leto) ve Ron (Matthew McConaughey)

ABD’nin en tutucu eyaletlerinden biri olan Texas’ın Dallas şehrinde geçen filmde zaman rodeoculuk yapan elektrikçi Ron Woodroof, ırkçı, homofobik ve her türlü pis işin içine girmekten çekinmeyen biridir. Kısaca “redneck” diye tabir ettiğimiz karakterin hastaneye kaldırıldığı bir günde yapılan testler sonucu HIV+ olduğunu ve yaklaşık bir aylık gibi bir ömrü kaldığını öğrenmesi ise işleri tamamen değiştirir. Kalan zamanını hastalıkla ilgili araştırma yaparak harcayan Woodroof, sonunda AZT denilen ilacın hastalığa biraz da olsa iyi geldiğini öğrenir; fakat bir sorun vardır: O da AZT’nin şu an için hala test aşamasında olduğu ve sadece Meksika’da bulunduğudur. Bunun üzerine Meksika’ya giden Woodroof, bu yolculuğunda HIV-AIDS tedavisinden kullanılan bir sürü alternatif olduğunu öğrenir ve bunlarla doktorların dediğinin aksine yaşamaya devam eder. Çareyi bu ilaçları kaçakçılık yaparak ABD’ye sokmakta bulan Woodroof’un transeksüel Rayon’la tanışması ise onları ilginç bir yola sürükler. HIV+ hastalarına yardım etmek amaçlı Dallas Alıcıları Klubü’nü kuran ikili hükümetin zorluklarına rağmen adlarını tarihe kazındırmak için emin adımlarla ilerler.

“Sınırsızlar Klübü”nün senaryosunda öne çıkan en önemli unsur kuşkusuz başta homofobik bir adam olan Woodroof’un düştüğü durumun da etkisiyle geçirdiği metamorfoz. Daha hastanede teşhis konulur konulmaz doktorun herhangi bir homoseksüel aktivitede bulunup bulunmadığını sormasıyla sinirlenen ve doktora etmediği hakaret kalmayan Woodroof, hayattaki en büyük dersini öğreniyor belki de. HIV’in dünya genelini tehdit eden devasa bir tehlike olduğunu geç de olsa farketmesiyle hastalığı daha yakından tanımaya başlıyor. İnsanın kendini kurtarmak adına neler yapabileceğine de tanıklık ettiğimiz filmde karakterin aynı bir tez hazırlıyor edasıyla yaptığı araştırma gerçekten kalbe dokunuyor. Ama asıl öğreti doğal olarak transeksüel Rayon’la tanışmasıyla olmakta. Rayon’ın cana yakın doğasına rağmen oldukça uzak duran Woodroof’un Rayon’ın ona dokunmasıyla verdiği trajikomik tepki sizi kahkaha attırmakla beraber üzüyor da. Gelgelelim içinde bulundukları ortak durum onları bir süre sonra en yakın arkadaş haline getiriyor. Woodroof’un gittikçe Rayon’a bağlandığını tanıklık ettiğimiz hikayede çok yakın dost edasıyla karşılıklı atışmaları gerçekten harikulade. İşin dikkat çeken yanı ise Ron’un Rayon’a verdiği şiddetli tepkilerin artık onu korumak amacıyla meydana gelmesi. Bu noktada da senarist Craig Borten ve Melisa Wallack’ı gerçekten tebrik etmek gerek; çünkü filmin her karesinde mizahı bir an bile elinden bırakmayarak bu aşırı depresif hikayeyi izlemeyi bir zevk haline getirmişler.

