Hollywood’un son zamanlardaki seyirciyi kandırma yöntemi olan nostaljik müziklerin ** bir ürünü olan “Baby Driver / Tam Gaz”ı ikiye bölerek incelemekte fayda var. İlk olarak filmin son 20 dakikasına kadar olan bölümünü ele alalım. Cornetto üçlemesine özellikle “Hot Fuzz”a bayılan biri olarak Edgar Wright’a olan saygım sonsuz; fakat Wright’ın tarzının ayakları gerçekçi bir zemine basan bir hırsızlık hikayesine pek uyduğunu söyleyemeceğim. Buna rağmen bahsettiğim ilk kısım, başarılı bir şekilde kotarılmış giriş sahnesiyle ve seyircinin ilgisini çeken müziklerle bezenmiş sekanslarıyla izleyiciye keyifli bir vakit sunmayı genel olarak başarıyor. İkinci yarısıyla ise tam bir kakafoniyi andıran aksiyon sahneleri ve klişeler çorbasına dönen olay örgüsüyle film gerçek bir palavra haline geliyor. Bir türlü ölmeyen bölüm canavarı klişesinden, kahramanın tüm yaşananlara rağmen bir türlü ölmesine izin vermeyen insanüstü şansına kadar her türlü aksiyon ve komedi klişesini seyirciye sunan Wright, “Hot Fuzz” ve “Shaun of the Dead” filmlerine benzer bir yol tercih etmiş. Fakat unuttuğu şey kuşkusuz “Tam Gaz”ın gerçekçi yapısıyla önceki çektiği komedi filmleriyle aynı kefede olmaması. Bu arada filmdeki karakterlerin de aynı şekilde iki boyutlu olduğunu söylemek lazım. Karakterlerin aralarında geçen diyaloglar o kadar baştan savma ki olayların bu kadar hızlı nasıl ilerlediğine inanamıyorsunuz. Baby’nin Debora’yla olan diyalogları dinlerken Wright’ın insan ilişkilerini nasıl gözlemlediğine dair şüphelere düştüm. Baby’nin 2 haftadır tanıdığı kız arkadaşı adayı için tüm dünyaya meydan okumasından Bats’in durmadan amaçsızca kötülük yapan tavrına kadar karakterlerle ilgili her şey fazlasıyla karikatürize. Kevin Spacey’nin karakteri olan Doc’un Baby’i durmadan tehdit etmesine rağmen sırf kız arkadaş edindi diye “Ben de bir zamanlar sevmiştim”!?!?! diyerek kendini feda etmesinden bahsetmek istemiyorum bile. Buna ek olarak yine Baby’nin Debora’yla olan gerçekçilikten uzak aşk sahneleri filmin vitesini düşüren Wright, o palavra finaliyle filmin vitesini direkt geri vitese takmayı başarmış. Ansel Elgort’un kendi çektiği kliplerinden derleme abartı performansı da oldukça rahatsız ediciydi. Kısaca, Wright açıkçası bende büyük bir hayal kırıklığı uğrattı. Amaçsızca ilerleyen olaylar içeren bir hırsızlık filmi izleyecek olsam zaten tercihim “Baby Driver” olmaz çünkü bu “Heat” ve “Collateral” gibi başyapıtlara haksızlık olur. Öte yandan, yine yarış filmi izleyeceksem zaten bu işi “Fast and Furious / Hızlı ve Öfkeli” serisi yapıyor. Filmin sonu da bu arada hayal değil gerçek; Sony devam filmlerin çekileceğini açıkladı. Bunu da ek not olarak belirteyim.

NOT: D+