
Birbirinden iddialı yapımlarından yer aldığı 13. Filmekimi’nin en büyük sürprizi kuşkusuz bu yıl özellikle ödül sezonunda adından çokça söz ettirecek bir filmi seyirciyle buluşturması oldu. Bu film tabii ki benim !f Bağımsız Filmler Festivali’nde izleme fırsatı bulduğum, bu yüzden de Filmekimi yerine !f ikonuna yer vermeyi tercih ettiğim “Boyhood / Çocukluk”tan başka bir film değil.
Richard Linklater’ın ABD’de kendine hayran bırakan 12 yılda çektiği “Çocukluk”un prestijli sitelerdeki puanlarına baktığımızda da puanın oldukça yüksek olduğunu görülmekte. İşte bu yüzden muazzam bir beklenti içerisinde izlediğim filmden beklentim bir başyapıttı. Gel gelelim “Çocukluk” tahmin ettiğim gibi başyapıt olmaktan oldukça uzak bir film olmakla beraber çekim süresi dışında da pek bir esprisi de yok. Bir çocuğun büyürken geçirdiği fiziksel değişimi tamamen gerçek bir şekilde ekrana yansıtan film, aslında seyirciyi sıradan bir büyüme hikayesiyle baş başa bırakıyor. Alt metinde Amerika’da büyümenin nasıl bir deneyim olduğunun altını çizen filmin Amerikalı izleyicilerden de yüksek not almasındaki en büyük etken bu. Özellikle son 2 yılı göz önünde bulundurursak ABD’yle ilgili filmlerin ne kadar beğenildiğini rahatlıkla görmek mümkün. Hatta bu filmlerin Oscar’larda en iyi film seçildiğini de hatırlamakta fayda var. İşte bu yüzden “Çocukluk” bir şekilde ödüle kavuşursa açıkçası hiç şaşırmayacağım.

6 yaşındaki Mason’ın 16 yaşına kadar olan süreyi izlediğimiz filmde öncelikle başta Mason’a hayat veren Ellar Coltrane olmak üzere tüm oyuncuların yaşlanmalarına tanıklık etmenin gerçekten ilginç bir deneyim olduğunu kabul etmek gerek. Linklater’ın 12 yılda büyük bir özveri ve sabırla çektiği filmin ne kadar riskli bir yapım olduğunu düşünmek bile filmin değerini gösteriyor; fakat sırf böyle bir uğraş var diye filme başyapıtmış gibi davranmak fazlasıyla yanlış. Çünkü karakterlerin fiziksel olarak gerçekten yaşlandığı filmin sıradan yapısı bu filmin en büyük eksiği olarak göze çarpıyor. Şöyle bir şey denebilir belki: Linklater’ın amacı da zaten hayatın sıradanlığını göstermek. Hayır! Linklater’ın bize sunduğu bir hayat gerçek olmayacak kadar sıradan deneyimlerden oluşan bir kolaj niteliğinde. Doğduğumuz andan beri hayatımızın bir parçası olan trajedinin yanından bile geçmeyen bir hayatın gerçekçi olması söz konusu olamaz. Ebeveynlerinin ne zaman ayrıldığının bile bilincinde olmayan Mason’ın hayatındaki tek iniş çıkışı ergenlik yıllarındaki fikir ve ilgi alanı değişimleri. Ne ölüm ne de bir aşk acısı tadan karakterin aşamalı ve tahmin edilebilir büyümesi bize sadece Amerika’da büyüme prototipini sunuyor.
Her ne kadar durgun, sade ve gerçek olamayacak kadar sıradan bir büyüme hikayesi seyirciye izletsen de filmin sunduğu ABD’de büyüme portresinin oldukça gerçekçi olduğunu belirtmek isterim. Büyüdükçe ilgi alanları değişen gençlerin kariyer dönemlerinde ne istediklerini bilmemelerinden, üniversite zamanlarında ot gibi uyuşturucu kullanmalarına kadar birçok soruna değinen filmde ABD’deki silah sahibi olma sorunsalına bile dokunuyor. Hatta buna Mason’a büyüme hediyesi olarak üvey büyük babası tarafından silah hediye edildiği sahneyi örnek verebilirim. Mason’ın anne ve babasının ayrıldıktan sonra beraber oldukları kişiler sayesinde de Amerikan halkı hakkında bilgi sahibi olmak mümkün. Her eyaletin insanın farklı olduğu vurgulandığı filmde kültürel değerler ve siyasi anlamdaki gelişmeler de bir o kadar öne çıkıyor. Irak Savaşı’nın etkilerinden Britney Spears’ın küçük genç kızları etkilemesine kadar adeta bir almanak işlevi gören “Çocukluk”un işte bu yüzden Amerikan halkının gönlünü kazanması hiç de şaşırtıcı değil.
Mason ve kız kardeşinin zaman içinde şekil ve tarz değiştirdiklerine tanıklık ettiğimiz filmdeki oyuncuların performansında ise özel bir şey bulunmuyor. Ethan Hawke yine Ethan Hawke olarak karakterine can verirken, Mason’ı oynayan Ellar Coltrane aynı karakteri gibi pasif bir performansla filmi götürüyor. Öte yandan, genel olarak övülen Patricia Arquette ise gerçekten filmde öne çıkan tek isim. Muhtemelen bir Oscar adaylığı koparacaktır, ama iyi olmasından çok filmin sevilmesinden kaynaklı. Bu arada, Linklater’ın kendi kızı tarafından canlandırılan Mason’ın kardeşi rolündeki Lorelei Linklater ise büyüdükçe performansı bir o kadar düşüşe geçiyor. Ve gitgide en zayıf halka haline geliyor.

Özetlemek gerekirse; son 10 yıl içerisinde ABD’de yaşananları bir çocuğun büyümesi yoluyla seyirciye sunan “Boyhood / Çocukluk”, daha çok Amerikan halkını etkileyecek bir yapım olarak karşımıza çıkıyor. Karakterlerin hayatlarını gerçek olamayacak kadar sıradan bir şekilde seyirciye sunan filmin seyirciye sunduğu tek yeni şey ise 12 yılda çekilmesiyle gelen karakterlerinin seyircinin gözleri önünde yaşlanması.
Oscar Ödülleri
- En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Patricia Arquette
Oscar Adaylıkları
- En İyi Film
- En İyi Yönetmen
- En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Ethan Hawke
- En İyi Özgün Senaryo
- En İyi Kurgu
Yönetmen: Richard Linklater
Senaryo: Richard Linklater
Oyuncular: Patricia Arquette, Ellar Coltrane, Lorelei Linklater, Ethan Hawke
Görüntü Yönetimi: Lee Daniel, Shane Kelly
Kurgu: Sandra Adair
Süre: 165 dk.
Ülke: ABD
NOT: B-
Yorumlar