Rayon
Rayon

Filmin bir diğer önemli mesajı da HIV hastalarının toplum tarafından dışlanılmasıyla ilgili. Ron HIV+ olduğunu öğrenmesinin ardından en yakın arkadaşına güvenerek bu durumu anlatıyor. Bunun üzerine başta anlayışlı gibi gözüken arkadaşı durumu şehirdeki diğer insanlara yaymaktan çekinmeyip bir de üstüne diğer insanlar gibi Ron’a tavır almaya başlıyor. Şehirdeki tüm -homofobik- insanların Ron’a homoseksüel gözüyle bakmaya başlamasıyla bir anda tek başına kalan Ron’un evi elinden alınarak şehirden sürülüyor adeta. Kimsenin yardım eli uzatmadığı, dost bildiği kişilerin sırtlarını döndüğü bu hayatta Ron’a kucak açan ilk kişi Rayon oluyor haliyle. Bu arada Dr. Eve Saks da HIV hastalarını anlayan, onlarla etkileşime geçmekten ve yardım etmekten çekinmeyen nadir insanlardan biri olarak Ron’un hayatına girmeye başlıyor. Zamanla güçlenen ilişkileri sayesinde Ron’a yaşamayı tekrardan sevdiren Eve, filmde işlenen “varoluş” temasını fazlasıyla güçlendiren bir karakter olduğu görülüyor. Hatta bir sahnede Eve sayesinde tekrardan insan olmanın ne demek olduğunu hissettiğini söyleyen Ron, annesinin resmettiği tabloyu Eve’e hediye ederek oldukça duygusal bir sekansa imza atmakta. Bu arada beni derinden etkileyen ufak bir detay da Ron’un atıldığı evden çıkarken yanına annesinin tablosunu alması oldu. Her ne kadar ufacık bir detay da olsa yemek sahnesinde ortaya çıkan gerçekle karakterin bu davranışı ben de derin bir iz bıraktı. Öte yandan, film ABD’de o zamanlarda önemli hastalıklarda kullanılması gereken ilaçların FDA tarafından onaylanma işleminin durmadan geciktirilerek insanları bir bakıma ölüme mahkum edilmesine başarılı bir eleştiri getiriyor. Ve buna ek olarak insanların yasa dışı edindiği tedavilerin hükümetçe engellenmesi var. İşte bu noktada Ron Woodroof ve Rayon’ın yaptıkları zamanında binlerce insanın haykırmaya çalıştığı yardım çağrısının sonunda duyulmasını sağlıyor.

Genel olarak insani değerleri alt metninde inceleyen filmin asıl kozları ise oyuncuları Matthew McConaughey ve Jared Leto. Özellikle son yıllarda imza attığı belki benzer ama başarılı performanslarla seyircinin dikkatini çeken McConaughey bu filmle kariyerinin zirve noktasını ulaşmış resmen. Tek kelimeyle mükemmel bir performans. Sahneye her çıkışında adeta şov yapan McConaughey, bu senenin tartışmasız en iyi erkek oyuncu performansını sergilemekte. Açıkçası bu cümleme karşı çıkacak bir izleyici olduğunu pek düşünmüyorum; çünkü filmi izleyenlerin de bileceği gibi ünlü oyuncunun mükemmel performansını görmemek neredeyse imkansız. Özellikle hasta olduğunu öğrendiği ve hastaneye geliğ Eve’den yardım istediği sekanslarda resmen döktüren McConaughey, film son dakikasına kadar karakterin içinde bulunduğu korkunç durumu seyircinin içine işlemesini biliyor. Açıkçası bu sene Oscar’ı McConaughey’den daha fazla hak eden olduğunu düşünmüyorum, umarım sene sonunda geçen seneki Daniel Day-Lewis gibi hak ettiği Oscar’ı alır. Öte yandan, Jared Leto resmen inanılmaz. Sanırsınız bu rol için doğmuş. Ses tonundan vücut diline kadar kadar karakterini dört dörtlük bir şekilde ekrana taşıyan Leto, “yardımcı oyuncu” kategorisinde harikalar yaratıyor. Ölmek istemediği sahne de filmdeki zirve noktası olsa gerek. Zaten yukarıda da söylediğim gibi filmin en önemli silahı iki oyuncunun harika kimyası.

Ron
Ron

Özetlemek gerekirse; Matthew McConaughey’nin kariyerinin ve yılın en iyi performansını sergilediği “Dallas Buyers Club / Sınırsızlar Klübü”, açtığı klüple HIV-AIDS hastalığına toplumca farkındalık kazandıran Ron Woodroof’un gerçek hikayesini anlatan yılın en iyi filmlerinden biri. Jared Leto’nun da bir o kadar muhteşem bir performans sergilediği filmde işlenen yaşam savaşı teması ise seyirciyi derinden etkilemesini biliyor. Açıkçası filmi tekrar izlemek için sabırsızlanıyorum.

Oscar Ödülleri

  • En İyi Erkek Oyuncu: Matthew McConaughey
  • En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Jared Leto
  • En İyi Makyaj ve Saç Kesimi

Oscar Adaylıkları

  • En İyi Film
  • En İyi Yönetmen: Jean-Marc Vallée
  • En İyi Senaryo

Yönetmen: Jean-Marc Vallée
Senaryo: Craig Borten, Melisa Wallack
Oyuncular: Matthew McConaughey, Jennifer Garner, Jared Leto
Görüntü Yönetimi: Yves Bélanger
Kurgu: Martin Pensa, Jean-Marc Vallée
Süre: 117 dk.
Ülke: ABD

NOT: A-

Yorumlar

Loading Facebook Comments ...