
Ödül sezonuna girdiğimiz şu aylarda artık yıl için önem taşıyan festivallerde önemli ödüllerle dönmüş filmleri de aradan çıkarmak gerektiği bir gerçek. 13. Filmekimi kapsamında 2014 Cannes Film Festivali’nde yarışan neredeyse tüm filmleri izleme şansı bulduğumuz festivalde bir başka sürpriz de senenin en önemli ikinci festivali olarak gördüğüm 2014 Venedik Film Festivali’nde en iyi film seçilerek Altın Aslan Ödülü almış “En Duva Satt På En Gren Och Funderade På Tillvaron / A Pigeon Sat on a Branch Reflecting on Existence / İnsanları Seyreden Güvercin”di.
Son senelerde Altın Aslan kazanan filmler yüzünden yüksek beklentim olmadan izlediğim “İnsanları Seyreden Güvercin” açıkçası benim için yılın sürprizlerinden biri oldu. Sürreal ve absürt yapısıyla seyirciye olabildiğince hafif ve renkli bir seyir keyfi sunan filmin hayata dair olan derin konusu da oldukça güzel. Sadece renkleriyle bile kendini sevdiren filmdeki mizahi dokunuş ise filmi yılın en özgün yapımları arasına rahatlıkla sokuyor.

Birbirinden farklı hikayelerin seyirciye sunan “İnsanları Seyreden Güvercin”, hayatın kaçınılmaz gerçeği olan ölüm temasıyla açılışını yapıyor. Birbirinden farklı trajikomik üç farklı ölümü izlediğimiz filmde karakterlerin halleri o kadar komik bir şekilde resmedilmiş ki açıkçası ağlanacak hallerine gülmeden edemiyorsunuz. Bir karakterin şarap açmaya çalışırken, bir diğerinin aldığı öğünün parasını verdikten sonra öldüğü bu sahnelerde bir karakter de ölüm döşeğinde olmasına rağmen para dolu çantasını çocuklarına vermemek için uğraşıyor. İnsanların paraya ve güce olan zaafının bu kadar absürt bir şekilde işlemeyi başaran yönetmen ve senarist Roy Andersson’ın bu tavrı filmin genelinde de görmek mümkün. Zaten seyirciyle tanıştırdığı karakterler de bir o kadar renkli ve tatlı.
Andersson, insan hayatını konu aldığı filmde aşka da değinmeden geçememiş tabii. Kadın flamenko eğitmenin tacizinden bir türlü kurtulamayan öğrenci sahnesinde imkansız bir aşk portresi sunan Andersson, yine seyirciyi gülmekten yere yatırıyor. Yönetmenin -diğer sahnelerde olduğu gibi- tek açıdan kesintisiz bir şekilde kameraya aldığı bu sahnede aktörlerin oldukça doğal oyunculuklarıyla renkli sahneler sunan film, en azından beni güldürmeyi başardı. Zaman zaman Wes Anderson filmlerinden fırlamış havasıyla bu seneki “The Grand Budapest Hotel / Büyük Budapeşte Oteli”ni hatırlatan “İnsanları Seyreden Güvercin”in asıl patlama noktası ise şaka aletleri satmaya calışan iki seyyar satıcıların devreye girmesiyle oluyor. Biri olabildiğince tatlı iki satıcının hayatlarını kazanmak uğruna yaptıklarıyla insan olmanın ne demek olduğunu bir kere daha seyirciye gösteren Andersson, aynı zamanda arkadaşlık, dostluk ve aile sevgisi kavramlarının üstünde duruluyor. Ayrıca, mutluluk kavramının ne kadar değerli olduğunun da altı çiziliyor.
Andersson’ın filminde politik göndermeler de yok değil. Bara atla giren kral sahnesinde kadınları dışarı çıkartan kralın savaş politikasının günü kurtarmaya yönelik olduğu savaş sonrası yaşananlardan açık bir şekilde görülüyor. Bu sahnede kralın tutulduğu garson çocukla olan diyalogları yine komedi derecesini arttıran özelliklerden. Canlandırılan sahne o kadar saçma ki, işin içine bir de böyle detaylar eklenince gülmemek neredeyse imkansız hale geliyor. Aslında Andersson’ın söylemek istediği çok basit. Seyyar satıcının durmadan dinlediği şarkıda da bahsettiği gibi “hayat çok güzel, ama korkunç derecede de üzücü.” İşte filmin baştan beri vermek istediği felsefe de sadece bu cümleler arasında saklı.

Kısaca, “En Duva Satt På En Gren Och Funderade På Tillvaron / A Pigeon Sat on a Branch Reflecting on Existence / İnsanları Seyreden Güvercin” hayatın trajikomik bir olgudan ibaret olduğunu absürt ve sürrealist bir şekilde seyirciye sunan yılın en tatlı ve en özgün işlerinden biri. Mizahi ve hafif tonu sayesinde seyirciye oldukça keyifli bir seyir sunmayı başaran filmin bir tabloyu andıran pastel renkleri ise hayranlık uyandırıcı.
2014 Venedik Film Festivali Ödülleri
- Altın Aslan
Yönetmen: Roy Andersson
Senaryo: Roy Andersson
Oyuncular: Holger Andersson, Nils Westblom
Görüntü Yönetimi: István Borbás, Gergely Pálos
Süre: 101 dk.
Ülke: Norveç
NOT: B+
Yorumlar